0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Aydınlanmanın devrimlerini kanunlaştıralı yüzyıl geçti, süreç doğal olarak sancılı geçecekti, sancılı da geçiyor.

Geçen yüzyılın son yirmi yılında başlayan gericiliğin bu boyutlara kadar gelebileceğini, katledilen aydınlarımız öngörüleriyle bağıra çağıra anlattılar, sesleri duyulmadı; sesleri duyulur korkusuyla gericiler, onları işledikleri cinayetlerle susturdular. Cumhuriyet tarihi boyunca işlenen cinayetlerin sonucu, AKP gerici iktidarını getirdi. Yüzyıldır aydınlanmaya karşı işlenen aydın insan ve toplu katliamların hesabı sorulamadı, hukuk adaletli işlemedi, adalet yerini bulmadı…

….

Suç ve ceza…

Batı aydınlanması 18. Ve 19. Yüzyılda doruğa ulaştı: sanatta, siyasette, ekonomide. Edebiyatta gelişen çağdaşlaşma, aydınlanmanın temel taşlarını döşüyor, klasik eserler’’ hala güncelliğini koruyor, yol göstericiliğine devam ediyor.

Dostoyevski’nin, Suç ve Ceza’’sı bunların başında gelir. Bir insan aklı erip, kitaplarla dost olmaya başlıyorsa, klasik eserler’ ’den başlamalı: Onlar adaletin, vicdanın, suçun, cezanın kısaca yaşam için gerekli her şeyin ilk adımı desek abartı olmaz.

Aynı şekilde Voltaire’in ,,Kandid’’i de öyle; dogmatizm ve kadercilik sorgulanır, yerine akıl ve bilim konur.

Sonuçta insanca ve hakça yaşamdır esas olan amaç. Bu amaçtan uzaklaştıkça aydınlanmadan sapılır, baskı artar, zulüm çoğalır, adalet sadece gücü elinde tutanlara işler.

Türkiye yüzyıldır adaleti arıyor, bulması da gittikçe olanaksızlaşıyor.

Hiçbir iktidar adaleti işletemedi, adaletin keserini kendine yonttu.

TBMM’nin kuruluşundan beri toplam 51 af yasası çıkarılmış ama, hiçbir zaman gerçek adalet sağlanamamış. 22 Aralık 2000 tarihinde çıkarılan ve kamuoyunda, Rahşan Affı’’ olarak bilinen yasa bile Rahşan Ecevit’i memnun etmemiş: Ben affı garibanlar için istedim, katiller yararlandı.’’ demiştir.

En son 15 Nisan 2020 tarihinde, Bahçeli affı’’ düzenlendi ve yine katiller, tecavüzcüler salıverildi. Düşünen insanları, türkü söyleyen insanları hapiste tutmaya devam ediyorlar, ölümlerine göz yumuyorlar.

Uluslararası düzeyde bir hukukçu olan sayın Sami Selçuk, Şimdi ,genel af’fın tam zamanı’’ diyor. Diyor da bu iktidarla mümkün değil. Genel affın olabilmesi için Kemalist Devrimler’e dayalı laik-demokratik parlamenter sisteme ve ona uygun yeni bir anayasa ile mümkündür ancak.

Sayın Sami Selçuk çok önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor, adaletin doğru işlediği bir düzende uygulamasının çok farklı olacağı koşullu salıvermenin, batı ülkelerinin koşullu salıverilmesini doğru işlettiğini, Türkiye’de çok yanlış uygulama sonucu, koşullu salıverme düzenlemesinin de aslında bir affa dönüştüğünü önemle vurguluyor.

İşlenen suça karşı verilen ceza adaletli olmazsa ya da iftiraya dayalı ceza mekanizması işlediği takdirde ki, son yıllarda böyle adaletsizlik çokça karşımıza çıkıyor, artık orada haktan hukuktan bahsedilemez, adalet bitmiştir.

Diğer taraftan idam gibi insanlık dışı ceza yöntemleri, bilimsel olarak hiçbir şekilde suçtan caydırıcı özellik taşımamıştır. Bu tür çağdışı ceza yöntemlerinin konuşuyor olması da toplumsal gericiliğin açık göstergesidir. Suç ve ceza orantılı ve adaletli olmalı.

Türkiye’de akıllarına düştükçe Yargı Reformları adı altında düzenleme getirirler, her yeni düzenleme bir öncekini aratmaktadır.

Batının tarihinde istisnai koşullu salıvermenin dışında hemen hemen genel af uygulanmamaktadır. Türkiye’de her gelen iktidar bir önceki adalet uygulamalarını doğru bulmayıp bir, genel af’’ yasası çıkarmıştır. Hukukun adaletli bir şekilde temellendirilmediği ülkede her zaman, genel af’’ ilan edilmeye devam edilecektir. Üstelik koşullu salıverme adı altındaki af kanunları da cabası.

Yaklaşık iki yüzyıl önce Dostoyevski suçun ve cezanın çağdaş boyutlarını klasikleştirmiş. Suç işlemek elitler için bir ayrıcalık taşımayacak, suç işleyen insan vicdanını da konuşturmasını öğrenmesi, bilmesi gerekir.

Sadece Türkiye’nin değil dünyanın eşitlikçi adalete ihtiyacı var, hemen.

İlk önce emeğin adaletinin karşılık bulacağı insanca bir dünya özleminin talep edildiği

1 MAYIS EMEKÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN

YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN ÖZGÜRLÜK

Zekeriye Uçar