SİLAHA YATIRIM, SAVAŞA KIŞKIRTMA

ABONE OL
18:10 - 01/10/2020 18:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SİLAHA YATIRIM, SAVAŞA KIŞKIRTMA

Dün Hitler faşizmi Alman halkı açlık yoksulluk içinde yaşarken sanayi üretimi yapan fabrikaları silah fabrikalarına dönüştürdü. Savaş uçakları inmesi için Yahudileri, diğer azınlık ve muhalifleri ceza evlerinden çıkararak kölelik koşullarında çalıştırarak yollar yaptırdı. Hitlerin çevresindeki tuzu kuru yandaşlar savaş çığlıkları atarak öğrencileri, memurları, para dağıtarak topladıkları kalabalıklara coşkulu ırkçı konuşmaların yapıldığı mitingler düzenlediler. Bu insanlık dışı kalkışma sonucunda 50 milyon insanın canına mal oldu.

“HİTLER ÖLDÜ “HAYRANLIĞI DEVAM EDİYOR”

Hitler hayranları dünya açlık, yoksulluk, kuraklık ile yaşarken onlar silahlara yatırım yapıyorlar. Kendi düzensizliklerini yaşatmak için çeperlerinde beslendikleri silah tekellerini güçlendiriyorlar.

Ortadoğu’da Amerika mayosu, Alman can simidi, İtalya gözlüğü, Fransa parfümü sürerek Arap Emirleri misafirperverliğinde kan denizinde yüzüp güneşlenen silah taciri kapitalistler ölümler üzerinden saltanat sürüyorlar.

Yoksul Müslüman gençler içerisine pompalanan ayrımcı politikalar ile yaratılan karşıt gurupların ellerinde modern teknolojilerle donatılan silahlar verilerek birini diğerine boğazlatıyorlar.

Birinci Paylaşım Savaşı sonrası ikinci Paylaşım Savaşının bedeli daha çok ağır oldu. Şimdi savaşı çığlığı atanlar bilsinler ki üçüncü dünya savaşı çıkarsa insanlık yok olur.  

SİLAH TELEKLERİ İNANILMAZ KARLAR EDİYOR

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından bu yılın nisan ayında açıklanan raporda dünya genelinde silah endüstrisinde ki karını “patlama” olarak işaret ediyor.

Rapora göre; Dünya genelinde silahlanmaya ayrılan bütçe miktarı 2011-2015 arasında 2006-2010 yıllarına oranla yüzde 14 artmış. Başka bir değişle 2011-2015 arasında toplam 1.7 trilyon dolar askeri giderlere harcanmış.

Askeri harcamalara en fazla bütçe ayıran ülkenin, 595 milyar dolarla ABD olduğu biliniyor. Onu Çin, Suudi Arabistan ve Rusya takip ediyor.

En fazla silah satın alan ülkelerin başında Hindistan, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Avustralya geliyor.

Silah satarak en çok kazanan ülkelerin başında ise ABD, Rusya, Çin ve Almanya geliyor.

Çin, her üç kategoride yer alan tek ülke.

Geçmişteki “iki kutuplu”  dünya da bile silahlanma bugünkü kadar değildi. Bugün, Ortadoğu ve Pasifik’e kapitalistler ulus, din, mezhep kışkırtmalarını silah satışları ile harlayarak kışkırtıcı politikaları ile savaş çemberini genişletiyorlar.

 

GÖZÜMÜZÜ NEDEN KAN BÜRÜDÜ

§  “Dünya Jandarmalığını yapan Amerika” , “Avrupa Birliği “cengâverleri” Almanya –Fransa, “Asya’da yeni yetme Çin, Yanı başımızdaki Rusya dünyada gelişen tüm olumsuzlukların çıbanbaşı değiller mi?

§  Orda doğu’da patlayan silahları onlar imal etmiyorlar mı?

§  Ortadoğu’da işleyen ırkçı, dinci, mezhepçi, ayrımcı politikalar onların siyaset mühendislerinin icadı değil mi?

§  Ortadoğu semalarında uçuşan bu leş kargaları nasıl oluyor da bizim müttefiklerimiz oluyor?

SAVAŞA HAYIR

§  Suriye iç savaşı bizim savaşımız mı?

§  Suriye’de Allahu ekber diyerek baş kesenler bizim dindaşlarımız mı?

§  Suriye’de Allah için savaşıyoruz diyen guruplar ile bizim ittifakımız olur mu?

NEDEN Mİ?

-Her biri “Allah adına savaşıyoruz” diyorlar. İslam hangi kitabında, hangi Peygamberi ile müminlerine savaşın dedi?

-Hz Muhammet zamanında mezhepler var mıydı?

– O zaman hangi mezhep kendini hangi yetki ile İslam’ın temsilcisi ilan edebiliyor?

BARIŞ İÇİN

Jean-Paule Sartre’nin dediği gibi; “Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.” Der.

 

Yüklü savaş masrafından kaçan Amerika bize Menbic, Rakka ve Musul yolunu açıyor. Cephede çocukları olmayan tuzu kuru patronlar, bürokrat ve siyasetçiler savaş çığırtkanları ile Halep’i hedef gösteriyor. Türkiye, Suriye batağına girme “hevesi” ile nereye kadar gidebileceğinin ölçüsünü bilmeden şuursuzca hareket etmemeli.

 Türkiye halkları, kapitalistlerin yayılma politikalarına, işgallere, savaşlara, silah tekellerine karşı ısrarla barışı savunmalı. İslam’ın birliği, Mezheplerin bütünlüğü, ırkçı ayrımcı savaşa politikalarına karşı barışı savunmalı.

 

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtuluş’un “Başımıza ne gelmişse yanlış Suriye politikasından geldi” biçimindeki saptaması dikkate alınarak Türkiye kendine düşman cephesi açmamalı. Kendi toprak bütünlüğünü koruyarak  içeride ve dışarıda iradeli bir şekilde barışı savunmalı.

Hadi hayırlısı…

Ali Gültekin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.