T.C. BAŞBAKANI DAVUTOĞLU BERLİN’DE ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ(II)

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

T.C. BAŞBAKANI DAVUTOĞLU BERLİN’DE ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ(II)

„Kendi tankımızı yaptık, kendi deniz altımız da yaptı. İnşallah yakında kendi savaş uçağımızı da yapacağız.“


60’lı yıllara göre çok şey değişti. 60 yıl önce darbe dolayısıyla demokrasinin katledildiği 1960’lar, daha sonra 80 darbesi, ekonomik krizler ve darbelerle anılan bir Türkiye vardı. O günden bugüne çok şey değişti. Ogün tahta valizle gelenlerin torunları bugün Almanya’da çok güzel makamlarda Türkiye’yi temsil ediyorlar ve arkalarında da çok güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Burada sizlerden beklentimiz her zamankinden daha fazla kimliğinize, örfünüze, adetinize sahip çıkmanızdır.

Resmi bir ziyaret için Berlin’e gelen Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Ahmet Davutoğlu Tempodrom Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen buluşma toplantısında konuştu…

Ahmet Davutoğlu:
52 yıl önce Anadolu’dan ve Trakya’dan güzel ülkemizin her bir köşesinden alınteriyle helal rızık için yola çıkmış yiğit insanların vakur, onurlu evlatları, torunları hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. O yiğit insanların evlatlarıyla gurur duyuyoruz. Ki bu al bayrağı dünyanın her yerinde olduğu gibi Almanya’da da Berlin’de de dalgalandırıyorsunuz. Allah sizden razı olsun. Aziz Berlinliler, değerli kardeşlerim, size 77 milyon kardeşinizden selam getirdim. Anadolu’dan, Trakya’dan, Akdeniz’den, Karadeniz’den selamlar getirdim.
Burnunuzda buram buram tüten Anadolu’nun her bir köşesinden, Toroslardan, Kaçkarlardan, Ağrı Dağı’ndan, Uludağ’dan selamlar getirdim. Dicle ve Fırat’tan, Seyhan ve Ceyhan’dan, Yeşilırmak ve Kızılırmak’tan, Menderes’ten, Sakarya’dan selamlar getirdim.

Başbakanlık görevini aldıktan sonra, son 4 ay içinde 40’ı aşkın vilayetimizi ziyaret ettim. Şimdi de bizi geçmişte olduğu gibi coşkuyla karşılayan Berlinli kardeşlerimle olmaktan büyük onur duyuyorum. O kadar büyük bir onur ki bu, Van’da vatandaşlarımızla buluştuğumuzda, Edirne’de buluştuğumuzda, Erzurum’da, Balıkesir’de, Adana’da, Nevşehir’de, ülkenin her köşesinde buluştuğumuzda gördüğümüz coşkuyu Berlin’de de görmekten gurur duyuyoruz.

Bu ziyaretlerimde bizi biz yapan değerlerin varisleri olarak Onlardan da size selam getirdim. Yunus Emre’yi ziyaret etmiştim, manen bana, “Almanya’daki, Avrupa’daki torunlarıma selam et. Güzel Türkçemizi unutmasınlar. Kızılırmak kenarında söylediğim o güzel Türkçe‘mizin türkülerini Ren Nehri’nin kenarında, Elbe kenarında, Tuna kenarında söylesinler” dedi.

Hz. Mevlana’yı ziyaret ettim. O‘ndan da size manen selam getirdim. Barbarlığın, zulmün, yabancı düşmanlığının, terörün olduğu bu dönemde benim torunlarım, “Gel desinler, ne olursan ol gel, bizim diyarımız umutsuzluk diyarı değildir, gel desinler” dedi. Hz. Mevlana’nın da selamı üzerinize olsun.

Ahi Evran’ın selamını getirdim Kırşehir’den. Ahi Evran ki Ahiliğin, kardeşliğin mimarıdır, piridir, dedi ki, “Berlin’deki, Almanya’daki evlatlarıma selam edin. Kardeşliği daim kılsınlar, kapılarını, sofralarını, gönüllerini hep açık tutsunlar.”.
Hacı Bektaşı Veli’yi ziyaret ettim Hacı Bektaş’ta. “Bir olsunlar, iri olsunlar, diri olsunlar” dedi. Ve Şeyh Edebali’yi ziyaret ettim. “Ey torunlarım” dedi, manen sesleniyor size, “Hiç merak etmeyin Ankara’da artık insanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesi hakimdir, bu müjdeyi ver torunlarıma” dedi.

