SÜPER LİG`DE YENİ SEZONA DOĞRU

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SÜPER LİG`DE YENİ SEZONA DOĞRU


Süper Lig’de yabancı futbolcu sınırlamasının kaldırılması ne kadar doğrudur? Yazıma bu konuya değinerek başlamak istedim.
Her gün TV kanallarında izlemekteyiz, isimlerini bile telaffuz etmekte güçlük çektiğimiz bir yığın yabancı kökenli sözde “dünya yıldızı” diye lanse edilen futbolcular, vergi cenneti Türk futbol pazarında tek tek yerlerini alıyorlar. Bu sözde yıldız futbolcuları (bazılarının ne kadar yıldız futbolcu oldukları düşündürücüdür!) genelde hep üç büyükler olarak anılan İstanbul takımları Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş milyonlarca Dolar ödeyerek kadrolarına katmaktadırlar.
Ortadaki bu çelişkili durumu farklı açılardan ele alarak siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.
Konuya öncelikle Ulusal takımımızla başlayalım; Ulusal takımımızın geçtiğimiz yıllarda futbol tarihimizde oldukça önemli iki büyük başarıya imza attığını biliyoruz. Hatırlanacağı üzere Millilerimiz ilk büyük başarıyı 2002 yılında Japonya ve Güney Kore’de yapılan Dünya Futbol Şampiyonasında 3. olarak kazandılar ve 2008 yılında İsviçre ile Austuryanın ortaklaşa düzenledikleri 2008 Avrupa Şampiyonasında da ise yine 3. lük elde ettiler. Diğer taraftan Galatasaray ilk Türk takımı olarak 2000 yılında UEFA Kupasını kazanma başarısını gösterdi.
Her üç başarıya imza atan teknik ekip kendi insanımızdı (Şenol Güneş ve Fatih Terim) Sayın Terim, aynı zamanda Galatasaray’ın kimi şampiyonluklarında da takımın teknik sorumlusuydu. Milli Takımımızda kuşkusuz kulüplerimizin alt yapısında yetişen kendi çocuklarımızın artan sayıda yer alması daha yakışır olanıdır! Eğer ki, yetenekli gençlere ve tecrübeli teknik adamlara görev verilirse…
İleride bu konuya tekrar dönmek üzere şimdilik bir nokta koyuyorum.
Gelelim ülkemizdeki futbol takımları ve takımların içerisinde yer alan sporcuların durumuna; Son seçilen Futbol Federasyonu Yönetimi bilindiği üzere yabancı futbolcu sınırlamasını kaldırarak, takımlarımızın önünü açtı!
Bu konuda çok yorumlar yapıldı ve bu durumdan memnun olanı ve olmayanı oldu! Bu konudaki kişisel görüşümü ise şöyle: Futbolun doğasında var olan ticari anlayışa elbette devam edecektir. Parası olan istediği futbolcuyu alır, satar,  ticaret ve rant anlayışını bu alanda bu şekliyle yapabilir, bu duruma hiç kimsenin karışması da söz konusu değildir. Ancak; sorum şu; milli takıma sporcu veren takımlarımız hepsi bu anlayışta olup alt yapıya önem vermeden ve yerli sporcularımızın oynamasına engel olarak, önümüzdeki günlerde uluslararası alanlarda Milli takımımızın alacağı olası başarısız sonuçları kim ve nasıl açıklayacak acaba? Teknik sorumlu mu? Federasyon mu? Yoksa Kulüplerimizin kendileri mi?  Alt yapıların ihmali ve yabancı futbolcu teşviki dolayısıyla yabancı futbolcu sınırlamasının kaldırılması ülke sporunun genelde ve özelde de Türk futbolunun kalkınmasına nasıl katkı sağlayacaktır? İkinci sorum; Hani kulüplerimiz borç batağında idiler? Daha da kötüsü borçları nedeniyle transfer yasağı yiyenler söz konusuydu. Olan biteni anlamış değilim. 
