SİVİL ANAYASA VE SPİNOZA!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye maalesef okuma özürlüsü bir toplum. Nüfusa göre basılan ve satılan kitaplara, en çok satan kitap türlerine dikkat edilirse, şaşırtıcı bir cehalet tablosu ortaya çıkar.

En fazla satan kitaplar dedikodu türü kitaplar. Siyasi dedikodu ya da cinsel amaçlı aldatma türü kitaplar. Bireysel ve toplumsal gerçeklikleri içeren kitapların satış oranı çok düşük.

Avrupalılar, kendi düşünürlerini zaman zaman anar, düşüncelerini tartışırlar. Ne yazık ki Türkiye’de Türk düşünürleri tartışılmaz. Siyasi dini etnik kimlik ön plana alınır düşünceleri göz ardı edilir. Benden yada karşıt kişi algılaması Türk düşünce yaşamını kilitlemiştir.

Yeni kitap çalışması yaparken; konuyla ilgili Batılı düşünürlerinin görüşlerini karşılaştırmalı incelerim. Batılı düşünürlerden ilginç isimlerden biri de Spinoza’dır.

Batılı Aydınların sorduğu soru şu: “Aradan 500 yıldan çok zaman geçtiği halde bu düşünür niye bugün her zamankinden daha önemli, her zamankinden daha etkili?”

Bilmeyen okurlarım için biraz bilgi vereyim.

Benedictus de Spinoza veya İbranice adıyla Baruh Spinoza, 17’nci yüzyılda yaşamış, Yahudi asıllı Hollandalı bir düşünür.

1632’de Amsterdam’da doğmuş ve 45 yaşında ölmüş.
Her tür dini taassuba karşı olduğu için Yahudilikten aforoz edilmiş.

Fanatik Hıristiyanlarla yıldızı hiç barışmamış.
Yani, 45 yaşına kadar, böyle bir yalnızlık içinde yaşayıp ölmüş.

Yine birçok çok bilmiş yorumlar yapıyor. Oysa ben herkese, Spinoza’nın Türkçe yayınlanmış, “Siyaset Üzerine Seçmeler” kitabını okumasını tavsiye ediyorum.

“Sivil Anayasa” hazırlıyoruz değil mi? Öyleyse Spinoza’yı mutlaka okumak lazım.

Bu kitaptan iki küçük bölümü aktarmak istiyorum.
“Ayakta kalabilen devlet, tüm yönleriyle tamamlandıktan sonra artık yasaları bozulmayan devlettir. Çünkü yasalar, devletin ruhudur. Onlar varlıklarını korudukları ölçüde zorunlu olarak devlet de ayakta kalır. Yasaların akıldan başka dayanağı yoksa geçerlilikleri çok azdır ve kolayca dirençleri kırılır.”

Ve ikinci bir bölüm:
“Site (devlet) ne kadar iyi düzenlenmiş olursa olsun, kurumları ne kadar yetkin olursa olsun sıkıntı anlarında herkes, çoğu kez görüldüğü gibi kendini korkulu bir bozguna kaptırınca, insanlar geleceği de yasaları da unutarak korkunun uzlaştığı yana teslim olurlar; bütün bakışlar zaferin ortaya çıkardığı adama çevrilir. O tüm yasaların üstüne konur, iktidarı genişletilir (olabileceklerin en kötüsü) ve tüm kamu işleri ona teslim edilir. Roma Devleti’nin yıkılmasına da bu neden oldu.”

Türkiye’ye yeni bir Anayasa taslağı hazırlanıyor. Ve bunun “sivil Anayasa” olduğu iddia ediliyor.

Böyle sivil Anayasa hazırlanır mı?
Ortaya her gün, Anayasa taslağının bir parçası atılıyor ve anında lime lime ediliyor.

Stratejiyi de anlamış değilim. Acaba bizleri, ölümü gösterip sıtmaya mı razı etmeye uğraşıyorlar?

Yoksa ortada strateji falan yok, bazı kişiler kendi kendine gelin güvey mi oluyor?
Sonra akla şu soru da geliyor: Biz “sivil Anayasa” mı hazırlıyoruz, yoksa AKP Anayasası mı?

İşte o nedenle Spinoza okumasını tavsiye ediyorum.
Eğer gerçekten herkesi tatmin edecek bir sivil Anayasa hazırlamak istiyorsak, bunun önce yöntemini belirlemeliyiz.

Avrupa’nın tarihi talepleri kokan maddelerden tartışmaya başlarsak, korkarım ki, hazırlayacağımız taslağın eleştirilen 12 Eylül Anayasası’ndan hiç farkı olmaz.

Neticede onu askerler, bunu da AKP’liler hazırlamış olur.

Yine çok ciddi bir şey daha var. 12 Eylül Anayasası referanduma sunulmuş ve yüzde 92 oy almıştı. Referandumda çıkan sonuç ise yüzde 58 evetti. Değerlendirmek gerekir.

Bir başka nokta daha. 12 Eylül Anayasası’nı askerler yaptı ama Özal o Anayasa ile iktidar oldu. Gül’de, Erdoğan da…

Günün Sözü: Hayat siz onunla ilgili planlarla meşgulken başınıza gelen şeydir.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.