TARIK AKAN DA GİTTİ

ABONE OL
18:10 - 01/10/2020 18:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TARIK AKAN DA GİTTİ

Sabah gazete almaya çıkamamıştım.
Alışanlık gereği TV’de haber kanallarını tararken;
”Tarık Akan yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak hayatını kaybetti.”
Sözün bittiği” denilen şey bu olsa gerek..

2003 yılında Hüseyin Sıtkı arkadaşımızın ve amatör kadrosuyla en iyi ve kültürel açıdan en özverili çalışmalarının simgesi olan Frankfurt Film Festivali’nin Onur Konuğu Tarık AKAN’dı.
Filmlerinden,  demokrat duruşlarından tanıdığımız bu gerçek sanatçıyı o festivalde yakından tanıma ve onunla konuşma şansını o festival sayesinde bulmuştum.
Dört gün boyunca Frankfurt’ta sevenleriyle buluştuğunda onun o alçak gönüllü tavrına tanık olmakla onun neden çok sevildiğini çok iyi anlamıştım.

Son yıllarda bir yaprak dökümüdür gidiyor.
İyi İnsanlar ölüyor, öldürülüyor…
Türkiye bu kadar acıyı uzun yıllardır yaşamamıştı.

Tarık Akan şüphesiz Türk sinemasının en yakışıklı jönlerinin ön sıralarında biriydi.
SES Dergisinin açtığı yarışmayı da bu yakışıklılığı nedeniyle kazanmıştı.
Hem yüksek eğitim, hem halkın arasından gelen biri olması, hem aileden aldığı vatan ve Atatürk sevgisi onun yaşamını belirleyen etkenlerdir.

Gazoz satıcılığından, plajlarda cankurtaran olarak, işportacı olarak yaşamın en dip katmanından gelmesi ona ayrı bir kişilik kazandırdı.
Yılda 12 film çekimiyle Türkiye’nin en popüler jönü olarak ünlendi.
Önünde zenginlik, rahat şöhret, tatlı bir hayat varken o başkalarına göre zoru seçerek Yılmaz Güney’den sonra sosyal içerikli, düzeni eleştiren filmler yapmayı seçti.

Salon Filmleri çekmek istemediği için yönetmen, film yapımcısı Ertem Eğilmez;
”Aç kalacaksın, benim dediğimi yapacaksın.” Diyerek Tarık Akan’a yasak koydu.
Yedi film şirketi de ona ambargo koydu.
Ama o teslim olmadı.
İki yıl işsiz kaldı, parasız kaldı ama ödün vermedi.
Cüneyt Arkın ile Maden filmini çekti.
Film izleyici rekorları kırdı.
Ertem Eğilmez ve yedi şirket onun iradesi karşısında yenildiler.
Yılmaz Güney’den sonra gerçek Türk Sinemasını yarattı.
Filmleri ve oyunculuğu ile yurt içinde ve yurt dışında önemli ödüller aldı.

Sanat yönünü, filmciliğini anlatmak haddime düşmez elbette.
Onu gerçek sanatçılar, uzmanlar anlatırlar, yazarlar. O, sanatını, oyunculuğunu filmleriyle de belgelemiştir zaten.
Ama o bir rol yapan sanatçı değildi.
Bir oyuncu özel hayatında, gerçek yaşamında başka, oynadığı karakterde başka olabilir.
Ama Tarık Akan oynadığı oyunda da gerçek yaşamında da aynı karakteri yaşıyordu.
Devrimci, demokrat, gerçek bir yurtsever, inançlı Atatürkçüydü.
Para ve şöhret için değil, kişisel egolarını tatmin etmek için değil yukarıda belirttiğim ilkeleri için özel yaşamında da mücadele eden halk adamıydı.

Barış için, özgürlük için, demokrasi için, eşitlik için, laik demokrat bir hukuk devleti Türkiye için mücadele etmeyi seçmişti.
Bu nedenle baskılar, tehditler, yanında 12 Eylül Faşist Cuntası tarafından tutuklandı, hapis yattı.
Yılmadı hapis hayatını; ”Anne Kafamda Bit Var” kitabı ile yazıya döktü.
Tüm demokratik eylemlerde o vardı.
Maden ocaklarında, Silivri’de, basındaki sansüre, tüm direnişlerde o vardı.
Kazandıklarını Taş Mektep’e yatırarak çağdaş, bilgili, dürüst gençler yetiştirsin diye okul yaptı.

Hele son yıllarda, sanatı, sanatçılığı, adamlığı, yurt sevgisini sarayın çanaklarında haram yalamakla gazeteci, türkücü, arabeskçi, bilim adamı, sporcu, politikacı, yargıç, hukukçu rolü oynayanları gördükçe Tarık Akan’larına değerini, adamlığını, sanatçılığını daha iyi anlıyoruz.

Işıklar içinde uyu büyük insan.
Adam gibi adam
Güle güle sevgili Tarık AKAN

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.