SPD – DAYANIŞMA – EŞİTLİK – AYIRIMCILIK

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Almanya’nın göç almaya başlamasıyla Türk kökenli göçmenlerin, ilgisini çekmeye başlamış, seçme ve seçilme hakkı bile olmadan üye olarak etkin olmaya başlamışlardır. Hem üye olarak maddi katkıda bulunmuş, hem de parti çalışmalarına özveriyle gönüllü olarak katılmışlardır.
Ama (SPD)’den hak ettiği karşılığı yeterince göremediler.
SPD, yıllarca sosyal demokrasi ilkeleri doğrultusunda çalışan ve sosyal demokrasi için mücadele veren Türk kökenli üyelerine yönetme ve parti içerisinde belirli makamlara gelmelerine hak ettikleri halde olanak vermemiştir.

Bugün Avrupa’da, yoğunlukla da Almanya’da Türk kökenli seçmen sayısı, iktidarı bile belirleyecek bir konuma gelmiştir.
Almanya’da bu seçmenlerin yüzde sekseni SPD’ye oy vererek azımsanamayacak oranda politik destek sağladığı halde SPD, gerekli karşılığı verememiştir.
Yerel düzeyde olsun, Federal düzeyde olsun gerek SPD kadrolarında aktif görev üstlenen Türk kökenlilere, meclislerde hemen hemen hiç temsil etme olanağı verilmemiştir.
Oysa göçmen karşıtı tavırlarını, uygulamalarını ana politika aracı olarak kullanan birlik partileri bile, Türk kökenli milletvekillerine yer vermelerine rağmen, SPD bu konuda çok tutucu ve ayrımcı olmuştur. Bu eleştirilere karşı SPD yöneticilerinin, ‘’ her üye, her partili her göreve aday olabilir” söylemi gerçekçi değildir. Çoğunluğu elinde bulunduran Alman kökenlilerin oyları ile seçilecek sıralara gelmelerinin engellendiği bir durumda, Türk kökenliler için bu klasik bir söylemden öteye gitmez.
Son genel ve yerel seçimlerde bu ayırımcılığı yaşadık.
Son olarak Hessen’de gaz tröstlerinin çıkarları doğrultusunda, parti içindeki sağ kanat milletvekillerinin ihaneti ile ele geçmiş iktidar, siyasi hayatı bitmiş Roland Koch’a nasıl teslim edildiğini yaşadık. Hessen‘de ilk kez meclise giren Türk kökenli milletvekili yıllarını SPD’ye vermesine rağmen, seçimin tekrarlanmasında seçilebilecek yere getirilemeyince meclis dışı bıraktırıldı.
Birçok eyalette, parti içinde her konuma gelecek yetenekteki Türk kökenli partililer, bu ayrımcılıktan paylarını almışlardır.
Son olarak NRW seçimlerinde CDU’yu, iktidardan eden SPD, seçimlerde desteğini veren Türk kökenli partililerle ve seçmenlerine gerekli karşılığı verememiştir.
Bu gerçek örnekler gösteriyor ki, SPD kararlılıkla, başarısına katkıda bulunan Türk kökenli partililerine ve seçmenlerine, oy makinesi olarak değil, başarıdaki hak ettikleri payı vererek, politik kararlarda da söz sahibi olmalarını sağlamalıdır.
Artık SPD, ilkelerine bağlı kalarak bu ayrımcılığa son vermek zorundadır.
Bunu gerçekleştirmenin tek yolu, göçmen partililer için zaman geçirmeden KOTA uygulamasını uygulamaya koyması gerekir. Bununla parti içerisindeki eşitsizliğin önüne geçmiş olurlar.
Sosyal demokrat olmadığını, eğer kendi partisinden ayrılma durumunda kalırsa, SPD yerine CDU’da yer alacağını hem televizyon kanalında, hem de bir tartışma toplantısında açıklayan birini, gerçek sosyal demokrat partililere yeğlemesi SPD’nin yadsınamaz yanlışlılarından bir tanesidir.
