ŞİDDETE KARŞI

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ŞİDDETE KARŞI 


Dünya Kadınlar Günü’nde bütün Türk dernekleri Kadına Karşı Şiddet’i slogan olarak aldı. Bu ifadede şiddet üçüncü tekil şahıs yapılıyor, yapan erkek anlamın arkasına alınıyor. Tıpkı trafik canavarı ifadesi gibi, canavar şoför olduğu halde görülmüyor.

Şiddet erkeklerin yanlış eğitilmesinden ileri geliyor. Ailede kız ve erkek çocuklar eşit muamele görmüyor. Erkek çocuk çıplak gezerken gülen babalar anneler, kız çocuğunda yasaklıyor. Erkek çocuğa sünnet düğünü yaparken, kız çocuk ergenlik çağına girince gizleniyor. Anne bu konuda ne söylenmesi gerektiğini bilmiyorsa genç kız hiç aydınlatılmıyor. Anneler oğullara, oğullar annelere bağımlı yaşama hazırlanıyor.

Türk televizyon evlenme yayınlarında gençler bir kız veya erkek seçemiyor. Bir bireyle değil, gençler bir aileyle evlenmeye zorlanıyor.

Yarası olan gocunur misali, eğitimde yapılan hatalara değinen sosyologlar toplumda dışlanıyor. Hâlbuki doğru olanı okullarda cinsel bilgi dersleri koymak daha mantıklı bir önlemdir. Almanya’da Hayat Bilgisi dersi içinde ikinci sınıfta başlıyor.
Dünya’nın bütün toplumlarında çoğunlukla şiddet erkeklerden kaynaklanıyor. Bu nedenle yıllardır kadınları konuşmak sorunu yanıltıyor. Konumuz erkekler olup, ailede, okulda ve toplumda işlenen yanlışlar konuşulmalıdır.

Trafik lambasında geç işareti yalnız erkeği göstermemeli, çocuk yalnız annenin elinden tutan trafik işareti gibi, babanın da çocuğun elinden tutarak karşıya geçiren işaret konmalı. Meslek seçimi daha esnek yapılmalı. Kız çocuklarda da evde ufak tamirat işlerini yapma yeteneği geliştirilmeli.
Bazı firmalar oyuncakları kızlara pembe, erkek çocuklara mavi renk sınırlandırmanın yanlış olduğunu düşünüyor. Her şeyden önce kadın ar ve namusunu kendisi korumalı, sorumlu tutulmalı.
Türk toplumunda bir erkeğin kadına sahiplenemeyeceği öğretilmeli. Genellikle eşinden ayrılmak isteyen kadınlar öldürülüyor. Demek ki Türk çocukları ayrılmayı öğrenemiyor.
Yuvada sınıf gezisi mi olur, diyen ailelere anlatıyorum.
Bu çok önemlidir, çocuk aileden, anneden ayrılmayı öğrenmelidir. Evli eşlerde geçimsizlik olunca, sevgi bitince dürüst davranıp ayrılma olgunluğu eğitim ve toplumda gelenek ve görenek olarak öğrenilebilir.
Berlin okullarında etik dersinin konmasında benim gibi öğretmenlerin çok emeği var.


Bu derste yalnız bütün dinler hakkında bilgi verilmiyor. Aynı zamanda kavga kültürü, barışma ve uzlaşma yolları öğretiliyor.
Bir gün erkeğin biri karısının kendisini terk edeceğini hissediyor. Kadın gece sevgilisiyle kaçarken, ayakkabısının içinde ayağına bir şey değiyor. Çıkarmak için baktığında bir zarfın içinde para olduğunu görüyor. Birlikte çalıştık, bu para senin hakkındı, diyen Anadolu topraklarının yetiştirdiği yüce insan Aşık Veysel’dir. En yakınımızda olan güzel örnekleri büyük harflerle yazarak, kavga kültürü geliştirilmeli.

Hıristiyanlar 22 Mart ile 25 Nisan arasında dolunay görülünce hafta sonunda en büyük, en önemli bayramları olan Paskalya Bayramını kutlarlar.
Bu bayram devlet şiddetini hatırlatır. İsa peygamberin vaazlarında halkın inancını kazanması, devleti yönetenleri rahatsız eder. Kudüs’te o zaman Roma İmparatorluğunun en büyük hakimi Pontius Pilatus’e getirilir. Hakim İsa peygamberle konuşunca, insanlığa aydınlık getirdiğine, bir sineği dahi koruyacak bir insan olduğunu görür. Fakat yobazların gözü dönmüş, şiddete hazır olduklarını görür ve çarmıha gerilmesine istemeyerek karar verir. Daha sonra dînî sembol olan tahta haçını yara bere içinde, düşe kalka ona taşıtırlar.
Cesedin konduğu mağaranın önüne konulan büyük taşın ertesi gün yerinden alındığı görülür. Böylece onun tekrar dirildiğine inanılır. Hâlbuki çarmıha gerenler, kurtar kendini, sen Tanrının oğluysan diyerek alay ederler. Benim inandığım hazine bu Dünya’da değil, der. Yine de son sözü Tanrım Tanrım neden beni terk ettin, olur.

Perşembe (Grün-Donnerstag) akşamı son yediği akşam yemeği anılır. Cuma günü (Karfreitag) yas tutulur, çektiği acı için empati duyguları beslenir. Yakın ölülerin mezarları ziyaret edilir. Pazar günü (Oster-Sonntag) de tekrar dirilişine inancı kutlanır. Kiliselerde ayinler düzenlenir.
Bir İnsanı öldüren, insanlığı öldürmüş sayılır.
2015 yıl önce yapılan şiddet insanların kalbinde, beyninde canlandırılıyor. 

Yalnız yakınlarımızın, inandıklarımızın şiddete kurban gitmesini lânetlemek yetmez. Hele her şeyin küresel olduğu bu ortamda yalnız kadına uygulanan şiddete değil, şiddetin her türlüsüne karşı olunmalıdır. Anneye, ablaya yapılan şiddeti gören çocuklar Alman kanunlarında korumaya alınır, o aileden uzaklaştırılır. Şiddeti gören, yaşayan çocuğun yetişkin olunca şiddet uyguladığı artık tartışılmayan kesin bir tespittir. Türk çocuklarına koruma için aileler aranıyor. Bazı tartışmalarda kanunu, alman sosyal danışmanları veya gençlik daireler suçlu gibi gösteriliyor. Asıl nedenler konuşulmuyor, çocuklarını geri almak isteyen anne babalar ne yaptıklarını, pişman olduklarını açıkça konuşması gerekir. Ki diğer aileler için caydırıcı olsun.



Şiddetin her türlüsüne karşı olmak insanlık görev ve sorumluluğundadır. Allah büyüktür, diyerek insanları öldürüp Dünya halklarına işkence yapanlara karşı herkes elinden geleni geri koymadan, uygulamalıdır. Dinleri politikaya alet etmeye izin verilmemelidir.

Şiddetsiz bir ortamda hoşça kalın!


İlter Gözkaya-Holzhey                       



Çocuğu okula giden her ailenin kitaplığında olması gereken kitap:

Was glaubt die Welt, die fünf großen Religionen,
Christine Schulz-Reiss, Werner Tiki Küstenmacher,
Loewe Verlag GmbH.,
ISBN: 3-7855-52114-1

Bu konuda okunmaya değer makale:
Erst beten und dann töten?, Landesbischof Heinrich Bedford-Strohm,
Das evangelische Magazin, März 2015, Seite 12 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.