TERÖRİSTE MASUMİYET!

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

17 Mayıs günü televizyonlarda haberleri ve olaylarla ilgili yorumları izliyorum. On iki teröristin öldürülmesinden sonra birçok ilimizde bölücü örgütün protestoları var. Otobüsler, işyerleri kundaklanıyor. Zorla kepenkler indiriliyor. Sokaklar terör örgütü yanlılarının eylem alanları. Halk korku ve kaygı içinde.

Hakkari’deki gösterilerde on dört yaşındaki (kimi yayın organlarına göre on altı yaşında) bir terör örgütü yanlısı çocuk polislerce gözaltına alınıyor. Annesi ve ağabeyi isyanlarda, çocuğun(!) salıverilmesi için tüm çabalarını göstermekteler. Görüntüler tekrar tekrar gösteriliyor. Sanki polis, yoldan geçen masum bir yavruyu suçsuz alıkoymuş. Bir annenin feryadı üzerinden terör eylemlerine haklılık kazandırmak da böyle olur.

Okul çağında olan bu çocuğun, ders saatinde sokaklarda ne işi olduğunu kimse sormuyor feryat figan anneye ve ağabeye. Terör örgütü, okul çağındaki çocukları eğitimlerinden koparıp gelecekleriyle oynuyor kimin umurunda? Birkaç hafta önce Mardin ilimizde ilköğretim öğrencilerinin üzerine havai fişek atanlar ne çabuk unutuldu.

Farklı tv kanallarına geçiyorum yine aynı görüntüler… Neredeyse tüm kanallar elbirliği etmişçesine bölücü örgütün yakıp yıkma eylemlerini masumiyet öyküsüne çevirme peşinde. İşyeri kundaklanan, otobüsü yakılan, eğitimi engellenen masum değil de ortalığı savaş alanına çeviren zorba masum öyle mi?

Yorumcuların öldürülen teröristlerle ilgili söyledikleri ise iç kanatıcı. “Devlet, on iki genci öldürdü.” Bu gençler Irak’ın kuzeyindeki dağlarda piknik mi yapıyorlardı, yoksa bir üniversitenin araştırma ekibiyle doğa incelemesinde miydiler? Pikniğe giden gençler yanlarında uzun namlulu silahlar mı bulundururlar? Bu sorular akla gelmiyor nedense. Dağda eşkıya olmak hak, onunla mücadele etmek yasak! Eşkıya masum, onunla savaşan zalim! Dünyanın neresinde görülmüş böylesi bir sakat mantık. Zorbayı masum göstermek kadar büyük bir gaflet olur mu?

Gelelim, başka bir olaya. NTV’de bir programda ülkemizin güneydoğusundan “Kürdistan” diye söz ediliyor. Ayrıca “ayrı devlet kurulabileceği” dile getiriliyor. Duyarlı izleyiciler, RTÜK’e şikâyette bulunuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumu olan RTÜK, bu şikâyetleri reddediyor. Gerekçe: düşünce özgürlüğü. Ekranların vazgeçilmez yüzlerinden biri bakın bu kararı köşesine nasıl taşıyor: “RTÜK’ün nasıl böylesine özgürlükçü ve sağduyulu bir karar alabildiğine herkes çok şaşırdı. Hep kısıtlayıcı yüzünü gördüğümüz bu kurumun, Kürdistan kelimesinin kullanılmasını cezalandırmaması ve bunu ifade özgürlüğünün bir parçası olarak görmesi son derece önemli bir mesaj içeriyor.” Adeta göbek atacak duayen gazeteci(!) RTÜK’ün bölücü propagandaya ses çıkarmamasına.

Bölücülük yeni bir aşamaya girmiş durumda şu günlerde. “Ayrı devlet kurmanın” konuşulmasının düşünce özgürlüğü olduğu özellikle işleniyor. Bu yönde halkta algı yaratılmaya çalışılıyor. Biz de her gün bu tv kanallarının karşısına geçip dizilerle afyonlanıp tartışma programlarıyla da uyutuluyoruz, beynimiz yıkanıyor. Üstelik bunun için de para ödüyoruz bu televizyonlara. Olanlara seyirci kalmak kadar büyük bir aymazlık var mıdır dünyada?

Türkiye, çok sıcak bir yaza giriyor. Hem de geleceğinin üç aşağı, beş yukarı belli olacağı uzun ve sıcak bir yaza.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.