Üstelik Türkiye’deki sosyal demokrat parti yerine, siyasi İslamcı parti AKP’yi SPD’ye yandaş etme çabasına, CHP’de son değişimi de karalamaya çalışmasına gerçek sosyal demokrat partililerin tepkisini Genel Merkez dikkate almak zorundadır.
SPD içindeki yetenekli, gerçek sosyal demokrat Türk kökenli partililere Kota uygulamasıyla siyasette önleri açılmalıdır. Bu bir jest değil hak olduğu için yapılmalıdır.
Parti içindeki haksızlığa uğrayan, belirli yerlere gelmeleri engellenen Türk kökenli sosyal demokratlarında gerçeği görerek, her kararı SPD yönetimlerinden beklemek yerine parti dışında bir güç oluşturmaları için örgütlü olmak zorundadır.
Ancak örgütlü olduklarında, pazarlık gücüne ulaşabilirler.
Bu durumda en gerçekçi çözüm, 1977 yılından beri, eşit haklar mücadelesi veren, Türkiye ve Almanya arasında sosyal demokrat siyasete köprü oluşturan, SPD içinde birçok birimde yer alan Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu -HDF-de örgütlenmektir.
Dünya görüşünü açıkça ortaya koyan ve o doğrultuda siyaset oluşturan HDF bu konuya önem vererek başlattığı bu yeniden yapılanma projesini gerçekleştirirse önemli bir görevi başarıyla tamamlamış olur.
Belirli çıkar hesapları olanlar, SPD’yi bir çıkar kapısı olarak görerek, sosyal demokrasiyi benimsemedikleri halde takiyye yapanlar bu girişimi engellemenin yollarını arayacaklardır.
Ama HDF Yöneticileri ve üyeleri bu engelleri aşacak bilgiye, deneyime ve inanca sahiptirler.
Eşit haklar mücadelesi bireysel verilemez. Birlikte ve örgütlü bir güç oluşturduğunda parti yönetimleri de ciddiye alacaktır.
Kota sağlanmadan fırsat eşitliği kâğıt üzerinde kalır.
Bu nedenle HDF’nin başlattığı bu proje kapsamında, SPD içindeki Türk kökenli arkadaşların örgütlü bir güce ulaşmalarının yararını ileride kesinlikle göreceklerdir.
Bu istem birilerinin, bir yerlere getirilme çabası değildir, olmamalıdır da.
Bu, Almanya’nın çıkarları kadar, bu toplumun birer parçası olan göçmenlerin güven duygusunu kazanmalarına katkıda bulunacaklardır.
Aynı zamanda beceriksiz siyasetçilere, seçim aracı olarak kullanma utanmazlığı ile açıkça ırkçılık yapan aymazlara da set çekilmiş olur.
Gerçek sosyal demokratlar örgütlenip, söz sahibi olursa, SPD’yi kullanarak Kıbrıs’ta ticari ilişkiler sağlayanların, zengin Şişli belediyesinin olanaklarından yararlanmak için SPD’ de önemli görevler üstlendiği havasını verenlerin, Hessen’deki SPD’yi iktidardan edip ihanetçilerle kol kola olan sahte sosyal demokratların maskesini düşürüp, AKP’li dinci bakanla baş başa kalıp, eski yandaşları gibi asıl yeri olan AKP’ye gönderirsiniz!
Bu güç birliğine önce HDF içtenlikle inanacak.
SPD içindeki arkadaşların bireysel girişimlerin işe yaramadığı bilinciyle bu yeniden yapılanmaya içtenlikle katkıda bulunması.
SPD yönetiminin ilkelerine sahip çıkan bir kararlılıkta ve içtenlikte olması gerekir.
Bu örgütlenme, sosyal demokrat olmayan Türk kökenli ya da başka kökende olan diğer kökenlere de örnek olur.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.