SOYKIRIM: AYNAYA BAKMAK

ABONE OL
18:11 - 01/10/2020 18:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SOYKIRIM: AYNAYA BAKMAK

Almanya Federal Meclisi’nin “1915 ve 1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması” başlıklı tasarıyı kabul etmesi, ülkemizde ulusal duyarlılığı olanlarca büyük tepkiyle karşılanmıştır. “Alman Parlamentosu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni ve öteki Hıristiyan azınlıklara karşı yüz yılı aşkın bir süre önce başlanan tehcir ve katliamın kurbanlarının anısı önünde saygıyla eğiliyor” denilen ortak metinde ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Asuriler, Süryaniler ve Keldaniler gibi Hıristiyan azınlığın da soykırıma uğradığı iddia edilmektedir.

Bu tasarıyı kabul eden Almanya Federal Meclisi, uluslararası hukuku, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadını ve Alman Anayasası’nı da ihlal etmiştir. Almanya Federal Meclisi’ndeki oylamada yalnızca bir milletvekili çekimser, bir milletvekili ise hayır oyu verdi. Böylece tasarı Alman parlamentosundaki dört partinin oybirliğiyle kabul edildi. Alman parlamentosundaki 631 üyeden 11 tanesi Türk. Soykırım tasarısına hayır diyen tek kişi olan Alman Bettina Kudla yaptığı açıklamada şunları söyledi;  “diğer ülkelerdeki olaylarla ilgili tarihi değerlendirmelerde bulunmak, Alman Federal Meclisi’nin görevi değildir.” 

Almanya’da, Türk kökenli siyasetçilerin politik basamakları hızla tırmanarak, Federal Meclise girme şansını yakalayabilmelerinin zorunlu olan ön koşulu Alman uyum sisteminden geçmeleridir. Almanya’nın vereceği rolü peşinen kabullenenlerde zaten Türklük olamayacağı için, Türkiye aleyhine de her türlü yasa teklifi vermeleri ve onaylamaları da normaldir. 

Almanya Federal Meclisi’nde alınan bu kararın hukuki değil, siyasi olduğu tekrarlanmıştır. Yani açıkça, “Biz durumu biliyoruz ama Türkiye aleyhine işler çevirmek için bunu yapıyoruz” denilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha yedi ay önce Perinçek davasında verdiği, “parlamentolar tarih yazamaz” kararı da yok sayılmıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde parlamentoların, ekonomik ve siyasal çıkarlar doğrultusunda tarihi yeniden kurgulama, gerçek dışı olaylar üzerinden  karar alma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Almanya Federal Meclisi’nin tarihsel gerçeklere tamamen aykırı olarak aldığı bu karar, hukuken yok hükmündedir. Zaten Almanya’da da kendini bilen, tarihsel gerçekleri doğru okuyan, sorumluluk sahibi bazı akademisyen ve yazarlar Alman Federal Meclisi’nin kararını eleştirmişler ve küstahlık olarak nitelemişlerdir.

Kararda Ermeni soykırım iddialarının okul kitaplarında yer alması da önerilmektedir. Yani Alman çocuklarının yanı sıra Alman okullarına giden Türk çocuklarına da, Türklerin soykırımcı olduğu iddialarının öğretilmesi istenilmektedir. Bu durum Türk milletini derinden incitici bir tavırdır. 1918 yılında kurulan Ermenistan devletinin ilk Başbakanı ve Taşnaksutyun Partisi’nin kurucularından olan Ovanes Kaçaznuni’nin (1867-1938), Ermeni sorunuyla ilgili 1923 yılında Bükreş’te yapılan Taşnak Partisi toplantısında sunduğu “Taşnatsutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok” adlı 128 sayfalık rapor bütün gerçekleri gözler önüne sermektedir. Parlamentolarında soykırım kararı alan Almanya ve benzeri devletler, bu raporu ve benzer kitapları görmek istememektedir. Almanya Federal Meclisi, gerçek soykırımı görmek istiyorsa, kendi tarihleriyle yüzleşmeli ve gereken dersleri çıkarmalıdır. Türk Milleti, Almanya’nın bu ikiyüzlü, sahtekar tavrını ve buna destek olanları hiçbir zaman unutmayacaktır. Türkiye Almanya ilişkilerinin artık eskisi gibi olmayacağı da bilinmelidir.

1915 olayları için soykırım kararı alan Almanya Federal Meclisi’nin yakın geçmişte Yugoslavya’da, özellikle Bosna’da yaşanan katliamlar, Ruanda’da yaşanan soykırım ve etnik katliamlar, Ortadoğu’da süren savaş ve yıkımlar, Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ında yaptığı işgal ve katliamlar hakkında hiçbir  söylem ve eylemde bulunmaması düşündürücüdür. Batılı emperyalist devletlerin politikaları iyi tanınmalı ve ona göre tedbir alınması gerekir. İkinci Dünya Savaşı’nda sistemli katliamları büyük bir soğukkanlılıkla gerçekleştiren ülkelerin şimdi hiç utanmadan Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamaları, trajikomik bir durumdur.

Büyük önderimiz Atatürk, Ermeni sorununun “dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre çözülmek istediğini” söylemişti.  Atatürk’ün sağlığında dünyanın herhangi bir yerinde sözde Ermeni soykırımı iftirasının adını anmak bile olanaksızdı çünkü güçlü Türkiye’ye bütün dünyanın saygısının var olduğu bilinen bir gerçekti. 1915 yılındaki olayların 100 yıl sonra başımıza dert olması, ülkemizde siyasetin iyi yönetilememesi ile açıklanabilir. Alman parlamentosunun aldığı karar bile ülkemizin ne kadar sorumsuz, bilgisiz ve aymaz kişiler tarafından yönetildiğinin çok açık bir göstergesidir.

Bu konuda çok önceden yapılan tüm uyarılara karşın Tayyip Erdoğan, hükümet ve muhalefet partileri gereken tepkiyi verememiş, medyanın büyük bir bölümü kulaklarını tıkamış, üniversiteler, demokratik kitle örgütleri olayın üzerine zamanında gidememiş ve bugünkü duruma gelinmiştir. Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, Alman Başbakanı ile yaptıkları göç yasası görüşmelerinde gereken tepkiyi göstermemiştir. Bu tasarının Alman parlamentosundan geri çekilmesi koşulu öne sürülseydi, böyle bir karar alınamazdı. Ama alınan maddi yardım gözleri kamaştırmış ve akılların çalışmasını engellemiştir. Gelinen bu durumdan sonra siyasi iktidarın Almanya’yı bu kararından pişman edecek, caydıracak önlemler alması gerekmektedir. Eğer bu yapılmazsa başta ABD olmak üzere başka ülkelerde de, benzeri kararların alınmasının yolu açılacaktır. Ancak ne olursa olsun, nasıl kararlar alınırsa alınsın en zor zamanlarda, en güç koşullarda ulusal hedefler etrafında birleşebilen Türk halkının, bu zorlu süreci de başarıyla atlatacağından kuşku duyulmamalıdır.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.