TARIK AKAN İÇİN

ABONE OL
18:10 - 01/10/2020 18:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TARIK AKAN İÇİN

Türk halkının gönlünde taht kuran usta sinema oyuncusu Tarık (Üregil) Akan, 16 Eylül 2016 tarihinde yaşamını yitirdi. 111 filmde rol alan Tarık Akan, yedi kez Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ ile 1996 yılında ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ kazanmıştır. 1985 yılında Berlin Uluslararası Film Festivali’nde “Pansiyon” filmi ile ‘Gümüş Ayı Mansiyon Ödülü’ almıştır.

Tarık Akan’ın sinema yaşamı, lüks villalarda çekilen aşk filmlerindeki burjuva sanat anlayışını bırakıp, ulusal devrimci sanata yönelmesiyle ivme kazanmıştır. Bu dönem filmlerinde kapitalizmin insanı nasıl sömürdüğünü, Anadolu feodalizminin bağnazlığını, ezilenlerin özgür ve eşit bir dünya kavgasında uğradıkları zulmü anlatarak sanatının zirvesine çıkmıştı. Bu yüzden işsiz ve parasız günler geçirmiş ama asla taviz vermeyerek alnının akıyla yaşam mücadelesini sürdürmüştü.

15 Ocak 1981 tarihinde Almanya’da Barış Derneği’nin Nazım Hikmet’in doğum günü için düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşma yüzünden, yurda dönüşünde tutuklandı. 12 Eylül faşizminin zindanlarında işkence gördü.

İnsanları eğitmenin önemine inandığı için 1991 yılında daha önceleri kendisinin de okuduğu Taş Özel İlkokulu’nu alarak, Özel Taş Koleji’ni kurdu. 2002 yılında hapishane günlerini ve 12 Eylül 1980 darbe sürecini “Anne Kafamda Bit Var” isimli kitabında anlattı.

Gerçek bir sanatçıda olması gereken özelliklere sahip Tarık Akan; kültürün ve eğitimin içinde yer alan, ülkesinin gerçeklerine yabancı olmayan, ülke ve dünya sorunlarını bilen, ilgilenen ve gerektiğinde elini taşın altına koyanlardandı. Haksızlıklara daima baş kaldıran, 1990 yılında Zonguldak’ta büyük madenci grevine destek veren, TEKEL işçilerinin yanında yer alan, Gezi direnişinde gençlerle birlikte olan, Silivri’de bariyerleri ezen ve mücadelelerde hep en önde yürüyen kültürlü, yurtsever bir aydındı.

“Benim varlığım ve yaşamım Mustafa Kemal’dir” diyen Tarık Akan’ın isteği, hepimiz gibi tam bağımsız bir Türkiye dileğiydi. “Atatürkçülük bağımsızlık demektir, Atatürkçülük ulusal onur demektir, Atatürkçülük devrimcilik demektir. Bizler Mustafa Kemal’in askerleriyiz, hiçbir zaman ölmeyeceğiz” diyen Tarık Akan, tüm sevenlerinin gönlünde yaşayacaktır.

Tarık Akan ile ilgili iki küçük anımı yazmadan geçemeyeceğim. 17 Mayıs 2009 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği’nin öncülüğünde Ankara Tandoğan Meydanı’nda yapılacak Cumhuriyet Mitingi’nde konuşma yapması için Tarık Akan ile görüşmüştüm. ‘Bazı rahatsızlıkları olduğunu ve doktor kontrolüne gideceğini’ söyledi ve ‘başka bir etkinlikte mutlaka buluşalım’ dedi. Görüşme sırasında miting için konuşmacı bulmakta zorlandığımızı bildirmiştim. O zaman Danıştay Başsavcılığından emekli şimdiki ADD başkanı, ‘annesinin izin vermediği’ gerekçesiyle konuşma yapmayı kabul etmemişti. Siyasi iktidarın üniversiteler üzerindeki baskıları yoğunlaşmıştı ve bu baskılardan ilk olarak payını alan Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin eski rektörü, yurt dışında olacağı için konuşma davetimize olumsuz yanıt vermişti. Yine benzer gerekçelerle Ankara Üniversitesi eski rektörü ile ODTÜ eski rektörü de konuşma davetimize olumsuz yanıt vermişlerdi. Bana “sen çık konuş, zaten ADD Genel Sekreterisin, arama kimseyi, sen yetersin” dedi. Tarık Akan’ın cesaretlendirmesi üzerine gereğini yaparak, miting konuşmacıları arasında yer aldım.

İlerleyen günlerde Tarık Akan beni arayarak, mitingden duyduğu mutluluğu ve benim “Krizden çıkışın yolu, Kemalizm’in altı oku” sözümü çok beğendiğini bildirdi. Ve bana şöyle dedi: “izin vermeyen anneye çiçek göndermelisin, büyük iş başardınız…”

30 Ocak 2012 tarihinde 19. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda, benim de mezunları arasında olduğum Bahçelievler Deneme Lisesi’nin düzenlediği etkinlikte Tarık Akan’ın “Köy Enstitüleri, Bir Meçhul Öğretmen” isimli belgeselinin gösterimi yapılmıştı. Ardından ben “Köy Enstitülerinden Günümüze” adlı bir konuşma yapmıştım. Kendisi sağlık sorunu nedeni ile katılamamıştı programa. Etkinlikten birkaç gün sonra Tarık Akan beni arayarak, konuşmam için kutlamış ve konuşmamın filmi tamamladığını söylemişti. Ben de o muhteşem filmi için kendisini kutlamıştım. Aramızdaki konuşma şöyle geçti:

– Tarık abi geçmiş olsun, kendinize dikkat edin ama sanıyorum günde 2 paket sigara içiyormuşsunuz.
– Yok ya 2 paket değil, 3 paketten biraz fazla.
Ve önce sessizlik, ardından karşılıklı gülüşme… 

En kısa sürede görüşelim diyerek konuşmamızı bitirmiştik. Hayatı ertelememek gerekiyormuş, keşke en kısa sürede görüşebilseymişiz. Işıklar içinde uyu alçakgönüllü, yakışıklı, büyük ve gerçek sanatçı…

Suay Karaman      

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.