SOKAK ADI DEYİNCE

ABONE OL
18:19 - 01/10/2020 18:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SOKAK ADI DEYİNCE                     

Makale yazmaya karar verince işlediğim konuya göre düşüncelerim Berlin ve Didim arasında gelip gider. Yaz tatilimi geçirdiğim site kuruluşunun kırkbeşinci yılında, sayılarla anılan caddelere site kurucusu, emeği geçenlerin adı konduğunu duyunca, hani derler ya kendi kendime gelin güvey oldum. Toplantıda dile getirdiğim, köşemde yazdığım okunuyor galiba.

Didim’de hâlâ numara ile anılan çok sayıda sokak var. En anlamlı sokak adları Akköy’de Edebiyat tarihine geçen yazarların ismi verilmiş. Akköy Kütüphanesi kurucusu 
Güven Pamuk bu konuda çok gayret gösterdi.

Berlin’de emeği geçen politikacı, sanatçıların adlarından başka doğadan alınan isimler var. Alman İmparatorluğu zamanından kalan Afrika Koloni, dost ülkelerden alınan isimler var. Türk sokağından başka Türkiye’ye dostluk işareti olan bazı isimler Hitler zamanında, Türkiye Yahudi-Alman biliminsanlarına kapısını açınca geri alınmış. Sokak adının başladığı direkte sokağın adı altında kısaca tarihi yazılıdır. Bahsetmek istediğim sokağa ilk defa 1970 yılında Almanca kursu için gitmiştim. Kurs bir izbede yapılıyordu. Yeraltı trenine ilk defa binmiştim, karanlık uzun tünellerden geçerken ürperdiğimi hatırlıyorum. Berlin-Kreuzberg ilçesinde bulunan Stresemann Sokağı adı onsekiz kentte daha vardır. Ayrıca alan ve kanal kıyı adı olarak da bulunuyor. Mainz kenti Özgürlük Parkı’nda heykelini tamamlayan yazı levhasında sözü yazılı. Komşu ülkelerle ilişkilerin daha iyi geliştirilmesi ve Avrupa kültürü oluşturulmalı düşüncesi yazılı. Böylece Avrupa Birliği düşüncesinin yeni olmadığı anlaşılıyor.

Gustav Stresemann 1878 yılında Berlin’de dünyaya geldi. Sekiz kardeşten liseyi bitirip, yüksek tahsil yapma şansı olan ailenin ilk çocuğu oluyor. Tarihle çok yakın ilgisi vardı. Daha o yıllarda Goethe, Napolyon’un biyografisini okuyor, gazeteci veya doçent olmak istiyordu. Edebiyat ve tarih bölümünü bitirmeden devlet bilimadamı Karl Theodor Rheinhold’u kendine örnek alır. Milli Ekonomiye geçer ve bitirir.
Weimar Cumhuriyeti’nde (Weimarer Republik) başbakanlık yapar. 
1917 yılında Milli Liberal Partisi’nde politikaya başlar, adım adım yükselir. Zaten Almanya tarihinde birdenbire aeçimle parlayan politikacı okumadım. Adım adım merdivenleri parti içinde, sonra devlet idaresinde görev alır.

Bugünlerde Doğu Batı Almanya’nın birleşmesi kutlanırken, tarihle ilgili yayınlar Alman TV kanallarında gösteriliyor. Hitler zamanını eleştiren yayınlara Birinci Paylaşım Savaşı eklendi. Haksız paylaşım, onuru alınmış alman halkı, bu nedenle İkinci Paylaşım Şavaşı’nın tohumları atılmıştı. 

Tarihi doğru anlamak için 1923 – 1933 yıllarında geçen olayları, yani Stresemann’ı iyi okumak gerekir. 1933 yılında Başbakan olan Hitler öyle bir günde başa gelmedi.
Stresemann kısa bir süre başbakanlık yaptı. Ama bu on yılda diğer hükümetlerde dışişleri bakanı gibi önemli görevler üstlendi. En büyük çabası savaşta suçlu bulunan Almanya’yı izoleden, yalnızlıktan kurtarmaktı.

Barış yolu ile zaptedilen bir kısım ülkeyi geri almaya çalıştı. Versaille Antlaşması’nın (Versailler Vertrag) getirdiği onur kırıcı maddelerini düzeltecek antlaşmalara imza attı. En belirgin olay Hitler’in partisi ve generallerle birlikte yaptığı askeri darbeyi bastırması oldu. Diktatörün idareyi ele alması geciktirilmiş oldu.
1929 yılında 51 yaşında vefat ettiğinde Barış Nobel ödülü almış, Dünya’da tanınan bir devlet adamı olmuştu. Biraz daha yaşasaydı, dayansaydı Dünya’yı İkinci Paylaşım Savaşı’ndan koruyabilir miydi, sorusu tarihçileri düşünmeye tartışmaya sevk ediyor.

Stresemann’ın on yılını anlamak, dünya tarihinden bugün de ders alınmasını sağlar. Belki de milyonlarca yahudi katliamından korunabilir, savaşta hayatını kaybeden askerler ölmezdi.

Herhangi bir toplantıda burada politika konuşulmasın denince hayret ediyor, bu sözü unutamıyorum.    
Gustav Stresemann, politikaya aktif başlamadan önce de politik, sosyal düşüncelere sahip bir insandı.
Gençlik yıllarında Dresden Çikolata Fabrikası’nda düşünceleri uygulamaya geçirmişti. Sendika kurma, işçiyi koruma düşüncelerini ortaya atmış. Şeker fabrikası kurulmasına ön ayak olmuş. Bu esnada basın sözcülüğü yapmıştı.
Tarih bugüne yön vermek için okunmalı. Geçmişten öğrenilen olaylar, geleceğe ışık tutmalı. Devlet idare edenlerin biyografisinde politika çalışmalarına derneklerde başladığı sık sık rastlanır. Stresemann da 1901 yılında Friedrich Naumann 

Milli Sosyal derneğinde başkan yardımcılığı ile başlamış. Bu nedenle dernek çalışmalarına çok önem verdiğimi tekrarlıyorum.
Dernek, seçtiği faydalı kolda ve aynı zamanda politikaya gençleri hazırlamıyorsa görevlerinden birini yapmıyor, demektir. Yıllarca değişmeyen başkan adlarını duyunca sorulmalı, başka bu görevi alacak kimse olmadığı için mi, yoksa önemli yerlerden davetiye almak için o koltuğa sıkı sıkı sarılıyorlar. Aynı sorular politikada devlet idare edenlere kadar uzanır. Derneklerde gençleri keşfedilmek beklemeli. Türk gençlerinin Alman partileri destekleyen dernek ve vakıflarda görev almaları teşvik edilmelidir.

Hoşça kalın!  

İlter Gözkaya-Holzhey         
                                     
Emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.