SREBRENİCA

ABONE OL
18:06 - 01/10/2020 18:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SREBRENİCA

Yugoslavya’nın iç savaş sonucunda dağılmasının ardından 1992 yılında Sırplar, Yugoslavya’yı oluşturan diğer halklara katliam yapmaya başlamışlardır. Savaştan önce 24.000 nüfusu olan Bosna-Hersek’in Srebrenica kenti, mülteciler ve dışarıdan kente sığınan insanlarla birlikte 60.000 nüfusa ulaşmıştır. Nüfusun artmasıyla Srebrenica artık hastalıklarla, açlıkla mücadele etmeye çalışan bir toplama kampına dönüşmüştür. Kenttekilerin kendilerini korumak için edindikleri silahlar da, Birleşmiş Milletler güçleri tarafından güvenlik gerekçesiyle toplanmıştır. Sırp devlet Başkanı Radovan Karadziç’in emriyle, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerinin kente olan tacizleri sıklaşınca, kamptaki insanlar silahlarının geri verilmesi için başvuruda bulunmuş, ancak kampın Hollandalı komutanı Thom Karremans bu isteği geri çevirmiştir. Birleşmiş Milletler güçleri ise sadece kent üzerinde iki tane F16 uçurarak tepki vermişlerdir. Hollandalı askerler Bosna’daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanı Fransız generalden aldıkları emirle bir gece yarısı kenti boşaltmış ve bulundukları kampın içindeki 25.000 kişiyi Sırplara teslim etmişlerdir. Hollandalı komutan tarafından Sırplara verilen bu kent bir hafta süren katliamla Sırplara yenik düşmüştür.

11 Temmuz 1995 tarihinde Sırp ordusu Srebrenica’da genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden katliama başladı. Otobüs ve kamyonlara bindirilen Boşnaklar’dan 8 bin 372’si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda Ratko Miladiç komutasındaki ağır silahlı Sırp ordusu tarafından hunharca katledildi. Kimlik tespiti yapılmaması için cesetler askerler tarafından parçalandı ve Krematoryum’da yakılarak, toplu mezarlara gömüldüler. Yaklaşık 5 gün süren bu katliama Avrupa devletleri sanki gizliden gizliye destek verirmiş gibi çok sessiz kalmışlardır.

Ne Birleşmiş Milletler’in Srebrenica’yı güvenli bölge ilan etmesi, ne de kentte bulunan 600 Hollanda Barış Gücü askeri, katliama engel olamamıştır. Srebrenica olayı, İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yapılan en büyük insan katliamı ve etnik soykırım olarak dünya tarihine kazınmıştır. Bütün dünyanın kayıtsız kaldığı bu vahşetin izleri halen silinememekte ve yeni toplu mezarlar bulunmaya devam edilmektedir.

1995 Temmuz’unda yapılan katliamda, kenti Sırp askerlere teslim eden Hollanda askerlerinin yaklaşık yarısı ülkelerine döndüklerinde psikolojik tedavi görmek zorunda kalmıştır. Hollanda hükümeti hiçbir sorumluluk kabul etmezken, kenti bırakarak Sırpların katliamına göz yuman 600 hafif silahlı Hollanda askerinin büyük bir bölümü pişmanlıklarını her fırsatta dile getirmişlerdir. Srebrenica kentinde yaşadıklarını kitaplaştıran askerlerden biri olaydan dolayı yaşadığı pişmanlığı şu sözlerle ifade etmiştir: “Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum.” Srebrenica kentinde kurulan Birleşmiş Milletler kampında tercümanlık yapan Hasan Nuhanoviç anılarında şunları paylaşmıştır; “Hollandalı askerlerin bulunduğu kampa gelerek, kampa sığınan insanların teslim edilmesini isteyen Sırp komutan, aksi takdirde kampın bombalanacağını açıklamıştır.” Hollanda askerlerinin kendi canlarını kurtarmak için insanları tek sıra halinde teslim ettiğini aktaran Hasan Nuhanoviç, kamp etrafında boğazlanan insanların çığlıklarını ve yalvarmalarını unutamadığını söylemiştir. Nuhanoviç’in 19 yaşındaki erkek kardeşi Muhammed, annesi ve babası da, kampa sığınan ve Sırp askerlerine teslim edilen insanların arasındaydı. Yaşadığı o günleri anlatan Hasan Nuhanoviç katliamcılardan bir çoğunu teşhis etmesine karşın, cezalandırılmadıklarını, hatta annesinin katili olan kişinin Saraybosna’da devlet dairesinde memur olarak görev yapmaya devam ettiğini söylemiştir. Halen Saraybosna’da yaşamaya devam eden Hasan Nuhanoviç, yaşadığı bu trajik anıları 2007 yılında yazdığı “Birleşmiş Milletler Bayrağı Altında / Uluslararası Toplum ve Srebrenitsa Katliamı” adlı kitabında paylaşmıştır.

Katliam’dan 13 yıl sonra Sırbistan’ın Sermiyan köyünde yakalanan Sırp komutan Ratko Mladiç, Lahey’de eski Yugoslavya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapse çarptırılmıştır. Srebrenica Katliamı’nın baş sorumlusu ve Bosna-Hersek’te 1992-1995 yılları arasında yaşanan 100 binden fazla insanın öldüğü iç savaşın en önemli isimlerinden olan Sırp lider Radovan Karadziç de, katliamdan 13 yıl sonra Belgrad’da yakalanmıştır. Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve Bosna savaşı sırasında “insanlığa karşı suç işlemekten” suçlu bulunarak, toplamda 40 yıl hapis cezasına çarptırmıştır. Katliamdan 15 yıl sonra 27 Haziran 2010 tarihinde Hollanda Mahkemesi, Srebrenica katliamıyla ilgili Hollanda askerlerinin yasa dışı hareket ettiğine, Hollanda’nın kısmen hatalı olduğuna karar vererek, Hollanda askerlerini suçlu bulmuştur. Mahkeme, Srebrenica’da ölümlerin %30’undan Hollanda hükümetinin sorumlu olduğunu açıklamıştır. Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamı, bir ‘soykırım’ olarak kabul etmiş, ancak Sırbistan’ın sorumlu tutulmayacağına karar vermiştir.

Bosna-Hersek’te 1992-1995 yılları arasında yaşanan iç savaşta ölenlere, yaralananlara ve tecavüze uğrayanlara, insan olarak üzülmemek elde değil. İşte emperyalist batının, dünyanın gözü önünde yapılan katliama ses çıkarmadığını ve önlemek için çaba sarf etmediğini bu olay herkese anlatmaktadır. Bugün 22. yılı anılan Srebrenica katliamı, halen emperyalist batıdan umut bekleyenler için önemli bir derstir…

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.