TARİH VE JAKOBENLİK

ABONE OL
11:48 - 23/10/2020 11:48
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TARİH VE JAKOBENLİK

“Bu millete en büyük zulmü bağrından çıktığı toplumun değerlerine düşman, yasakçı, baskıcı, Jakobenler’ yapmıştır’’.  Sözlerin sahibi sayın RT Erdoğan. Ve sözlerin muhatabı kim? 

Atatürk Devrimleri’nin gerçekleşmesinden beri, devrim karşıtlarının gündemden hiç düşürmedikleri, aldatmaca-yanıltmaca olan ve sloganlaştırdıkları, tez denmeyecek, tarihi çarpıtan bir saçmalık söylemi dillerine pelsenk eder dururlar: Efendim, Atatürk Devrimleri tepeden inme, Jakoben ve diktatörlükle uygulanmıştır’’. Eleştiri hedefi açıkça Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk Devrimleri.
Atatürk Devrimlerini eleştirenler, yarattıkları iktidara bir baksın: AKP kurulduğundan beri yönetici düzeyinde kaç kez değişiklik oldu, sayısını ben unuttum. Değişmeyen tek ekip, aristokratik, Soylu Erki’’ ailesi, Erdoğanlar.

Karşı eleştiriyi daha doğrusu yalanla yaratılan tarihi biraz açmak lazım. Jakobenlik nedir?
Avrupa içinde dönüm noktası olan Fransız Devrimi (Fransa Devrimi, sınıflaşmış olan burjuvanın ve halkın Kiliseye ve soylu erke, yani aristokratik yapıya karşı gerçekleşmiş bir devrimdir.) sonrası bir grubun, eşitlik ve özgürlükleri radikal bir şekilde talep üzerine kurulan bir hareketin adıdır Jakobenlik. Jakobenler demokrasi anlayışı gelişmekte olan batıya da katkı veriyor, bir tanımlama getiriyor.
Mustafa Kemal Atatürk daha kurtuluş savaşı öncesinde, toplum yapısında köklü değişiklik gerektiği düşüncesini taşır. Karşı devrimciler Atatürk’ü silemeyeceklerini bildikleri için, O’nu bölme yoluna giderler. Kahramanlığı kabul, ama devrimleri için, baskıcı, tepeden inme, dikta diye reddini savunan deli saçması bir durum yaratırlar. Osmanlı öncesi tarihe gitmeye gerek yok, altı yüz yıllık bir imparatorluğun oluşturduğu toplumsal yapı belli. Hiçbir toplumsal ve sınıfsal bilincin oluşmadığı, dine ve dini geleneklere dayandırılmış, kul bırakılmış, bildiği kadar tarım yapabilen ve okuma- yazma bilmeyen bir halk. Okuma yazma oranı altı yüz yıl süren saltanatın sonunda sadece yüzde üç.

Atatürk bu durumun tam bilincinde ve tarihi gerçek gösteriyor ki; Mustafa Kemal Atatürk’ ün, Kurtuluş Savaşı ve sonrası için taşıdığı düşüncelerin gerçekleşebileceğine inanacak kişi yok. Yapacaklarını duyan, gerçekleşmesi olanaksız görülen bir ütopya, bir hayal diye düşünüyor. Toplumbilimci sayın Emre Kongar’ın dediği gibi, Atatürk yalnız bir adam.’’

Ne yapacaktı Atatürk, din toplumunun gericiliğini nasıl yıkacaktı, çağdaş ülkelerin ayarına çıkma hangi yolla gerçekleşecekti?  Din toplumunu dönüştürmenin, çağa yakışır Türk Toplumu yaratmanın temel taşının laiklik olduğu bilincindedir Atatürk. Bu yüzden Türkiye’ de demokrasi ve hürriyet kavgasında demokrasi kavramı, doğrusu olarak Laiklik vurgusu ile söylenir, söylenmelidir.

Kavramların içi boşaltılıp sürdürülen her türlü baskıya ve yalan tarihlerine rağmen insanlık hep ileriye gider. Mücadelenin amasını Fransız düşünür Voltaire’nin sözüyle bitirelim: Bahçemizi yetiştirmemiz gerek.’’

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.