0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Her gün gazete ve TV’ler cinsel sapkınlık örnekleriyle dolu. Cinsel saldırı suçları artıyor. Eşler arası, çocuklara yönelik, öğretmen öğrenci, baba kızı, dayı yeğeni, amca yeğeni ilişkisi olağan hale gelmiş gibi.

Peki ama neden? Tabi ki TV yayınlarının büyük etkisi var. Diziler ve reklamlar.

Bir kanalda yayınlanan dizide ensest ilişki, topluma doğal bir şeymiş gibi yansıyınca dinci medyada tepki başladı. Yayınlanan dizinin adı Nefes.

Türk televizyonculuğu 40 yıldır çok şeyler gördü ama böylesi hiç olmadı.

Yüksek rating alan dizisi Aşk-ı Memnu özentisinden yola çıktığı belli olan Nefes, Türk toplumunun değerlerini alt üst etti. Dizi aile içindeki çarpık ilişkileri sahneleyen bölümleriyle Türk Televizyonlarının en ahlaksız yapımı olmaya aday.

Kızının doğumundan sonra kocasını terk eden ve sonrasında zengin bir adamla evlenen kadın ve kızının hikayesi bu.

Büyüyüp genç kız olan Nefes, annesinden intikam almak için üvey babasına ve üvey kardeşlerine kur yapmaya başlıyor ve annesine acı çektirmek için üvey kardeşleriyle ilişkiye giriyor.

Daha önce hiçbir televizyon yapımında görülmeyen bu sahne görüntüleri toplumdan büyük tepki alıyor. Ensest ilişkileri normal gibi göstermenin mazur görülecek hiçbir tarafı olmadığı açık. Ama kimin umurunda.

Aile değerlerini törpüleyen, gençlerin ve çocukların ruh sağlığını derinden etkileyen bu diziye RTÜK bir ses çıkarmıyor. RTÜK’e bu konuda 170 bin şikayet dilekçesi gitmiş.

Bakın; Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun hazırladığı rapora göre Türkiye’de 2001-2006 yılları arasında 3 bin 858 çocuk cinsel saldırıya maruz kaldı

Türkiye çocuk haklarında sınıfta kaldı. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK), Türkiye’nin BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 44. maddesi uyarınca hazırladığı ikinci ve üçüncü ilerleme raporlarına göre, 2001-2006 yılları arasında 3 bin 858 çocuk cinsel saldırıya maruz kalırken, 1985-2006 yılları arasında 15 yaşın altındaki 51 çocukta “HIV” pozitif tespit edildi. 2001’de BM Çocuk Hakları Komitesi’ne sunulan ilk raporun devamı niteliğindeki rapor, 2001-2006 dönemindeki gelişmeleri kapsıyor. Raporda özetle şu tespitler yer alıyor:

– 1985-2006 arasında 15 yaşın altındaki 51, 15-19 yaş arasındaki 59 çocukta HIV pozitif tespit edildi. Bu rakam 20-24 yaş arasında 305’e ulaştı.

-2001-2006 arasında 645 çocuk suç ve şiddet sonucu öldü.

-Aynı dönemde toplam 3 bin 858 çocuk cinsel saldırı, istismar, taciz, cinsel ilişki ve fuhşa teşvik ve aracılık suçlarından mağdur edildi.

-2001-2006 arasında koruma altındaki toplam 6 bin 282 çocuktan 4 bin 497’si ekonomik ve sosyal yoksunluk, 1608’i terk, 427’si üvey anne ya da babasının kabul etmemesi, 351’i anne ya da babasının cezaevine girmesi, 62’si ensest ilişki, 31’i aile dışı cinsel istismar, 31’i engelli olması, 25’i töre cinayeti riski olması gibi nedenlerle SHÇEK’e bağlı yurt ve yuvalarda koruma altına alındı.

-2001’de korunma ve bakım altında olan 473 engelli çocuk bulunurken, 2006’da bu rakam 856’ya yükseldi.

-2001’de binde 27.8 olan bebek ölümleri 2006’da binde 22.6’ya geriledi.

-Anne ölüm oranı her yüz bin canlı doğumda 28.4 olarak belirlendi.

Şimdi siz AKP iktidarının 7 yıllık süresi boyunca geldiği durumu yorumlayın.

Yandaşlarının ekonomik kaynaklarla zenginleştiği, ülkenin tüm yer altı ve yerüstü ervetlerinin yabancılara devredildiği, liman işletmelerinin yabancılara verildiği ülkede bir de sapıklıkların artması durumu şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan toplumun muhafazakar kesiminin hala bunlara neden ve niçin destek verdiğidir.

Evet düşündürten gerçeklik bu olsa gerek!

Günün Sözü: Ahlaksızlık artarsa o toplumun çöküşü kaçınılmazdır.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.