TÜRKİYE’DE ALMAN VE YAHUDİ DÜŞMANLIĞI

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son günlerde, özellikle Gezi Parkı olayları sonrası Türkiye’de Alman karşıtlığının endişe verici oranda arttığını gözlemliyorum.

Malum çevreler, ülke demokrasinin acilen onarılması gereği üzerine düşünmek yerine, suçu hemen dış güçlere ve de özellikle Almanlara atma yolunu daha verimli gördüler herhalde.

Yok, Almanya üçüncü havalimanını istemiyormuş ta, yok üçüncü köprüye karşıymış ta falan filan… Oysaki bu projelerin ihalelerine bakıldığında başta Siemens olmak üzere birçok Alman devi bu pastalardan payını alıyor. Niye istemesinler ki…

Yahudi düşmanlığı ise maalesef ülkemizde artık gelenek haline gelmiş durumda ve bu hükümetle birlikte bu düşmanlık paranoyaklaştı. Bu düşmanlığı açıkça ifade etmekten çekinmezlerken, ülkemizde yaşayan binlerce vatan evladı Yahudi yurttaşımızın onurlarının rencide edilmesi hiçte önemsenmiyor.

Bu Alman ve Yahudi düşmanlığı konusuna nereden geldim?

Atatürk’ün üvey kız kardeşi Fikriye hanımın Münih’te zatürree tedavisi görmesi ile ilgili bir araştırma yaparken tesadüfen elime geçen bir davetiyeyi Münih Schwabing Kliniği Patoloji bölümü arşivinde buldum. Okuyunca duygulandım…

Ord. Prof. Dr. Siegried Oberndorfer, zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 4 Mart 1944’deki bu davetine maalesef katılamamış, çünkü 1 Mart 1944’de vefat etmiş. Mezarı İstanbul’dadır…

Münih Schwabing Kliniği doktorlarından Ord. Prof. Dr. Siegried Oberndorfer, 1933’te Nazi yönetimince üniversite ve hastanedeki görevinden uzaklaştırılınca, İstanbul Üniversitesi’nin çağrısı üzerine Türkiye’ye gitti. Ordinaryüs profesör unvanıyla Tıp Fakültesi’nde Genel ve Eksperimental Patoloji Enstitüsü’nün, 1937’de de yeni kurulan Kanser Araştırma Enstitüsü’nün yönetimine getirildi. Önceliğini yaptığı kanser araştırmalarıyla Türkiye’de patolojinin çağdaş temellerini attı.

ahmet-incel-27-01-a.jpg

Atatürk ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, Hitler’in öğretim ve bilimden ihraç ettiği bu Yahudi kökenli insanlardan faydalanıp, onlarcasını Türkiye’ye getirterek Türkiye’deki üniversitelerin ve bilim kurumlarının önemli ölçüde geliştirilmesini sağladı. Türkiye, 1945′ e kadar yaklaşık 1000 sığınmacı Yahudi aydına kucak açmıştır. Bunlardan bazıları:

Erich Frank, doktor, 1933’ten 1957’de ölene kadar İstanbul’da aktif profesör olarak çalıştı. 1 Eylül 1934’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı Vakıf Gureba Hastanesi’nde, II. İç Hastalıkları Kliniği yöneticisi oldu ve ölünceye değin de bu görevde kaldı. Devlet töreniyle defnedildi.

Ernst Reuter, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde şehircilik dersleri verdi ve sonra Batı Berlin’in ilk Belediye başkanı oldu.

Wilhelm Peters, İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü kurucusu. 1937-1952 emekliye ayrılana dek İstanbul’da yaşadı.

Hans Winterstein, fizyolog, İstanbul Üniversitesi Fizyoloji Bölümü kurucusu.

Ernst Eduard Hirsch, hukukçu, Türk Ticaret Hukuku kitabını yazdı ve Türkiye’de telif hakkı sistemini kurdu.

Clemens Holzmeister, mimar sığınmacı, 1940-1950 eğitmen, 1954’den itibaren tekrar Türkiye’de ikamet etti. Ankara’da çok sayıda devlet binalarının planlarını yaptı ki bunların arasında TBMM binası da bulunmaktadır. 2008 senesinde adı bir caddeye verildi.

Bu liste böyle uzar gider…

Modern Türkiye’nin kuruluşunda emeği inkâr edilemeyecek kadar büyük olan ve bugün düşman olarak görmeye başladığımız ALMAN ve YAHUDİ olan bu insanları unutmamalıyız…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.