TÜRKÇE İKİNCİ YABANCIDİL

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkçe, yalnız Almanya’da değil, dünyanın tüm ülkelerinde öğrencilere ikinci yabancıdil olarak sunulacak değerdedir. Bu saptama tartışılmaz. Türkçe; kuralları ve anlatım gücüyle bir dünya dilidir. Bir anadildir.
Ben, Hessen’de bu uygulamanın başlatıldığı okulda öğretmendim. Şu anda da o okuldayım. Dersi vermek için başvurum Bon’daki yetkili kurumca, yüksek öğrenimimin yetersizliği gerekçesiyle geri çevrildi. Okul yönetimi konuyu yargıya taşımamı önerdi bana. Ama; ben, dersi verecek öğretmeni öğrendiğimde konuyu yargıya taşımadım. Çünkü; arkaşımın bu dersi verecek düzeyde olduğunu biliyordum. Bu uygulama, proje olarak, Frakfurt’ta iki okulda başlatıldı. O arkadaş tüm elverişsiz koşullara karşın yapabileceğinin en iyisini de yaptı. Ancak; Türkçe’yi ikinci yabancıdil olarak seçme hakkı salt Türk öğrencilere verildi. O zaman, ben de, bu sınırlamada bir sakınca görmedim. Türkçe’nin ikinci yabancıdil olarak ders dağıtım planına alınmasına karşı çıkmayan arkadaşlarım, seçme hakkının Türk öğrencilerle sınırlı olmasına karşı çıktılar. Onlar; bu hakkın Frankfurt’ta okula giden tüm 7. sınıf öğrencilerine verilmesinin doğru olacağını savundular. Uygulama; Türk öğrencilerin seçme hakkıyla sınırlı kaldı ve doğal olarak da kalıcı olamadı.

Bu hak, Frankfurt’taki okulların tümündeki 7. sınıf Türk öğrencilere verildi. Buna karşın bu hakkı salt uygulamanın yapıldığı iki okulun öğrencileri, onlar da sınırlı olarak, kullandılar.
Bunları yazmamın nedeni, uygulamanın Berlin’de de başlatılacağı haberidir. Eğer; doğru anladıysam, uygulama orada da Türk öğrenciler için ve proje biçiminde olacak ve çok yazık olacak…
Yapmayın! Türkçe; salt bu ülkede değil, dünyanın her yarinde ikinci yabancıdil olma özellikleri olan bir anadildir. O nedenle de seçme hakkı tüm öğrencilere verilmelidir.
Bu da yetmez. Uygulamayı başlatmadan önce üniversiteler ya da eğitim yüksekokulları dersi verecek öğretmenlerin yetiştirilecekleri anabilim dallarını, bu iş için gerekli her türlü donanımla, açmalıdırlar. Uygulama; öğretmenler yetiştirildikten, ders için gerekli araç ve gereç sorunu çözüme kavuşturulduktan sonra başlatılmalıdır.
Bu görev; öncelikli olarak yurttaşlarımızın kalıcı olarak yaşadıkları ülkelerindir. Türkiye de, Türkçe söz konusu olduğundan, sorumluluk almalıdır. Söz konusu anabilimdalları Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarında da açılmalıdırlar.
İnanın bana, bu uygulama, salt bizim çocukalırımızın seçme hakkıyla sınırlı kalırsa yaşamaz. Bunun çocuklarımıza, yukarıda sözü edilen koşullar yerine getirilmezlerse, bir getirisi de olamayacaktır.
Düşüncelerimin, bu konuda deneyimi olan, bir öğretmenin yol göstermesi olarak anlaşılması ve algılanması en içten dileğimdir.
Aslında; bu konuda görev ve sorumluluk alması gerekenlerin en başında Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’nın olması gerekir. Bir kez daha görüyorum ki; lokomotif görevini yine sivil toplum örgütleri üsleniyorlar. Yanlış anlaşılmasın, bu da, elimizi zayıflatan bir konumdur.

“Size ve dilinize devletiniz sahip çıkmıyor. Biz neden sahip çıkalım.” mantığıyla davranmanın yolu açılımıyor mu sizce de?

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.