SORDUN MU?
Ben; bu soruyu AKP seçmenine soruyorum ve yalnız onun yanıtını merak ediyorum.
1994 yılında, İstanbul’a belediye başkanı olmak için soyunduğunda 34 RTE 54 numarayla sahte plakalı bir Mercedes kullandığı saptandı.
“Doğru mu?” diye sordun mu?
Aynı sahtekârlığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yaptı. Kullandığı aracın 06 BV 8454 numaralı plakası da sahteydi. Saptandı.
“Doğru mu?” diye sordun mu?
13 Mayıs 1998 Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi’nde bir trafik kazası yaşandı. O zamanın İstanbul Belediye Başkanı, şimdinin cumhurbaşkanının oğlu, ehliyetsiz araba kullanırken bir ses sanatçısı hanımın ölümüyle sonuçlanan bir trafik suçu işledi. Oğluna, eski tarihli, Kâğıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden 1997 yıl ve 42485 sicil numaralı sürücü belgesi (ehliyeti) aldı. Suçun 3/8 i ölen ses sanatçısı hanımda görüldü. Oğulcuk paçayı kurtardı Başkan Babasının katakullisiyle.
“Doğru mu?” diye sordun mu?
14 Ağustos 2001 de kurulan partinin genel başkanıyken siyaset yapma yasağı cezası vardı. Bu ceza ona, 12 Aralık 1997 de, Siirt’te, Ziya Gökalp’in Asker Duası şiirini okuduğu için verilmişti. Yargıtay, bu yasağı 24 Eylül 1998 tarihinde onamıştı.
Bu yasağın ona niçin verildiğini sordun mu?
Siirt seçimlerinin 2 Aralık 2002 tarihinde ve alicengiz oyunuyla iptal edildi, bu iptal; yine alicengiz oyunuyla, siyaset yasağı kaldırılan RTE için gerçekleştirildi.
“Doğru mu?” diye sordun mu?
11 Şubat 2006 tarihinde, Mersin’de, “Çiftçinin hali ne olacak?” diye soran Mustafa Kemal Öncel’e “Ananı da al git!” dedi.
“Bu ne demek?” diye sordun mu?
15 Şubat 2009 tarihinde, Sinop’ta halka konuşurken onlara canlı olarak bir tünel açılışı göstermeyi de planlamıştı. Bağlantı sağlanamadığından bunu gerçekleştirmeyeceklerini kulağına fısıldayan partiliye “Şimdi bana küfrettireceksiniz…” dedi.
Biliyor musun? “Doğru mu?” diye sordun mu?
28 Mayıs 2013 günü, partinizin grup toplantısında yapmış olduğu konuşmada “Hangi din olursa olsun bir din yanlışı değil doğruyu emrediyor. Doğruyu emrediyorsa, bunu din emrediyor diye karşısında mı duracaksınız. İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da dinin emrettiği bir yasanın sizin için neden reddedilmesi gerekiyor?” dedi. “İki ayyaş” nitelemesi Atatürk ve İnönü’ye yapılmıştı.
“Neden böyle bir terbiyesizlik yaptınız?” diye sordun mu?
25 Aralık 2014 günü, öteki oğlundan, telefonla paraları sıfırlamasını istediği de kanıtlandı. Sıfırlama işleminin 30 000 000 € luk bölümüne kadar yapıldığı, ancak; otuz milyon Avro’ya yer arandığı da oğul tarafından babaya iletildi. Bu da tanıklı ve kanıtlı…
Onlar; baba – oğul, inkâr ettiler bütün bunları. Fili kavağa çıkardılar, yılana yutturdular da millete yutturamadılar.
Tanrı aşkına, “Doğru mu?” diye sordun mu?
7 Şubat 2006 – 12 Eylül 2007 – 1 Mart 2010 – 16 Haziran 2011 – 3 Temmuz 2014 tarihleri onun mal beyanlarının tarihleridir.
“Bu beyanlarınız doğru mu?” diye sordun mu?
“% 50 yi evinde tutamıyorum.” dedi.
Tutmayıp bıraksaydı neler olacaktı acaba? Sordun mu?
Amaçlarının “Dindar ve kindar bir gençlik” yetiştirmek olduğunu söyledi.
“Dindarı anladım da kindar ne demek, kime karşı kindar bir gençlik?” diye sordun mu?
Kaç adet makam uçağının, kaç adet helikopterinin ve kaç adet makam aracının olduğunu ve bunca şatafatın niçin olduğunu sordun mu?
1150 odalı kaçAK Saray…
30 000 000 yurttaşımız açlık ve yoksullukla boğuşurken kaçAk Saray’a harcanan milyarların ne anlama geldiğini sordun mu?
“550 yerli ve milli milletvekili” ne demek, ne için, kim için?” diye sordun mu?
Sormadın mı?
Sor be kardeşim, sor!
