Tarihi Anlamak

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Geçmişini çok iyi bilmeyen toplumların, geleceğine çok güçlü ve güvenli bir biçimde bakması mümkün değildir. [Hasan Gerçeker]

Sayılı günler çabuk geçermiş, beş ay gibi bir süre sona ererken, yine bavul ve yolcu çantaları hazırlayıp yola koyulduk.
Geçmiş yıllarda alıştığımız konaklama yerlerinde dinlenerek, bir hafta sonra Berlin’e geldik [*].
Türkiye’den Bulgaristan sınırına geçtikten sonra sınırları otoyolu kullanma biletleri aldığımız için farkettik.
Romanya ve Bulgaristan’da sık sık Türkiye’nin ne kadar çok ilerde olduğunu gördük. Avrupa Topluluğu’na üye olmamasının haksız olduğu açıkca belli oluyor. Adım başı gördüğümüz restoranlar geride kalmıştı. İlk sıcak öğle yemeğini Slovakya’da yiyebildik.
Türkiye, Bulgaristan ve Romanya’da ara ara görünen plastik çöp görülmeyen ilk ülke Macaristan oluyor. Her taraf tertemiz, yeşillikler ve çiçeklerle süslenmiş. Didim’de bahçemizi süsleyen sardunyalar Balkan yolunda balkonları süslüyor, hatta elektrik direklerinde saksılarla asılmış.
Balkanlarda buram buram tarih yolumuzu gösteriyor. Birinci sınıf öğrencilerime okuma yazma öğrettiğim yıllardan kalan alışkanlıkla mekân isimlerini okuyorum; Plevne, Silistra, Estergon, Tuna nehri, Eğri Kalesi, Ruscuk, Mohaç, Karlofça, Niğbolu ve daha birçok tarihte aklımda kalan adlar sıralanıyor.
Bütün dünyada haritalar değişirken tarihe karşı ilgi artıyor. Nereden geldiğimizi öğrenerek, nereye gideceğimizi yön verme arzusu, ihtiyacı merakımızı artırıyor.
Türkiye’de son uğrak yerimiz Keşan ilçesi çok modern, oldukça medeni, güzel ve düzenli bir ilçe. Trafik kurallarına uyulduğu gibi, mağaza sahipleri yaya yollarını işgal etmemişler. Kadınlar her alanda çalışıyor. Küçük şehirlerin gözü kulağı olan yerel gazetelerden biri olan Önder Gazetesi’ni eşimle ziyaret ettim. Gazetenin sahibi, köşe yazarı Feyzullah Aktan bana Hilmi Dinçer’in Keşan Tarihi kitabını hediye etti.
Kitabı Keşan’da elime aldım ve yol boyunca elimden düşürmedim.
İlk defa bir tarih kitabını uykudan önce veya gece uyanınca okuyordum. Zira bu tarih kitabı bambaşka bir kitap, roman gibi yazılmış. Çok araştırmalardan sonra kitap haline getirilmiş.
Her şehirde tarihe ilgi duyanlar, öğretmen ve öğrencilerin böyle bir başvuru kitabı olması gerekiyor, diye düşünüyorum. Tüm Türkiye’de kitaplıklara, bu kitabı örnek alarak kendi şehirlerinin tarihlerini yazmaları için tavsiye ediyorum. Dönüşte bu kitaptan alıp, Türkiye’nin ilk ve tek köy kütüphanesi olan Didim-Akköy’e hediye edeceğim.
Hilmi Dinçer, Keşan’ın tarihini anlatan doğru düzgün bir kitap yoktu düşüncesiyle kolları sıvayıp, araştırıyor ve yazıyor.
Sıkılmadan, zevkle roman okur gibi okudum. Gelecek kuşaklara kaynak kitabı olacağından hiç şüphem yok.
Emekli insanlarımızın kıymetini bilmeliyiz. Onları lâik oldukları basamaklara çıkarmalıyız. Sağlıklı olarak emekli yıllarına ulaşabilenler faydalı işler yapabilirler. Bir ülkenin medeni olması çocuklarına ve emeklilerine davranışlarıyla ölçülür, onları düşüncelerinden dolayı cezalandırarak, böylece ömürlerini kısaltarak değil.
Hilmi DinçerHilmi Dinçer’de emekli olduktan sonra en önemli eserlerini topluma kazandırmış. Nazım ve Keşan’da Bir Gecenin Anatomisi, Keşan ve Meyhane Kültürü, Gala Ağlıyor kitaplarını arka arkaya sıralamış, usta fotoğrafçı ve emekli tarih öğretmeni Ali Çıtak’ın fotoğraflarıyla Gelibolu Yarımadası’ndan Enez’e Saros kitabı album niteliğinde yazmış.
Keşan Tarihi kitabında yazar sunuşta şöyle diyor:
“… Yazarken; < Tarihi yazmak, tarihi yapmaktan daha zordur.> sözünün yoğun baskısı altında kaldım ve inanın hata yapmama ve tarafsız kalma adına çok sıkıntılı günler geçirdim. Çünkü: Tarih yazanlar tarihe sadık kalmazlarsa, sadece kendilerine değil, yaşadıkları çevreye, mensubu oldukları millete hatta bütün insanlığa kötülük etmiş olurlar.”
Tarihî olayları çok yönlü dinlemek, okumak gerekir. İlk defa Eğri Kalesi ve şehrinda atdan düşmüş yaralı osmanlı askerlerinin heykellerini gördüm. Orada türklerin kahramanlıkları değil, macar halkı ve askerlerinin kahramanlık hikâyeleri, tarihi yapılarda anlatılıyor. Macar kadınları kaleden kızgın yağı Osmanlı askerlerinin üstüne dökerek kaleye tırmanmalarını önlemişler.
O zamandan Eğri şehrinde bir minare kalmış. Orada gördüğüm antik türk kahve cezvesinin benzerini İstanbul’da bile görmedim.
Hünkâr-Beğendi yemeğini burada yiyebilirsiniz. Bütün dünyadan gelen turistlerin gördüğü Osmanlı’dan kalma bir de hamam var, halâ kullanılıyor. Dünya’da emsali görülmemiş kısımları gösteriliyor. Örneğin kedi, köpek ve at gibi hayvanları yıkama bölümleri var.
Keşan Tarihi kitabında neler yok ki: İlçenin kuruluş tarihi, kale, han, hamam ve diğer eski yapılar, şehre renk katan, kültürünü zenginleştiren, yazarak kalıcı yapan gelmiş geçmiş şahsiyetler, Roma’yı İstanbul’a bağlıyan Via Egnatia antik yolu, Keşan’la bağlantılı olarak Osmanlı Tarihi ve elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu mimarı Mustafa Kemal Atatürk.
Tarihi yerlerin bu günki konumu verildiği için gezme merakı uyandırıyor. Tarihi yaşıyanların torun ve çocuklarının anlatıları kuru tarih anlatısından roman havasına geçiyor.
Şu anda Keşan’da Önder Gazetesi’nde köşe yazılarına devam eden Hilmi Dinçer, 26 Ocak 1950 tarihinde İpsala’da doğmuştur. 1967 yılında Bursa Eğitim Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Gaziantep Yavuzeli İlçesi Ortaokulunda öğretmenlik yapmış. 1973 yılından sonra İpsala’da Ortaokul Müdürü, Belediye Başkanı ve Milli Eğitim Müdürü
olarak görev yapmıştır.
Keşan’ın ve tüm işgali yaşamış olan şehirlerin tarihini birbirinden ayrı düşünemeyiz. İstiklâl Marşı’mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un şu sözlerini her yıl Çanakkale-Eceabat feribotunda tekrar tekrar yaşar gibi oluyorum:
 
