TÜRKİYE’DE SİYASETİN DEĞİŞEN DİNAMİĞİ

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ülkemiz gerçekten çok hareketli.
Beklenmedik anda umulmadık şeyler oluyor, şaşkına uğruyorsunuz.
Son haftalarda yaşananları düşününce bu savıma hak verirsiniz herhalde.
Siyasal yaşamının en üst düzeyine yaklaştığı bir anda son derece yakışıksız bir konuma itilen Deniz Baykal Cumhuriyet Halk Partisi’nin başından ayrıldı.
Olayın niteliği ve toplumuza sunuluş şeklinin çirkinliğine girmek istemiyorum.

İşin bence en çok can sıkan yanı iletişim çağında gelişmiş elektronik araçların her türlü kötü amaca alet edilir olması, kötü niyetli kişilerin elinde bunların toplumu ve siyaseti bu denli etkileyebilmesi.
Siyaset bilimci Thomas Meyer’in “medyokrasi” olarak adlandırdığı medya diktatoryası günümüzü ve geleceğimizi çoğunlukla çarpıtmaların da kullanılmasıyla irademiz dışında yönlendirir oldu.
Medya derken internetin etkisini özellikle vurgulamak istiyorum.
İnternetin ve diğer iletişim araçlarının kötüye kullanılması nasıl önlenir , henüz bu konuda geçerli ve etkin bir önlem bulunmuş değil bildiğim kadarıyla.
Bu yazıma CHP eski Genel Başkanının başına gelenlerle başladım, ama asıl vurgulamak istediğim konu Türkiye’de siyasetin ortaya çıkan yeni ve beklenmedik bir durum karşısında aldığı tavır.
En azından CHP son derece usta bir şekilde ortaya çıkan krizi fırsata çevirmeyi bildi.
Birkaç gündür kamuoyu araştırma raporları yayınlanıyor gazetelerde.
CHP yeni Genel Başkanıyla birkaç hafta öncesine kıyasla halkımızın çok daha fazla itibar ettiği bir parti konumuna yükselmiş olarak belirlenmiş bu araştırmaların sonuçlarına göre.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aniden estirdiği rüzgâr Türk siyasetini dalgalandırdığı gibi demokratik rejimlerde en tehlikeli durumlardan biri olan “alternatifsizlik” söylencesine de son verdi.
Demokraside iktidara alternatif olmayan veya oldurulmayan bir siyasi parti ile o demokrasiyi yaşatmanız kesinlikle mümkün olamaz.
Zaten o rejimin adı da kısa sürede demokrasi olmaktan çıkar.
Tüm bu son gelişmeler bana Türk siyasetinin kurum olarak olgunlaştığı düşüncesini verdi.
Tabii o kurumu yaşatacak olan demokratik olgunlaşma sürecini tamamlayarak Almanca deyimiyle “mündiger Bürger” olabilen Türk seçmeninin kendisidir.
Siyasi olgunluğa erişen seçmenin sandık başındaki tutumu da işte bu tanıma uygun olmalı.
Cumhuriyetin kurucusu olmak gibi ağır bir tarihi ve siyasi sorumluluk taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi’nin en sıkıntılı bir dönemde gösterdiği dinamizm Türk demokrasisini geleceği açısından umut vericidir, daha mutlu bir dönemin belki de ilk habercisidir.
Herkese iyi bir hafta dileğiyle.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.