SUSUZ YAZ

ABONE OL
18:23 - 01/10/2020 18:23
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SUSUZ YAZ                                                      

Avrupa Topluluğu yasalarına göre musluktan akan su içilir ve temel gıda olarak sayılır.

Sıcak yaz günlerinde içilecek su tüketimi plastik şişelerde satılıyor. Türkiye’de başlı başına bir sektör oluştu. Kolay kolay da değişeceğe benzemiyor.

Uzmanlar her damla su geri kazanılmalı, diyor. Yerel Belediye meclisinin plastik şişeleri konteynerde ayrı toplama bilincine gelmesi için yıllar geçti. Bugün çok iyi toplanıyor, ama halkta bu bilinç gelişmemiş. Çöp ayırımda varılan nokta henüz yeterli değil.

Didim’de plajlar arası kimseye ait olmadığı düşünülen kıyı ve doğa tatile gelen yerli turistler tarafından çöplük olarak kullanıldı.

Hava, ses ve çevre kirliliğine göz yumarak yalnız karpuzcuları, seyyar satıcıları haksız kazançla zengin etti. Vergi, kira, elektrik parası ödemeyen, işçi çalışanları olmayan kanunsuzlara fırsat verdi. Kendi karpuz yedi, torununa traktörden mazot koklattı. Kısaca gezginler Didim’i tüketip gittiler, yerel gazetede aylardır susuz yaz olacağı yazıldı. Didim’in yerli aydın halkı uyardığı halde, yazlıkçılar hâlâ güneşin en sıcak saatlerinde bile çim sulamaya devam ediyor. Market sahibi İngilizce gazeteyi kârı fazla diye yerel gazetenin önüne koyuyor. Bir gün su olmayınca parayı içemeyeceğini düşünmüyor.

Su kıtlığı konusu dünyanın sorunu, ama Türkiye gibi yazı sıcak geçen ülkelerde çok daha önemli. Bayramda Didim Belediye Başkanı dağıtımı iyi yapamadık, halk susuz kaldı, dedi. Büyükşehir Aydın’dan yardım gelmeliydi. Gelir gelmez sitelere duyuru yazılı asılmadığı için anonsları rüzgâr alıp götürüyor, boşu boşuna ses kirliliği yapılıyor.
İçme suyu yerkürede hem tükeniyor, hem maliyetleri artıyor. 
Buna karşılık teknolojinin gelişmesi ile arıtma kalitesi de artıyor. Yani tuvaletten musluğa geri dönüşümle bir şehrin en az %40 su ihtiyacı karşılanacağı hesaplanıyor. Berlin’de kanalizasyondan arıtılan su musluktan içecek su olarak akıyor.
Demek ki bunu başaran ülkeler var. 

Avrupa Topluluğu ülkelerin hepsi bu durumda. Su krizi altyapı yetersizliğinden başka iklim değişikliğinden kaynaklanıyor. Var olan suyun kalitesi düşüyor. Susuzlukla birlikte sağlıkla ilgili bulaşıcı hastalıklar gibi felâketlere de sebep olabilecek.
Türkiye’de su kullanımını kısıtlayıcı önlemler okullarda ders olarak verilmeli. Suyun önemi Berlin okullarında 3. Sınıfta Hayat Bilgisi dersinde işlenir. Su dağıtımı sınıf gezilerinde gösterilir. Orman ile yağmur ilişkisi anlatılırsa, iklim değişikliğine karşı önlemler zamanında alınır.

İklim değişikliği konusunda yapılan araştırma neticeleri açıklaması henüz halka ulaşmamış. Hâlbuki insanın yaptığı etkinlikler değişime negatif etki yapıyor.

İnsan vücudunun çoğunluğunu sıvı teşkil ediyor. Bu nedenle su ihtiyacı yaz sıcaklarında daha belirgin hale geliyor. Gidenin arkasından su dökülür ki yolculuğu iyi geçsin, salimen akar gibi geri gelsin diye arzu edilir. Ölen insan da yıkandıktan sonra defnedilir. Susuz Türk Kahvesi içilmez.

Ekosistem ve toplumlar zarar görecek. Su sıkıntısı, tarım ürünlerinin yeterince sulanamaması buğday, mısır kıtlığını getiriyor. Sel baskınları ve aşırı kızgın güneş hastalıkları beraberinde getirecek. Deniz canlıları alıştıkları ortamı bulmak için göçe başladı yaşam alanlarından 400 km uzaklaşıyor.

Din savaşları ve iklim değişikliği su sorunları hemen önlem alınmazsa çözülemeyecek duruma gelmesi kaçınılmaz.
Su kıtlığının getirdiği savaşı en iyi anlatan Necati Cumali’nin 1962 yazdığı Susuz Yaz romanıdır. Başrollerini Hülya Koçyiğit ve Erol Taş’ın oynadığı film 1964 yılında Berlin Film Festivali’nde Türkiye’ye birincilik getirmişti.
Hikâye gerçeğe dayanarak İzmir’in Bademler köyünde filmi çekilmişti. Film önce sansüre takılıp bir yıl rafa kaldırıldı.
Yazar romanda avukatlık yaptığı yıllarda gözlemlerine dayanarak susuzluk ve kadınsızlık konusunu işlemişti. Psikolojik-toplumsal filmde çiftçi Osman arazisinden çıkan suyu kendi başına sahiplenmek ister. Suya ihtiyacı olan diğer köylüleri karşısına alır. Çatışmada hapse düşen kardeşinin karısına göz koyar.

Film 2008 yılı Cannes Film Festivali’nde Fatih Akın’ın jüri başkanlığında restore edilmiş haliyle tekrar gösterilmiştir.
Romanın şu anda 23. Baskısı var. Filmin çevrilmesi sansürden kurtarılıp, festivale katılmasının ayrı bir yapım öyküsü var.
Bu gezegen üstünde iklim değişikliğinden etkilenmeyecek hiç bir canlı kalmayacak. Felâketi geciktirmek katılımcı bir demokrasi ile mümkündür. Politikacıların uzmanları açıklamalarını dinleyip uygun kanunlar çıkarması gerekir. Elbette çıkarılan kanunların uygulanması önemli.

Yönetimde halk sorunlara ortak çözümde kendi geleceği hakkında karara katılmalıdır.

Hoşça Kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                           


Bu konuda okuduğum makale:
Susuzluk ve İklim Değişikliği,
Cumhuriyet, Bilim Teknoloji, 
Sayı 1429, 8 Ağustos 2014, sayfa 2

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.