Sizlerle buluşmaktan gurur duyuyorum. Başbakan olarak Berlin’e Almanya’ya birçok defalar geldim. Çok büyük toplantılarda beraber olduk. Bazen acılı olayları hüzünleri beraber yaşadık. 2 sene önce NSU cinayetleri dolayısıyla Almanya’ya gelip bütün şehirlerini gezdiğimizde, vatandaşlarımızla buluştuğumuzda taşıdığım, hissettiğim ızdırabı hiç unutmam. Hüseyin Avni Bey de bizimle birlikteydi. Orada kendisine ve daha sonra toplandığım bütün başkonsoloslarıma tek tek talimat verdim. „Bundan sonra eğer Almanya’da, Avrupa’da veya dünyanın herhangi bir yerinde tek bir vatandaşımızın gözünden bir yaş düşerse benim büyükelçim, benim başkonsolosum orada olacak ve o göz yaşını yere düşmeden yakalayacak.“ Dedim. İşte gördünüz biraz önce değerli Büyükelçimiz göz yaşlarını zor tutuyordu. Neden? Sizin içinizden gelmiş biri olarak bütün zorlukları biliyordu. Gerçi Spor Bakanımız da Almanya doğumlu, o da bunların farkında, biz de gönülden hissediyoruz. Bugün Sayın Merkel’le görüşmemizden dönüşte arabada zikrettim. Acaba 52 yıl önce tahta valizlerle Berlin’e ilk gelen o onurlu insanlar, o çilekeş fakat vakur insanlar, bugün bu tabloyu görseler acaba ne hissederlerdi.
Vefat etmiş olanlar varsa hepsine Allah rahmet eylesin. Yaşayanlar bu tabloyu gördüklerinde gurur duymuşlardır. Ölenler de eğer burda olsalardı, bu al bayraklar dolayısıyla her birinizin alnından öper bağırlarına basarlardı. Çünkü onlar hep bu manzaraya hasret olarak yaşadılar, zorluk çektiler ama baş eğmediler. Yalnızlık çektiler ama inançlarını ve özgüvenlerini kaybetmediler. İşte sizler onların çocuklarısınız, torunlarısınız. Ne olursa olsun başınızı dik tutacaksınız. Dış İşleri Bakanı olarak birçok iltifat aldım vaktinde. Ama bana verilen en güzel hediye Kulu’da, 2015 seçim kampanyası öncesi sokakta yürürken yaşlıca bir gurbetçimizin elime kapanıp şunu demesi oldu, “Biz size teşekkür borçluyuz. 60’lı 70’li yıllarda Avrupa’ya geldiğimizde hep başımızı önümüze eğerdik. Bir cemiyete girdiğimizde ne olsa da kimse bize kimliğimizi sormasa diye düşünürdük. Ama son 10 yılda nereye gidersek gidelim, biri gelip kimsin diye sormasa bile, gözlerinin içine bakıyoruz ve diyoruz ki, ah bir sorsa da Türk’üz diye haykırsak diyoruz” dedi. Bundan daha büyük bir hediye olur mu?

Sizin başınız dikse bize verilecek en büyük hediye budur. Onun için gece gündüz çalışıyoruz. Dün eğer Fransa’da teröre karşı o dayanışmanın arasındaysak zaten teröre karşı olduğumuz için oradaydık ama aynı zamanda sizler hiçbir şekilde böyle bir ithamla karşılaşmayın diye orada bulunduk ve sizinle birlikte terörü lanetledik.

60’lı yıllara göre çok şey değişti. 60 yıl önce darbe dolayısıyla demokrasinin katledildiği 1960’lar, daha sonra 80 darbesi, ekonomik krizler ve darbelerle anılan bir Türkiye vardı. O günden bugüne çok şey değişti. Ogün tahta valizle gelenlerin torunları bugün Almanya’da çok güzel makamlarda Türkiye’yi temsil ediyorlar ve arkalarında da çok güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Burada sizlerden beklentimiz her zamankinden daha fazla kimliğinize, örfünüze, adetinize sahip çıkmanızdır.

Bugün Sayın Merkel’le birçok konuyu çok detaylı bir şekilde ele aldık. Meselelerin farkındayız. Sizlere güvenimiz tam. Entegrasyon konusunda hiçbir şüphe olmamalıdır ki Türk vatandaşlarımız Avrupa ve Almanya’ya karşı üzerine düşeni yapmıştır. Ama herhangi bir şekilde kimliğinden, dilinden, örfünden fedakarlık ederek bir entegrasyon düşüncesi olmamıştır ve olmayacaktır. Büyük bir gururla söylüyoruz, Alman Parlamentosu’nda 11 milletvekili ile, eyelet parlamentolarında 37 milletvekili ile temsil edilen çok güçlü bir Türk toplumu var.

Böyle bir millete, dünyanın her yerinde vakarla dolaşan böyle bir millete, başbakan olarak hizmet etmekten daha büyük bir onur yoktur.

Başka ülkelerde krize sebebiyet verecek birçok sorunu çok rahat bir şekilde aştık.
Son kez burada kendisiyle beraber olduğum Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan başbakanlık emanetini aldım. Bu salonda onunla birlikteydik, şimdi onun da selamını size iletiyorum.
Daha önce eski Türkiye’de olduğu gibi demokrasisi zayıf bir ülke yok. Güçlü demokrasisiyle, yükselen ekonomisiyle küresel güç olmaya giden yeni Türkiye Cumhuriyeti var. Dünyanın her yerinde vatandaşlarına sahip çıkma gücüne sahip bir ülke var. 60’lı, 70’li yıllarda 10 cente muhtaç edilen bir ülke yok artık.

Mazlum milletler talep ettiğinde, bir hamlede 5 Milyar Doları Türkiye bütçesinden Suriyeli kardeşlerine ayırabilen bir Türkiye var. İMF’den borç isteyen bir Türkiye yok, İMF’ye 5 Milyar Dolar borç veren bir Türkiye var. Kendi ordusunun ihtiyacını karşılamak için başka ülkelerden envanterden çıkan silahları talep eden bir Türkiye yok, kendi tankını, kendi denizaltısını ve inşallah yakında kendi savaş uçağını yapacak olan bir Türkiye var.

Devam edecek

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.