TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİ'NDEN ÖNCEKİ SON DURAK

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİ’NDEN ÖNCEKİ SON DURAK

AKP İslamcı bir parti midir?
Hayır! 
Ya necidir?
Son derece otoriter, tek adamın dediğinin dedik, çaldığının düdük olduğu, garabet bir partidir.
O partide ne hak vardır ne de hukuk.
Merkez sağın tek partisi olmak iddiasıyla aldı siyaset sahnesindeki yerini. 
Kendisini de Avrupa’nın Hristiyan demokratlarına öykünerek “muhafazakâr parti” olarak tanımladı.
İslamcı bir parti hele hiç olmadı. 
Belki de olamadı. 
Ülkeyi şeriat kurallarına dayanarak yöneteceğini açıklamaya cesaret edemedi hiçbir zaman. 
Türkiye Cumhuriyeti’ni bir İslam Cumhuriyeti yapamayacağının farkında olduğundan oportünist yanı ağır bastı ve İslamcı bir parti görünümü vermemeye büyük özen gösterdi.
Türkiye’de seçmenin eğitim düzeyini ve buna bağlı olarak da politik düzeyini iyi bildiklerinden hangi tavrın oy getireceğini, hangi tavrın oy kaybına neden olacağını çok iyi bilen kadrosuyla, girdiği her seçimde seçmen çoğunluğunun oyunu almayı başardılar bir biçimde.
AKP; uluslararası sermayenin Türkiye’deki işbirlikçisi bir partidir. Uluslararası sermayenin Türkiye üzerindeki hesapları için kullandığı bir araçtır AKP.
Parti içinde ve parti aracılığıyla Türkiye’de 2002’den bu yana, 15 yıldır iktidarı elinde tutan bu partinin en üst konumdaki yöneticileri; kendi kişisel çıkarlarını, uluslararası sermayenin yurdumuz üstündeki çıkarlarıyla birleştirmişlerdir ne yazık ki!
Onların çıkarları söz konusuysa ne hak tanır AKP ne hukuk.
Uluslararası sermayeyle hiçbir sorun yaratmamaya da en büyük özeni gösterir.
AKP`nin Türkiye’yi içine düşürdüğü bu sarmaldan kurtarmanın yolunu 16 Nisan plebisitinden önce gösterdiler güçler ayrılığına dayanan parlamenter demokrasiden yana olanlar.
Bir araya gelerek güçlerini birleştirdiklerinde neleri yapabileceklerini kanıtladılar.
Tek Adam yönetimi için “Evet!” diyenlerin karşısında “Hayır!” diyen ulusal bir gücün olanağının olduğunu gösterdiler.
Haktan, hukuktan, güçler ayrılığından ve evrensel insan haklarından yana olanların kimler ve hangi örgütlenmeler olduklarını da biliyoruz artık.
Yapılacak en doğru şey bu güç birliğini kalıcı duruma getirmektir.
Yapılabilir mi?
Evet! 
Yapılabilir. 
Benim hiç kuşkum yok!
Bu iş için görev; eldeki en büyük örgütlenme olan CHP`nindir. Diğer partilerle, sendikalarla, meslek örgütlenmeleriyle, sivil toplum örgütlenmeleri ve benzerleriyle, hiç zaman yitirmeden, bir araya gelinmeli, çalışma gurupları oluşturulmalı ve ulusal güç birliğinin stratejisi belirlenmelidir.
Stratejisi olmayan hiçbir işten olumlu sonuç alınamayacağını biliyoruz, biliyorlar diye düşünüyorum.
Bu görev yerine getirilmezse ülkemizi içine düşürüldüğü bu bataklıktan bir daha asla kurtaramayız.
Bugüne değin İslamcı bir parti olduğunu açıkla (ya)mayan AKP; Türkiye’yi bir İslam cumhuriyetine dönüştürmek için ele geçirdiği bu fırsatı kaçırmaz.
Bilmem anlatabildim mi? 

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.