TEMİZ HATIRA

ABONE OL
11:32 - 23/10/2020 11:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ölen bir insan sağlığında hayatını iyilik ederek geçirir, kendine yapılmasını istenmeyen şeyi başkalarına yapmamışsa hatırası temizdir.

 

Bu satırları yazarken babamı, dedemi düşünüyorum. Onların gayretiyle köyümüzde okuma yazma bilmeyen kadın kalmamıştı. Öğretmen, avukat, hâkim ve işveren olan genç nesillerin kökü o köyde yeşermişti.

 

Ya kızlarının okuması için çaba gösteren adsız kahraman kadınlar, benim böyle bir şansım yoktu, diyerek kız çocuklarının gelişmesi, bilgilenmesi bir meslek sahibi olmasını sağlayan anneler için bir makale değil, destanlar yazılabilir.

 

Ölüm konusu hiç güncelliğini kaybetmez. Didim Belediyesi cenaze haberlerini anons ediyor. Sosyal medya facebook’ta en çok ölenlerin haberi bildiriliyor. Yeşilkent site sayfasında adeta yalnız ölen komşular değil, komşuların aile fertleri, akrabaların ölüm haberleri yer alıyor.

 

Sözüm ona, adeta en çok beğeni rakamı toplayanlar, üzüldüm butonuna dikkat ederlerse basanlar da var.

 

Tanımadığın bir insanın ölümüne, üzüldüm demek gerçekçi olmuyor. Aslında okullarda sosyal medya ders konusu yapılmalıdır. Doğru kullanılırsa okul gibidir. Çokluğu yorucudur, lâzım olanı seçmek zordur. Bunun için alışverişe giderken liste yaptığımız gibi, gereksiz bulunanları temizlemelidir.

 

Dr. Martin Luther, ölümle bir kulun tüm günahlarının silindiği teziyle Protestan mezhebini hıristiyan dininde Katolik mezhebinden ayırmıştır. Mezheplerin birbiriyle barışından önce savaşlar yapılmış. Hıristiyan dini bugünkü diyalog ortamına gelmesi hiç de kolay olmamıştır.

 

İslâm dininde hesaplaşmanın ölümden sonra başladığı, iyilerin cennetle mükâfatı, kötülerin cehennemle cezalandırılacağı inancı hakimdir. Adalet vicdan duygularının geliştirilmesiyle ilgilidir.

 

Ölen bir insanın ihtiyacı, menfaatı, iddiası yoktur. Cenaze merasimlerinde vatan haini, ana kız kardeş kâtili, namus ve şeref hırsızının, iftiracının yaptıkları söylenmez, mezar taşlarına yazılmaz. Yani ölen insana karşı davranılan, affedici tavır, saygı sevgi, kıymet bilmenin sınırı yoktur. Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın Ölmek, Ağaoğlu’nun temiz hatırasına, yazdığı makalede dile getirdiği gibi, kör birine öldükten sonra badem gözlü denmesine şaşırmamalıdır.

 

Şekspir’in kıymetini tanımak için elli yıl, Wolfgang Amadeus Mozart’ın zekâsını kavramak için yarım asır, Alexander Puşkin’in kadrini bilmek için tam bir asır geçmesi gerekiyordu.

 

Bu örneği ülkemizde çoğaltabiliriz. Yıllarca hapislerde çürütülen, sürgüne gitme zorunda bırakılan insanların kıymeti sonradan anlaşılıyor. Çoğu kez iş işten geçmiş oluyor. Ölenin yakınlarına, miras ve vasiyet edilen insanlara veya müze gibi kuruluşlara pozitif olarak geri dönüş yapılıyor.

Cinayetin kanıyla lekelenmiş birine gösterilen affedici davranış, sevgi ve saygıda mezarı başında kusur etmeyenler, yaşayan en büyük kıymetin önünde esirgenmeyen sevgiyi, en üstün bir diriden esirgiyorlar.

 

Bunu, Lâtife Hanım, ölü kıskanılmayan yegâne insandır. Yaşadıkları zaman kıymet verilmemesine kıskançlık sebep oluyor, diye yazmış makalesinde.

Yaşarken yok sayılan, ilgi gösterilmeyen, nankörlük ve inkâr acısını çeken çok kıymetli, şöhretli insanlar vardır, ki onlara mezarları başında anma törenleri yapılır, böylece insana ölümü sevdirirler.

 

O halde her ölüm haberinde insan çevresini bakmalı, hor görülen kıymetleri, başarıları bugün takdir edilmeli. Kıymetlerin, değerlerin ölümü beklenilmemelidir. Yaşadıkları zamanda hasetliği yenmeli, kıymetin layık olduğu gösterilince genç nesillere örnek olabilir.

Biraz önce bir kadınlar buluşmasında bu konuda fikirlerini sordum. Hanım komşularım site sayfasında ölüm haberlerinde üzüntü gösteren butona basıyorum, vefat edeni sağlığında tanıyorsam, dediler.

 

Gerek sosyal medyayı veya Didim Belediye anonsları yalnız cenaze haberleri için kullanılmamalı. Yaşayan değerlere de yer verilmeli. Güzel haberler de haberdir demeli. Falan koyu, filan vatandaş çöplerden temizledi. Güzel plajlarda öğrenciler yüzme kurslarına başladı, gibi. Tiyatro toplantı, panel, törenler anonsla bildiriliyor.

 

Şehrin, sitelerin işlek alanlarda panolara yazılı bildiri, ses kirliliğini önleme bakımından daha iyi olur. Aynı zamanda Türk halkı okumaz diyenlere karşı okumaya teşvik etmek bilgileri yazılı yapmakla mümkün olur.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım da sağlığında boşanmış bir kadın olarak hak ettiği saygı ve sevgiyi göremedi. Kadın reform ve hareketinde gayretleri Cumhuriyet tarihinde yer almadı, yani tarih eksik yazıldı.

Şu anda okuduğum İpek Çalışlar’ın derlediği belgesel kitapta bilgilerin yüzde sekseni uluslararası basın haberlerinden alınmış. Latife Hanım kitabını başka bir makalede konu olarak ele alacağım.

 

Şu alıntı makalemi özetler niteliğinde:

“Görülüyor ki, insanları haklarına kavuşturan en adil hâkim ölümdür. Ve artık inanabiliriz ki, layık olduğumuz alâkayı, kıymeti, itibarı, şerefi, saygıyı ve sevgiyi kazanarak yaşayabilmemiz için, başvurabileceğimiz tek çare vardır: Ölmek.” İmza: Eski dost.

 

Sağlıkla kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.