TÜRKİYE KOALİSYON HÜKÜMETLERİNE ALIŞMALIDIR

ABONE OL
18:14 - 01/10/2020 18:14
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TÜRKİYE KOALİSYON HÜKÜMETLERİNE ALIŞMALIDIR


AKP, 13 yıl süren iktidarını, Dünya’da benzeri olmayan yüzde 10’luk seçim barajına ve istikrarlı bir hükümetin sadece koalisyonsuz olabileceği iddiasına dayandırarak sürdürdü. 7 Haziran seçimlerinde halkın iradesi karşımıza yeni bir tablo çıkardı. Erdoğan ve AKP, büyük bir seçim yenilgisine uğrayarak tek başına hükümeti kurma çoğunluğunu kaybetti. Artan hızla tek kişi diktatörlüğüne giden tren durduruldu. Türk halkının bu tehlikeli gidişata dur diyerek demokrasiye yeniden sahip çıkmasını, coşkuyla selamlamalıyız. Halkımız, bıçak kemiğe dayandığında  tavrını ortaya koydu ve umutsuzluğa kapılmanın gereksizliğini kanıtladı.
Seçimlerden saatler sonra, erken seçim söylemleri, AKP’nin yıllardır iddia ettiği, istikrar için tek partili yönetimin gerekliliğine yeniden çağrı niteliğindedir. Bu eşit olmayan seçim koşullarına karşın, halkın özgür iradesine büyük bir saygısızlıktır. Erken seçim, hükümeti kurma alternatifleri ve uğraşları sonuç vermemesi halinde, üzerinde düşünülebilecek bir durumdur. Oysa bu seçim sonuçlarına göre farklı hükümet kurma seçeneklerinin olduğu açıkça görülmektedir.
Siyasi ve ekonomik istikrarın ancak tek partili hükümetlerle sağlanabileceği görüşünün nedenli yanlış olduğunu, üç dönem süren AKP hükümetleri açıkça kanıtlamıştır. Türkiye iç ve dış politikada ve ekonomide tam anlamıyla çok yönlü bir çıkmaza sürüklenmiştir. Demokrasi, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, laiklik, yasalara uyma, fikir ve basın özgürlüğü, insan hakları ve toplumsal barış ayaklar altına  alınmıştır. Türkiye tarihinde görmediği yolsuzlukları, rüşvet, rant, kara para olaylarını yaşamış ve yaşamaktadır. Neredeyse tüm komşu ülkelerle ilişkiler kopmuş veya kopma noktasına gelmiş, Türkiye savaş eşiğine getirilmiştir. Türkiye’nin Dünya’daki onuru ve itibarı büyük yara almıştır. Tamamen tüketim ve borçlanmaya dayalı ekonomi, tıkanma noktasına gelmiştir. Türk lirası büyük değer kaybına uğramıştır. Çok büyük bir kesimi çıkar eksenli yandaş medya ve hükümetin yayın organı konumuna getirilen TRT tarafından, yapılan algı operasyonlarıyla, bu olumsuz ve korkunç tablo, başarılı ve istikrarlı politikalar olarak seçmene tekrar tekrar sunuldu. Halkımızın önemli bir kesimi nihayet gerçekleri görerek, seçimlerde bu gidişata hayır dedi. Nokta!
TÜRKİYE`NİN ÖZELLİKLE GÜNÜMÜZDE KOALİSYON HÜKÜMETİNE GEREKSİNİMİ VARDIR

Almanya’da İkinci Dünya Savaşından günümüze, son 60 yıldır kurulan tüm hükümetler koalisyonla oluşmuştur. Şu anda da Almanya’da Hıristiyan Birlik Partileri ve Sosyal Demokrat partiden oluşan Merkel hükümeti görevdedir. İstisnalar hariç, tüm Batı Avrupa ülkelerinde koalisyon hükümetleri son derece istikrarlı ve başarılı çalışmalar yapmışlardır. O halde koalisyon hükümetleri istikrar sağlayamaz ve başarılı olamaz görüşü son derece aldatmacadır ve yanlıştır.
Bu nedenle Türkiye koalisyon hükümetleri deneyimini ve kültürünü geliştirmeli ve buna alışmalıdır.
Koalisyon hükümeti anlaşmaları tabii ki uzlaşmayı gerektirir. 7 Haziran seçim sonuçları farklı alternatifleri gündeme getirmektedir. Kanımca öncelikle muhalefetteki üç parti birlikte, AKP dönemindeki çok yönlü tahribatların giderilmesi ve yolsuzlukların yasal yollarla kararlılıkla kovuşturulabilmesi için, bir koalisyon hükümeti kurmaları en doğru seçenektir. Ancak özellikle MHP´nin ve hatta CHP`nin de böyle bir koalisyona ulusal ve üniter devlet yapısından ödün vererek  evet diyebilmeleri gerçekci olmasa gerekir.
Böyle bir üçlü koalisyonun gerçekleşememesi durumunda, diğer iki alternatif AKP-CHP veya AKP-MHP koalisyonlarıdır. Böyle bir koalisyonun CHP veya MHP tabani tarafından kabul edilebilmesi için ise, şu temel ilkelerde AKP ile uzlaşma zorunluluğu vardır.
Türkiye Cumhuriyeti anayasasının değişmez maddelerine bağlı kalınarak, 13 yıllık AKP döneminde özellikle de “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti” maddesine ters düşen MIT yasası başta olmak üzere, tüm yasal değişiklikler, yeniden       anayasanın bu temel ilkesiyle uyumlu hale getirilmeli ve yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır.
Eğitim sisteminde çağdaş bir reform yapılmalı, Üniversiteler ve TRT özerk kurumlara dönüştürülmelidir.
Seçim barajı  yüzde 3’e indirilmeli, her türlü eşitsizliği ve seçim hilelerini önleyici yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
17-25 Aralık ve tüm diğer yolsuzluklar ödünsüz kovuşturulmalıdır. Siyasetin zengin olmanın aracı olmasını önleyecek, yolsuzluk yapan siyasilerin ağır cezalara çarptırılmasını ve siyasetten men edilmelerini öngören yasal önlemler alınmalıdır.
Üretim ekonomisine geçilerek, sanayi ve tarımda ekonominin önü açılmalıdır.
Dış politika’da yeniden, Atatürk’ün “Yurtta barış, Dünya`da barış” ilkesine bağlı kalınarak, özellikle tüm komşu ülkelerle barışa, iyi komşuluk ilişkilerine ve hiç bir ülkenin içişlerine karışmama politikasına dönülmelidir. Terör örgütlerine karşı başta Suriye, Irak ve İran`la anlaşmalar yapılarak ortak bir strateji izlenmelidir. ABD ile Türkiye arasında Suriye’deki muhalif güçlerin “Eğit-Donat” a ilişkin yapılan anlaşmadan derhal vazgeçilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet ve üniter yapısı korunarak, öncelikle PKK’nın silah bırakması sağlanmalı ve BMM`inde temsil edilen HDP ile Kürt sorununda gerekli anlaşma sağlanmalıdır.

Prof. Dr. Hakkı Keskin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.