SURİYE İLE KRİZ

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son dönemde Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokmak isteyenlerin beklentilerine asla uyulmamalıdır. Türkiye artık kendi ulusal çıkarlarına uygun politikalar izlemelidir!

Kâğıt üzerinde Türkiye’nin müttefiki olan bazı ülkelerin medyasını izleyenler bilirlerki, özellikle son bir yıldır Türkiye, Suriye’ye karşı savaşa itilmeye çalışılmaktadır. Suriye’deki iç çatışmaların daha da tırmanmasına destek veren, buna gerekçe olarak da, Esad’ın demokratik olmayan ve baskıcı yönetimine karşı halkın ayaklandığı, buna seyirci kalınmaması gerektiği özenle vurgulanmaktadır.

Başta ABD ve İsrail, Suriye’de kendi iç sorunlarıyla didişen bir durumun kalıcı olmasını ve bölgede Irak’ta olduğu gibi, adım adım bir Kürt Devletinin ikinci halkasının oluşması için hesaplarının yapıldığı bilinmektedir. Bu amacı maskelemek üzere ileri sürülen ”Suriye’de demokrasiye geçişin sağlanması” gerekçesinin hiç bir inandırıcılığı yoktur.
Tıpkı Irak’ta Saddam’ın tehlikeli kimyasal silahlara sahip olduğu uydurma iddialarla düşürüldüğü, bir milyona yakın Iraklının öldürüldüğü, dört milyona yakın Iraklının ise göçe zorlandığı, Kuzey Irak’ta bir Kürt federe devletinin kurulduğu ve ülkenin tam anlamıyla bölünme aşamasına getirildiği, yaşamakta olduğumuz bir gerçek değil midir?

Sık sık demokrasiden söz eden ABD, en baskıcı ve ilkel bir yönetim biçimi uygulayan ve kadınlara araba kullanmayı bile yasaklayan Suudi Arabistan için demokrasiye ilişkin olarak, bugüne kadar tek bir açıklama yapmışmıdır? Çünkü oradaki rejimi uygulayanlar ABD‘nin emrindedir. Bu yönetim petrol tekellerinin her yıl yüzlerce milyar dolar kazanmasına ve bu petrol kazançlarının büyük bölümünün de ABD‘ye akıtılmasına olanak sağlamaktadır.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, ”Esad rejiminin 2 gündür Halep çevresinde silah yığınağı yaptığı, bu durumun Türkiye‘nin stratejik ve ulusal çıkarları açısından bir kırmızı çizgi olabileceği, bunun çok dikkatle takip edildiği” biçimindeki çok manidar açıklaması, 14 haziran 2012 de basında geniş yankı bulmuştu. Burada Türkiye yönetimine verilmek istenen mesaj çok açıktır. Oysa Halep Suriye’nin bir kentidir, burada silah yığınağının yapılması Türkiye’yi harekete geçirmenin neden gerekçesi olsunki. Ama istenen ve beklenen Türkiye’nin Suriye’ye askeri bir müdahale yaparak Esad yönetimini düşürmeyi sağlamasıdır. Öyle anlaşılıyorki, Türkiye’ye gerçekten de bir taşeronluk görevi biçilmektedir.
Ne yazık ki, Türkiye’nin dış politikası son dönemde bu stratejiye ve beklentilere adeta öncülük yapmaktadır. Türkiye – Suriye ilişkileri son derece olumlu yönde gelişirken, hatta ortak bakanlar kurulu toplantıları bile yapılırken, Türkiye’nin hiç bir haklı gerekçe olmaksızın, Esad yönetimine karşı açık tavır almasını ve komşu ülkenin içişlerine açıkca karışmasını anlamak olası değildir.
Düşürülen Türk uçağı asla ve katiyyen, belli ülkeler tarafından istenen Suriye’ye savaş açmanın gerekçesi olmamalıdır. Durum tüm yönleriyle aydınlandıktan sonra, Türkiye, Suriye’den haklı olarak tabiiki özür ve tazminat talebinde bulunmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin komşu ülke Suriye ile 800 km uzunluğunda bir sınırı bulunmaktadır. Bu komşuluk kalıcıdır. Suriye’de meydana gelecek otorite boşluğu, ülkeyi bir iç savaşa ve bölünmeye götürebilir. Bu durum hiç kuşkusuz Türkiye’nin yararına

Prof. Dr. Hakkı Keskin

Siyasal Bilimci

2005-2009 Federal Almanya Parlamentosu Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.