“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
 
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pak alnı değer.
 
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
<Gömelim gel seni tarihe> desem, sığmazsın.”
Sevgili okurlarım, bu satırlarımı noktalarken öğrencilerimden birinin şu sözlerini hatırladım. “Öğretmenim, tavsiye ettiğiniz bütün kitapları eşim ve çocuklarıma alıyorum.” Bu nedenle biraz önce Almanya’da yaşayan okurlarım için Önel Yayınevi’ne telefon ettim. Türkiye’den bütün kitapları getiriyorlar [#].
Evet, Hilmi Dinçer topluma olan sorumluluğunu yerine getirmiş. Başarılarının devamını diliyorum.
İyi Okumalar!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
 
Kaynaklar:
Hilmi Dinçer, ePosta: [email protected]
Kaşan Tarihi, Cem Matbaacılık ve Matbaa Malzemeleri, Çorlu
Tel.: 0282 685 40 76 – 78
Hasan Gerçeker, Yargıtay Birinci Başkanı,
Yargı açılış konuşması, 7.9.2009, Ankara
Önder Gazetesi sahibi ve köşe yazarı Feyzullah Aktan,
Yazı İşleri Müdürü Şengül Güner
Web sayfası: www.ondergazetesi.com
[#] Önel Verlag, Köln
www.oenel.com
[*] Eve Dönüş I ve II, ve Mehmet Akif Ersoy, bakınız arşiv ha-ber.com,
İlter Gözkaya-Holzhey

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.