Sorularıma ve sorunlara devam etmek istiyorum; Sporda başarılı olmanın olmasa olmazlarından biri de; o spor dalına geniş katılımla mümkündür, bu durumda daha çok yetenekli kişilere ulaşabilirsiniz. Katılımdan daha da önemli olan şey de ‘’deneyimdir’’ ve bizler günü birlik düşünerek sadece kazanmayı ön planda tutarak yabancı sporcuları oynatıp, kendi öz evlatlarımıza bu kapıyı kapatmakla ne kadar doğru bir iş yaptığımızı siz değerli okurlarımın takdirlerine bırakıyorum?
Şimdi sizleri bir başka mecraya götürmek istiyorum, ülkemizde özverili çalışmalar yapan futbol kulüplerimiz kuşkusuz önceleri de vardı ve şimdi de var. Bunların içerisinde dikkatleri üzerine çeken en önemli kulüplerimizden biri İzmir’in güzide ve en eski kulüplerinden birisi olan Altınordu Spor Kulübüdür. Kulübün sorumluluğunu kısa bir süre önce yüklenen başkan ve yönetimi, özellikle ve öncelikle bu kulübün başarısına katkı koyacak futbolcuların hepsinin kendi öz çocuklarımızdan olmasını isteyerek bu güne kadar yabancı sporculara kapısını açmadı. Ve başarıyı bu şekilde yakalamayı öncelikli düşündüler. Bu anlayış Türk futbolumu adına çok farklı ve önemli bir adımdır bence? Altınordu’nun bu tezini sahalarda pratiğe dönüşümünü önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz!
Yabancı antrenör ve sporcular ile ilgili olarak bir başka sorun daha var; Her zaman nedendir anlaşılmaz hep sorup dururuz: “Dünyanın en başarılı teknik adamlarını ve futbolcuları ülkemize getirdik, ama başarılı olamadık!’’ diye  yakınırız! Ülkemize gelip kısa zamanda köşe olup dönen bu kişilerin adlarını burada sıralamak istemiyorum, ancak bu soruna ilişkin düşüncemi yazmadan da geçemeyeceğim.  Ülkemizde ihmal ettiğimiz en önemli sorunlardan biri de; bana göre olaylara sosyo-psikolojik açıdan bakmayışımızda yatmaktadır. Dışarıdan gelen sporcu ve teknik adamların sözleşmelerinde sergiledikleri yetenekleriyle alacakları paralar öncelik kazanır ve hep bu doğrultuda olmuştur. Bu kişilerin ülkemizdeki spor anlayışına ve kültürüne ne kadar uyumlu olduklarına hiç bakılmamış ve hep ihmal edilmiştir. Bu kan uyuşmazlığı konusunda hiçbir ön çalışma yapılmadan milyonlarca Dolar para sunularak getirilmiş ve uyumsuzlukları ortaya çıkınca da yaka-paça tutup yollamışızdır (Bu arada Derwal, Feldkap ve Piontek gibi teknik adamları da olumlu örnek olarak ayrı tutmak sorumluluğumuzun bir gereğidir). Dolayısı ile bu dünya yıldızı insanların gelip bunca para kazanıp hiçbir başarı elde etmeden geri gitmelerinin altında yatan bu sosyo-psikolojik yapıdır. Bunun temel nedenlerinden birisi hem antrenörün, hem sporcunun ve hem de kulüp yöneticileri için oldukça önemli olan “Hedef Belirleme” konusunda yeterli olmadıklarında yatmaktadır. Unutmadan; Az vergi ödeme cenneti olan Ülkemizde milyarları kazanan yabancı ve yerli futbolcular dünyada en az vergi veren sporcular olarak devam ettiklerini de bu vesile ile hatırlatmak isterim! 
Umarım hem kulüp yönetenler hem antrenörler ve hem de sporcular içinde mutlu olabilecekleri bir ortamda olmaları (ki başarının sırrı; yaptığınız işin ve ortamınızın iyi olması, mutlu olmanızda yatar) ve zevk almayı öğrenmelerinin yanında bunca baskı ve yükün altında ezilmemek için ülkemizde maalesef sayıları çok az olan gerçek “Spor Psikologları” ile çalışma olanağı bulurlar.
Yeni sezona doğru gidilirken tüm futbolseverlerle birtakım düşüncemi paylaşmak istedim. Herkese zevkli, renkli ve bol göllü futbol sezonu diliyorum….
Saygılarımla

Prof. Dr. Seyhan HASIRCI

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.