TERÖR VURUYOR, SİYASET BAKIYOR

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

PKK’nın Şemdinli kalkışmasından sonra terörün tırmanarak büyük kentlere kayacağını defalarca yazdık. Gaziantep’te 21 Ağustos’ta patlayan bomba, bölücü örgütün daha büyük eylemlere imza atacağının da göstergesi. Ortadoğu kazanının fokur fokur kaynadığı bir dönemde ülkemizdeki terörün suskun kalması beklenemez.
Atalarımız; “Kurt dumanlı havayı sever.” demişler. Ortalık toz duman… Yöneticiler gaflet uykusunda… Öyle bir hükümet düşünün ki terörün en azgın döneminde kendi ordusuyla savaşmakta, kendi devletinin kurumlarını çökertmenin peşinde. İktidarıyla muhalefetiyle terör karşısında acizlikten başka çözüm üretemeyen bir siyaset alanı düşünün. Şehit olmanın ululuğunu unutup şehit olan Mehmetleri küçümseyen parti sözcülerinin olduğu bir ülkede terör önlenebilir mi? Böylesi bir söylemde bulunan siyasetçi hala koltuğundaysa terörü nasıl önleyeceğiz?

Bayramın birinci günü bakanlardan Suat Kılıç konuşuyor Samsun’daki seçmenlerine. “Huzur içinde bayram geçirdiğimizi” söylüyor. Konuşmasının ardından mayın tuzağında iki şehidimiz toprağa düşüyor. Bayramın ikinci gününde şehit sayımız on üçe ulaşıyor. Yaralılar konusunda her geçen saat farklı sayılar söyleniyor ilgililerce(?). Yaralıları bile sayamayan bir hükümet. Bakan Kılıç’ın nasıl huzur bulduğunu bilmiyorum, ama biz ulus olarak huzursuzuz, üzgünüz, acı içindeyiz. Bakan Kılıç, konuşmasında Suriye, Gazze, Myanmar, Somali’deki… Müslümanlara nasıl yardım edip yaşamlarını kurtardıklarını anlatmakta duygusal bir dille. Uzak diyarlarda ölenler Müslüman da ülkemin dağlarında, kentlerinde can verenler Müslüman değil mi? Terörün katlettiği yurttaşlarımız insan değil mi? Sanki Suat Kılıç uzayda yaşıyor. Sormazlar mı adama sen nerenin bakanısın, diye.
Bir eski bakan seçim bölgesi Karabük’te konuşuyor. TBMM başkanlığı da yapmış hazret. O da uzaylılardan. İstiklal Marşı’nın her yerde söylenmesinden rahatsız beyefendi. Futbol maçlarında İstiklal Marşı’ mızın niçin ve ne zamandan beri söylendiğini merak ediyormuş. Söyleyelim de öğrensin bari. Bölücü terör can almaya başlayınca önce tribünlerden söylendi İstiklal Marşı’ mız, sonra gelenekselleşip her maçtan önce çalınmaya başlandı. Siz Patagonya’ da bakan olduğunuzdan bilmezsiniz bunları.
Açılımdan sorumlu başbakan yardımcısı sabahleyin Gaziantep’te saldırıyla ilgili açıklama yapmakta. Bir sürü laf salatası. Efendim aracın oraya nasıl getirildiğini, hangi sahte plakaları kullandığını belirlemişler. “Şahsın eşkâlini tespit etmek üzereymişler”… Sanki olay sıradan bir adli olay. Sen, bir kişinin peşine düşerek mi terörü önleyeceksin. Ülkemin dağı taşı terörist kaynamakta. Yollarda milletvekilleriyle öpüşüp koklaşmaktalar. Kameralar görüntüleri çekmekteler. Sen hala terörist arıyorsun öyle mi? Gaflardan sorumlu içişleri bakanı Hakkâri’de canını zor kurtarıyor. BDP’ li vekil, “Bizimle gelseydi, bu olaylar olmazdı.” diyor. Kısacası “Buranın güvenliği bizden sorulur.” demekte, sen sahte plaka peşindesin hala.
TBMM’deki vekil “Dağdaki Arkadaşlar!” diye söze başlamakta. Muhalefet liderleri din sömürücülüğü yarışına tutuşmakta iktidar partisiyle. Biz ise kan ağlarken siyasetçinin yaramıza merhem olmasını beklemekteyiz.
Gaziantep’te bomba patlıyor, canlar yerlere saçılıyor, siyasetçilerimiz dinlencedeler. Çok yorulmuşlar, üç aylık dinlenceyle yorgunluk atmaktalar. Terör mü? Dinlencesi, bayramı yok! Sen sırt üstü yatarken terörist can almakta.

Yarın, ABD uydusu bir kısım gazeteciler çıkacak ve bu olayların arkasında Suriye’nin, hatta İran’ın olduğunu söyleyecekler. Anlayacağınız BOP’ a karşı görevlerini yapacaklar. Birisi kalkıp da bölücü örgütü ABD’nin azdırdığını söylemeyecek. Birisi de Güney sınırımızın yolgeçen hanına döndüğünü, sınır güvenliğinin yok olduğunu anlatmayacak. Suratımıza inen şamarın nereden geldiği konusunda hep yalan söyleyeceğiz. Ardından daha kuvvetli bir şamarı yiyeceğiz.
Demokrasi ihraç eden Türkiye’nin durumuna bakın. Anlı şanlı TV’ler, yılda milyon dolarlar kazanan ünlü gazeteciler Gaziantep’teki patlama konusunda kısıtlı yayınlar yaptılar. Adam gibi çıkıp ekranlardan PKK’yı lanetleyemediler. Dokuz günahsız insanın öldürülmesi karşısında nefretlerini haykıramadılar. Dokuz şehidin dördünün çocuk olduğunu görmediniz mi? Bayram sevincini yaşayamayan bu çocuklar da vicdanınızı harekete geçiremedi mi? İşte, insanoğlu cüzdanla vicdan arasına sıkışınca böyle oluyor. Doların yeşili, vicdanın duyarlılığını kana boyuyor
Bölücü terör vuruyor, her gün can alıyor, siyasetçi bakıyor. Teröriste daha fazla özgürlüğü nasıl sağlarız, diye tartışmakta; açılım üstüne açılım yapmaktalar Genelkurmay başkanının terör örgütü lideri olmaktan tutuklayanlar, PKK militanlarını nasıl daha çok özgürleştiririz, diye çaba göstermekteler. Komutanların hapiste, teröristin kentlerde ve dağlarda dolaştığı bir ülkede terör önlenebilir mi?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.