TÜRKİYE`DE DİKTA YÖNETİMİNE HAYIR DEMELİYİZ!

ABONE OL
18:23 - 01/10/2020 18:23
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TÜRKİYE`DE DİKTA YÖNETİMİNE HAYIR DEMELİYİZ!

Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye`de dikta yönetimine hevesli adaya, hayır diyebilmek için önemli bir şanstır. Bu seçimi boykot etmek, sonuçlarına katlanma sorumluluğunu doğurur. Buna özellikle bazı CHP ve İşçi Partililer asla razı olmamalıdır.
Dünya’nın en etkin dergilerinden biri olan „Der Spiegel“, bu haftaki ayrıntılı Almanca/Türkçe yazısıyla, Erdoğan`ı ve Türkiye`deki durumu değerlendirdi. Dergi “Yeni Sultan“ başlıklı yazısında, “vaktiyle kendisine büyük umutlar bağlanırken, artık risk olarak görülmeye başlandı“ diyor Erdoğan hakkında.
Gerçektende Erdoğan Türkiye için son derece ciddi bir risk olmuştur. Komşu ülkeler Suriye, Irak, İran‘la izlenen mezhep öncelikli dış politika, Türkiye’nin ulusal güvenliğini son derece ciddi bir tehdit altına sokmuştur. Türkiye’nin 1300 km uzunluğundaki Suriye/Irak sınırı, yüksek riskli bir duruma getirilerek, nerdeyse tamamı terör guruplarının kontrolü altına girmiştir. ABD ve İsrail’in istekleri doğrultusunda Esad’ı ve hatta Maliki’yi devirme amacıyla insanlık dışı terör gurupları silahlandırıldı ve kendilerine her türlü lojistik destek verildi. Bu guruplar bu ülkelerdeki Türkmenleri ve farklı dini inançtan olanları katletmeye başlayarak göçe zorlamıştır. Musul konsolosluğu personeli kaçırılarak, konsolosluk binası İŞİD terör örgütünün karargahı haline gelmiştir. Türkiye her an bir savaşa çekilebilir konuma taşınmıştır. Mısır ile ilişkiler kopmuş, İran ve Rusya ile ilişkiler gergin bir durum almıştır. 
Hızla demokrasi, hukuk devleti, evrensel insan hakları, yargı bağımsızlığı, basın ve fikir özgürlüğünden uzaklaşan Türkiye’nin, Avrupa Birliği ilişkileri tedirgin edici, zayıf bir konuma getirilmiştir. 
Başbakanın izlediği bu yanlış ve otoriter politikalar sonucu, Türkiye’nin itibarı uluslararası düzeyde dibe vurmuştur. Başbakan’ın Almanya ve Avusturya ziyaretinde bu iki ülkenin önemli gazetelerinde Erdoğan`a “Ülkemize hoş gelmediniz“ manşetleri atılmıştır. Bu utanılacak durumla hiç bir Türkiye Cumhuriyeti yetkilisi karşılaşmamıştır.
10 Ağustos Pazar günü oylarımızla bu gidişata hayır demeliyiz!
Ben tabii ki oyumu Sayın İhsanoğlu’na vereceğim, çünkü Türkiye için çok yönlü risk olan Erdoğan’ın seçilememesi benim için büyük bir yurtseverlik görevidir. Çünkü Türkiye’nin giderek açıkça daha otoriter ve hatta dikta yönetimine gitmesini engellemek istiyorum. Çünkü herkesin farklı görüşlerini ve inançlarını özgürce yazıyla, sözle, sanat ve protesto yollarıyla gösterebilme hakkına sahip olmasını istiyorum. Çünkü, Atatürk`ün deyimiyle ülkemde ve Dünya`da barış istiyorum. Çünkü tüm komşularımızla iyi komşuluk ilişkileri ve hatta dost ülkeler olarak yaşanmasını istiyorum. Çünkü, Ortadoğu’nun en önemli ülkesi olan Türkiye’nin, demokrasisi, hukuk devleti oluşu, laikliği, barışseverliğiyle Dünya`da örnek ülkelerden biri olmasını istiyorum. Çünkü Türkiye’nin çimentosu olan laikliğin yeniden yaşama geçirilmesini istiyorum.
Çünkü bu seçimlerde Erdoğan yenilgiye uğrarsa, bu AKP için sonun başlangıcı olacağına inanıyorum. Çünkü işte o zaman Türkiye`de kutuplaşma, ayrışma, bölünme stratejileri son bulacak ve Türkiye’de toplumsal uzlaşma ve barış ortamı yeniden doğabilecektir.
Tabii ki Cumhurbaşkanlığı adaylığına benim de öncelikle tercih edebileceğim başka adaylar vardı. Ancak şu anda önümüzde oyumuzu verebileceğimiz tek Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’dur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine bağlılık, çoğulcu demokrasi, yargı bağımsızlığı, fikir ve inanç özgürlüğü, laiklik, „Yurtta Sulh Dünya`da Sulh“ ve Mustafa Kemal Atatürk`e saygı konularında sayın İhsanoğlu’nun verdiği güvencelere inanıyorum. Bu konulara ilişkin açıklamalarında kendisinin samimi olduğu kanısındayım.
Sayın İhsanoğlu`nun Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türkiye`de son yıllarda giderek yoğunlaşan umutsuzluk zincirinin kırılmasına yol açacaktır. Bu 2015’de yapılacak Parlamento seçimleri için de önemli bir sinyal ve dürtü olacaktır. CHP ve MHP’nin ortak girişimiyle başlayan yakınlaşma, giderek bu iki partinin kendi seçmenlerini de AKP iktidarına son verecek bir koalisyon hükümetine hazırlayacaktır.
Sayın İhsanoğlu bazılarımızın idealindeki Cumhurbaşkanı adayı olmayabilir. Bunu kendim içinde söyleyebilirim. Ancak Türkiye’nin siyasi ve toplumsal nesnel koşullarını da göz ardı edemeyiz, etmemeliyiz. Bazı CHP’lilerin bu seçimde oy kullanmayacakları yönünde açıklamalar var. Öte yandan İşçi Partililerin de seçimi boykot etme çağrıları var. Bu düşüncede olan arkadaşlarımızı, çekincelerini yukarda özetlemeye çalıştığım Türkiye’nin genel tablosu nedeniyle gözden geçirmeye ve yeni bir değerlendirme yaparak oylarını kullanmaya çağırmak istiyorum. Böyle durumlarda bana her zaman yol gösterici olan, Atatürk`ün çok anlamlı ve unutulmaması gereken özdeyişidir:  „Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır “.

Prof. Dr. Hakkı Keskin

Siyasal Bilimci                                                       

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.