TARİHLE YÜZLEŞMEK

ABONE OL
18:22 - 01/10/2020 18:22
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

TARİHLE YÜZLEŞMEK
Dokuzuncu yüzyıllarda orta Asya’dan zorunlu bir yurt arayışında olan Türk boyları Bizans hükümranlığında olan Anadolu’ya ulaşmış, Bizans hükümranlığına son vermişti.
Beylikleri buyruğunda toplayan Oğuz Türklerinin Kayı Boyu, Osmanlı Devleti adıyla tarihte yerini aldı.
Yavuz Selim’in Mısır’dan Halife olarak dönen Osmanlı saltanatı, Türkmenleri bertaraf ederek, Araplaşmaya yönelmişti.
1299’da küçük bir beylik olarak kurulan Osmanlı üç kıtada hüküm sürmüş bir imparatorluktan 1918 de ikinci Dünya Savaşında yenik düşmüş, geleceğini İtilaf Devletlerinin merhametine bırakan aciz bir saray tutsağı durumuna düşmüştü.
Kılıç kuvvetiyle akıncılık ve talan üzerine kurulmuş ve üç kıtaya yayılmış bir imparatorluk bilime kulaklarını tıkaması sonucu gerilemiş, parçalanmış ve çökmüştü. 
Avrupa’nın Hasta Adamı can çekişiyordu.
Ordu terhis edilmiş, silahları işgal kuvvetlerine teslim edilmiş, ülke Yunan, İngiliz, Fransız, ve İtalyanlarca işgal edilmişti.
 Ege Yunanistan’a bağlanacaktı.
Güneyde, sınırları çöl üzerinde dal parçasıyla çizilmiş devletçikler Arap petrollerinin bekçiliğini yapacaklardı.
Üç yüz milyon nüfuslu İslam dünyası İslam Halifesini değil İngiliz himayesini tercih etti.
Ama Emperyalizm her zaman kazanamıyordu.
19 Mayıs 1919 da başlayan Anadolu Direnişi asırlardır kimlikleri bir hanedan sultasınca yok sayılmış bir halkın uluslaşma mücadelesinin başlangıcıdır.
Sultan işgal kuvvetlerinin ev hapsinde taht kaygısındayken orduları terhis olmuş, devlet olma niteliğini kaybetmiştir.
23 Nisan 1920’de Sultanın değil Halkın Meclisi Ankara’da toplanarak Misakı Milli kararlarını uygulamaya kararlı tutumunu dünyaya ilan etti.
Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan bu kutsal savaş, yeryüzünde başlatılan ilk Kurtuluş Savaşıdır.
Hem de emperyalizme karşı yeryüzünde verilen ve kazanılan ilk Bağımsızlık Savaşıdır.
Bu savaş, emperyalizme karşı olduğu kadar, Feodalizme karşı da verilmiştir.
Büyük toprak sahibi feodal ağalar ve tefeciler kendilerine dokunmayan emperyalizmin yanında yer almışlardı.
Mustafa Kemal’in yol arkadaşlarının aydın birer yurtsever olmalarına karşın, emperyalizme karşı bir savaşın başarı şansının olmadığı inancıyla uzun zaman Amerikan, İngiliz, Fransız mandasından yanaydılar.
Batıcılığı Avrupa ve ABD hayranlığı olarak algılamışlar, emperyalizmin gerçek yüzünü görememişlerdi..
Bu aydınların Mustafa Kemal’den ayrı yanları Mustafa Kemal’in devrimci, onların Avrupa’nın ve padişahın izin verdiği ölçüde Tanzimat reformcuları düşüncesinde olmalarıdır.
Mustafa Kemal ve ona inanan yurtsever aydınların kurmak istedikleri Türkiye:
Siyasal açıdan bağımsız bir Türkiye’dir
Ekonomik açıdan bağımsız bir Türkiye’dir
Kültürel açıdan bağımsız bir Türkiye’dir
Bu nedenle Lozan’da topraktan çok her bakımdan bağımsız bir devlet dayatmasında direnmişlerdir.
Savaştan sonra Batının yüz elli yılda gerçekleştirdiği reformları on beş yıla sığdırması O’nun devrimci liderlik özelliğindendir.
Bu nedenle devrimlerin önündeki engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyerek; Padişahlığı, hilafeti kaldırarak yerine halk yönetimi olarak Cumhuriyeti ve cumhuriyeti din sömürücülerinden korumak için laikliği kabul etti.
Harf devrimi, kılık kıyafet devrimi eğitim birliği, çağdaşlığı, kadın erkek eşitliği, kadınlara seçme ve seçilme hakkı, medeni kanunları ile Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş bir kimliğe kavuşturdu.
Halkevlerini halkın kültür ve sanatta zengin bir kimlikli bilgi toplumu yaratma yuvası olarak halk mektepleri durumuna getirdi.
Kendi öz kaynaklarıyla, bağımsız bir sanayi toplumu yaratma amacıyla başlattığı sanayi devrimini, yeni ve milli fabrikalar kurarak gerçekleştirmenin önünü açtı.
Anayurdu demir ağlarla örerek vatanın her köşesine ulaşmayı sağladı.
Kalkınmayı ve bilgi toplumunu oluşturarak Köy Enstitüleri ve Toprak Reformu ile çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı amaçlamıştı.
Fakat, halktan kopuk, yurtsever ama batıcı aydınların 1939 dan sonra Kemalist düşünceden sapmaları ve 1946’dan sonra tutucu toprak ağlarının emperyalizmin saflarında yer almalarıyla bir Karşı Devrim hareketi başlatılmıştır.
21. Yüzyıl Türkiye’si, emperyalizmin dayattığı yenidünya sömürü projesinin ürünü, karşı devrimci bir grubun baskıcı yönetimine teslim edilmiştir.
Bu görünümde bir Türkiye, 23 Nisan 1920 ‘de başlatılan yeni bir ulusal kurtuluşun gerekliliği noktasındadır.
Bağımsızlıktan, özgür, çağdaş ve laik bir Türkiye’den yana tüm yurtseverler, birlikte yeni bir 
Kurtuluş mücadelesi vermek zorundadırlar.
Yani;
Namuslular da namussuzlar kadar cesur olmak zorundadırlar!
Gün, tarihle yüzleşme günüdür…
Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.