TERÖR KAPIYI ÇALINCA..!

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 1991’deki Körfez Savaşının ardından Irak’da ortaya çıkan tablo konusunda yaptığım yorumlarda, büyük ülkelerin kısa, orta ve uzun vadeli politikalarına başlama noktasının, amaçlarına uygun değimleri kamuoyuna benimsetmek olduğuna değinmiş ve Irak’ın belli bölümlerini nitelerken kullanılan değimlerin, bu ülkenin belli bir zaman sonra üçe bölüneceğinin işareti olduğunu vurgulamıştım. Nitekim iki bölge, İslami inancın iki ayrı mezhebinin adları ile Sünni bölgesi ve Şii bölgesi olarak anılırken bir üçüncü bölge, orada yaşayan insanların inancı veya mezhebi ile değil de, etnik kökenleri ile anılarak Kürt bölgesi denilmişti. Oysaki ülkenin kuzeyinde yaşayan insanlarında aralarında ciddi mezhep ayrılıkları vardı.

 
2003 savaşında Saddam devrilince bu çok önceden planlanan ve kavram olarak dünya kamuoyunda kabul gören değimler iyice devreye sokuldu ve çok ciddi bölünmeler yaşandı ve hala da tam olarak bir birlik kurulabilmiş değil…
Özellikle 11 Eylül 2001 New York saldırılarından sonra bir İslami Terör değimi ortaya atıldı ve bu değimi kendi kısa, orta veya uzun vadeli çıkarlarına uygun gören ülkeler, bu değimin kendi kamuoylarına pompalanmasında ve kabul ettirilmesinde bir sakınca görmediler… Böyle olunca da, bu ülkeler Müslüman ülkelerin gözünde irtifa kaybetmeye başlarken, diğer taraftan da kendi kendilerini terör gruplarının hedefi haline getirdiler. İnsanların inançlarını terörle bütünleştirerek kamuoyuna sunarsanız, bu insanları yaralarsınız. Bir de bu ülkelerin Afganistan’a asker göndermelerini ekleyin de, tablo biraz daha netleşsin… İspanya ve İngiltere’de patlayan bombaları düşünün.
Ama hemen ardından şunu da düşünün… Türk askeri de Afganistan’da görev yapıyor… Hem de, Talibanı çileden çıkartacak işler yapıyor… Okul açıyor, kız çocuklarını eğitiyor, sağlık merkezi açıyor kız çocukları ve kadınları muayene edip ilaç veriyor. Ama Taliban’ın hedef tahtası olmuyor. Neden..? Sakın ola ki ” Orada görev yapan Türk askeri Müslüman da ondan ” demeye kalkmayın… Taliban her gün, Müslüman Pakistan askerine karşı saldırı düzenliyor, öldürüyor.
Aslında son günlerde Almanya’da ortaya çıkan durum, bazı yetkili ağızların belirttiği gibi, sadece Almanya’nın Afganistan’da asker bulundurması olarak gözükmüyor…
Çünkü son açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, değişik zaman dilimlerinde, her gün çeşitli yollarla Almanya’dan Afganistan’a giden gençlerin sayısı 5 ile 10 arasında değişiyor. Aralarında Almanlar da olmasına karşın, büyük bir bölümü Arap ve Türk gençleri. Acaba neden. Yıllarca; sahip olduğu milli kimliğinden dolayı, dışlanmışlık duygusu ile yaşayan bu genç insanlar, içine düştükleri kimlik bunalımı boşluğunu, Müslüman bir kimlikle dolduruyorlar. Ama bu sefer de, Alman kamuoyunda her gün, radyodan, televizyondan ve gazetelerden, kendilerini ilgilendiren bir tek söz duyuyorlar… İslami Terör… Ve her geçen gün de radikalleşiyorlar… Onların gözünde Taliban, Müslümanlara karşı savaşanlarla boğuşan kahramanlar. Dolayısıyla; son ortaya çıkan durumu sadece Almanya’nın Afganistan’da asker bulundurmasına bağlamak çok yanlış olmasa bile eksik olur. İspanya’daki olayların arkasında böylesi sosyolojik yapılanma sanıyorum hiç yoktu. Belki birkaç macera düşkünü genç… İngiltere’deki olayların da ardında böylesi kuvvetli bir yapılanmanın olduğunu sanmıyorum. Belki birkaç radikal Müslüman. Sadece o kadar. Çünkü İngiltere’nin kendi göçmenlerine bakış açısı, Almanya’nın bakışına hiç benzemedi ve benzemez de… Dolayısıyla, Alman dostlarımız, son günlerin terör konusunun arkasındaki sosyolojik yapılanmayı da araştırırlarsa, geleceğe yönelik olumlu bir adım atmış olurlar. Ayrıca; son zamanlarda kargo yolu ile gelen bombalara bakacak olursak, Yunanistan’dan gelen bombaları da, oradaki Müslüman teröristler mi yolladı diyeceğiz..?
Kargo yoluyla gelen bombalar aslında Almanya’da ciddi bir kontrol boşluğunu ortaya çıkarttı. Yemen’den gelen bombalar Bonn havaalanında başka bir kargo uçağına aktarılıyor ve ABD’ye gitmek üzere Londra’ya gönderiliyor. Kimse de farkına varmıyor. İlginç değil mi..? Daha ilginci de var… Ve zaten o son olay, ” Terör saldırısı olacak ” iddialarını ciddi biçimde gölge düşürdü ve politize olmasını sağladı. Malzemesi Olay Namibia’dan Münih’e gelecek bir Air Berlin uçağına, yolcuların bavulları yüklenirken meydana geliyor… Diğer bavulların üzerinde ve etiketsiz olarak bulunan bir çanta… Almanya’da ciddi bir terör alarmı. Özel uzmanlar Namibia’ya uçuyorlar ve rapor veriyorlar…” Çantada bomba yok. Bu çanta kontrolleri denetlemek için üretilen kontrol çantası..! ” ABD yapımı… O çantayı oraya kim koydu..? Belli ki bir istihbarat servisinin işi… Namibiaı’lı yetkililer, ” Biz koymadık ” diyorlar… ABD’li yetkililer de ” Biz koymadık ” diyor. Ama Federal İçişleri Bakanı, canlı yayınlanan basın toplantısında ” Belki bizim istihbarat servisi koymuştur ” diyebiliyor… İçişleri Bakanı belki diyor. Bu nasıl iştir ki, bir ülkenin İçişleri Bakanı, kendi ülkesinin istihbarat servisinin yapacağı bir işten haberdar olmasın…! İşin bu boyutu çok ilginç. Ama aynı İçişleri Bakanı, terör saldırılarının nerelere olabileceği konusunda istihbarat alabiliyor, yani istihbarat örgütü ile yakın çalışma içersinde. Doğrusu da bu…
Bilindiği gibi, terörle mücadelenin en önemli aşaması, önceden istihbarat alabilmek… Telefon ve Internet konuşma ve yazışmalarını fazla protokole başvurmadan kaydedip uzun süreli saklamak konusunda hazırlanan bir kanun teklifi, koalisyon ortağı FDP’nin itirazlarından dolayı bir türlü meclisten geçip kanunlaşamıyor. Komplo teorilerine fazla kulak asmak doğru olmasa da, acaba diye düşünüyor bazı insanlar, sakın uzun süredir malzemesi özenle hazırlanan bir yemek nihayet fırına mı verildi..?
Kalın sağlıcakla efendim…
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.