TÜRK İMGESİ

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Federal Almanya milletvekillerinden Swen Schulz (SPD) dizi halinde güncel olayların tartışıldığı toplantılar düzenliyor.

Son toplantı konusu Yeraltı Nazi Terör Örgütü’nün (NSU) işlediği cinayetlerini araştırmada emniyet birimlerin yaptığı hatalar idi.
Federal Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı (SPD) Dr. Eva Högl son durumu detaylı olarak izah etti.
Basın ve medyadan aldığımız bilgi ve haberlerde beni çok rahatsız eden bir durum var. Hatalar ve bu hataları işleyenler gündemde, cinayet aydınlanmasında yeni aşamayı duymuyoruz. Herkesin aynı konu ve sorunla ilgilenmesi, enerji kaybetmesini doğru bulmuyorum.
Toplantıda hiç ırkçılık kelimesi kullanılmadı. Alman ve Türkler farklı ırklardan değildir. Kavramlar doğru kullanılmazsa toplum yanlış yönlendirilir.
Söz aldım ve bu cinayetlere Türk düşmanlığı denmesi gerektiğini söyledim. Zira öldürülen yunan için katiller yanlış bilgi almışlar. Onu Türk zannederek öldürmüşler.
Sorumluların, kanaat öncülerin Türk düşmanlığının oluşumunu araştırıp bilimsel ve toplumsal olarak açıklanıp, karşıt çalışmalar yapmalıdır.
Alman basınının yüzde altmışı Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) taraftarlığı yapan Axel-Springer yayınlarıdır. Parti liderleri Türkiye’yi hep negatif haberlerde anarlar. Dünya organizelerde yer aldığı bile söylenmez, NATO gibi.
Halk Türkiye düşmanlığı ile Almanya’da yaşayan Türkleri ayır edemez.
Medyada aynı görüştedir. Almanların turistik ülke olarak Türkiye’ye gitmeye başladıkları tarihten itibaren televizyonda moderatör hava raporu verirken haritayı kapatmıyor.
Boş olmazsa bir bardağı dolduramaz insan. O halde Türk düşmanlığı boş beyinlere kolay doldurulur.
Boşu dolduran okuryazarlar Batı Avrupa’da Türklerden korkanların çocukları, torunları yaşlılar. Ayrıntıya girmek zahmet verir, en iyisi genellemektir.
İlhan Selçuk, tilki örneğinde anlatmış. Köyün birinde duvarın üstünde duran tilkiyi gören köylüler kahveye girerken birbirlerine aynı şeyi soruyorlarmış. Damın üstündeki tilkiyi gördün mü? Hangi tilki diye soran yok. Avrupa gümrüğünde pasaportu elinde tutan memur için herkes tilki gibi, Türk’tür. Bir ayırım yapılmaz iyisi kötüsü, güzeli çirkini fark etmez, hepsi Türk’tür.
Düşmanlığın bugünkü sebepleri çok yazıldı, söylendi. Ama bu yazımda çok gerilere gitmek istiyorum.
Alman Kültüründe Türk İmgesi adında önümde üç cilt bir kitap duruyor. Prof. Dr. Onur Bilge Kula çok etraflı bir araştırma sonunda derlediği bu seri her okuryazarın kitaplığında bulunmalıdır.
Kula 1954 yılında Kayseri’de dünyaya gelmiş, iyi ki doğmuş. 1972-1974 yılları arasında Berlin Teknik Üniversitesi’nde maden mühendisliği okudu. 1974-1978 yılları arasında Anadolu Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı okudu. Onunla da yetinmedi 1979-1983 Berlin Hür Üniversitesi’nde Kültürler arası İletişim ve Öğretim Bölümünü bitirdi. O zaman Berlin-Spandau Yüksek Halk Okulu’nda gençlere Almanca dersi için tavsiye ettiğimde çok onurlanmıştım. 1983-1986 yıllarında
Berlin Senatosu nezdinde öğretmenlik ve aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalıştı. 1986 yılında Türkiye’ye döndü. Adana, Mersin üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1994 yılında Mersin’de dekanlığa atandı. Elimdeki son bilgi Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde çalıştığına dair.
