Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şu dizelerini okurken aklıma geldi “yalnızlık”.
“Yalnızlığın kadarsın /Yalnızlığın mis kokmalı/ Yalnızlık dediğin büyük bir zindan/
Dünyanın en büyük zindanı/Dinden imandan çıkarır/Ama öyle bir adam eder ki insanı “
Yalnızlık…
Zaruri geri çekilmeler ötesinde, zordur yaşanması
Hele bir de yaşlanmışsan eğer;
elden ayaktan düşmüşsen kısmen;
yalnızlık zor değil;
acıtır içten içten.
Yalnızlık…
Sağlıktan sonra en çok ürkütendir;
korkutan olgudur yaşamaktan.
Hayat telaşının azaldığı;
giderek daha da acımasız ve katı olduğu;
hayatın yavaşça aktığı;
ancak sıkça arızaya geçtiği;
bir dönemdir yaşlılık.
Üstelik bir de evde tek başına yaşıyorsa insan…
Yalnızlık bir karabasan gibidir;
gelir üzerinize üzerinize.
mekansal yalnızlıkla baş edile bilinir belki de;
ya o içsel yalnızlık…
acıtır içten içten.
Yalnızlık…
Yaşınızın ilerlediği;
aklınızın gerilediği dönemlerdir.
Kayıpların hakim olduğu yaşlılıkta;
kırılganlığınız, mutsuzluğunuz had safhadadır;
acıtır içten içten.
Yalnızlık…
Bir nevi dışlanmışlık sürecidir;
öte dünyaya terk edip giden eşinizden,
yıllardır biriktirdiğiniz dostlarınızdan;
ve en acısı da çocuklarınızdan.
Canınızdan can koparır adeta ve;
acıtır içten içten.
Yalnızlık…
Yaşlı insanın en büyük yoksulluğudur
Sahip olmadığı madden şeylere;
bir de manen şeyler eklendiğinde;
daha da çok acıtır.
Yalnızlık…
Yaşlı insanların hastalığıdır;
en çok gizlemeye çalıştığı;
ama gizleyemediğidir.
Acıtır içten içten.
Yalnızlık…
O, titrek ve ürkek seste sakladır
O, bitmemiş cümlelerde gizlidir.
O, yılların kuruttuğu umutsuz bakışlardadır
O kadar yalnız kalırsınız ki…
„Sıradaki şarkı, bir sonraki şarkıya gelsin“
diyecek olursunuz içinizdeki yalnızlığa.
Ali Sak
GÜNCEL
Az önceABD
Az önceABD
42 dakika önceALMANYA
45 dakika önceALMANYA
1 saat önceALMANYA
1 saat önceALMANYA
1 saat önce