Yukarıda bahsettiğim araştırma ve derleme kitaplarında Türkler ve Almanların tarihsel gelişim süreci içinde sürekli birbirleriyle ilgilenmelerinden hareket ediyor. Her ikisi de çıkarları ve erk alanları genişletme arzusu bin yıllık tarihi sürece yayılıyor. Böyle uzun bir geçmiş yazılı sosyal, sanat ve edebiyat alanlarında iz bırakmış. Somutlaşan belgeler günümüze ulaşmakla kalmadı, şimdiki ilişkilerin içerik ve biçimini belirlemesi, bizi geri bakmaya zorluyor.
Çalışma bilimsel olup, iki kültürü birbirine yaklaştırıp anlayarak birbirlerini kabullenmeleri amaç edinilmiş.
Tarihsel tanıkları olan yazılar bir bölümde sınırlı kalmıyor. Felsefe, müzik dâhil her alanda etkisini gösteriyor.
Dr. Martin Luther 1483-1546 yıllarında yaşamış. Yani Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’ya genişlediği yıllarda.
Dinde reform başta olmak üzere yazdığı olumlu yazılarıyla kalıcı olmuştur. Hakkında kitaplar yazılacak bir kimliğe sahiptir.
Osmanlılar Viyana’ya yaklaştıkça Türklere karşı yargı ve söylemleri sertleşmiştir. Türklere karşı savaşmadan önce Hıristiyanların kendi aralarında huzur bulduktan sonra papaya karşı savaşılmalıdır tezini savunur. Tanrı Türkleri Almanların başına şeytan olarak vermiş, ama papa ise daha büyük bir şeytandır. Halkta ikilemli bir tutum vardır. Bir yanda Türk korkusu bir yanda Türk umudu vardır. Bu ikilemli durum Luther’in eserlerine yansır.
1980 yılından sonra Türkiye’de askeri darbede yalnız Kürtlere işkence yapıldığı sergilenen Berlin-Spandau’da bir Zitadelle kalesi var. Bu kale elite sınıfın korunması için Türk vergisi konduğu yıllarda İtalyan mimarı Graf Rochus zu Lynar tarafından inşa edilmiş.
İlk önce o zaman Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’yı çok korkuttuğunu anlamıştım. Korkulan insan elbette sevilmez ve adaletli olmasına herhalde inanılmaz.
Korku, ruhu mantığı yer bitirir. R.M.Faßbinder
Korku, vebadan bile daha bulaşıcıdır. Göz açıp kapayıncaya kadar yayılır. Nicolai Gogol
Temmuz 1529’da güçlü bir Türk ordusunun Macaristan’dan Almanya’ya doğru yola çıktığı yolunda haberler gelir.
17 Ekim 1529’da Türklerin Viyana önünde olduklarını öğrenir. Endişesinden Martin Luther hasta olur.
“Türk’ten sonrası mahşer günüdür cehennemdir. Çünkü Türk’ün hiç kendisine zararı dokunmamış insanları, çocukları, kadınları, genç ve yaşlıları boğazladığı, şişlediği, parçaladığı görülmektedir. Türk sanki bedene bürünmüş, öfkeli şeytanın kendisidir. Şimdiye kadar hiçbir krallık Türk’ün yaptığı gibi öfke ve ölüm saçmamıştır.
Türk ve onun İslâm İmparatorluğu, Tanrının düşmanı, İsa’nın aşağılayıcısı ve zorbasıdır, kılıç savaş İsa’ya ve Hıristiyanlara kıyandır.
Daha öncede İsa’ya ve Hıristiyanlığa karşıt olanlar çıkmıştır, ama hiçbiri Türk gibi Hıristiyanlığı dolaylı tehdit etmemiştir.”
Bu alıntı sadece küçük bir örnektir. En iyisi burada noktalamak, kitap için merak uyandırmak.
Yorumu sevgili okurlarım, sizlere bırakmak.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
Kaynak:
Onur Bilge Kula, Alman Kültüründe Türk İmgesi
Gündoğan Yayınları
ISBN 975 520 051 7
Alıntı: II. Cilt, sayfa 89-90
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.