SEVGİ GÖLGENİZ OLSUN

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ol mâhîler misali derya içre yaşarız
Ol deryanın içinde derya nerde ararız
Oysa cevher özdedir uzaklara bakarız

Özün bilmeyenden kork çaresizdir Melanî
Günden güne artan sorunlar karşısında, ezilir, büzülür, dertten derde düşer, hayattan uzaklaşırız. Bir içe dönüklük, ruhsal çöküntü (depresyon) başlar. Artık yaşamak sadece bir zorunluluktur, görevdir. Her şey boş ve anlamsızdır. Hiçbir şeyin tadı yoktur. Sırtımızda kamburdur adeta yaşamak. Nerde, ne zaman biter bilinmese de sona doğru gidişin beklentisi başlar. Her şey anlamsızdır, boştur. Bir karamsarlık sarmıştır bedeni ve duyguları. Körelmiştir beklentiler, yoktur yarından bir umut. Zaman zaman bir çözüm ararız çıkış yoluna doğru. Ama çözümsüzlük, çaresizlik sarmıştır tüm benliği. Her yerde ararız bizi çıkışa kavuşturacak çözümü. Ama nafiledir uğraşlar. Oysa o, bize bizden daha yakın ve sadece bir sözcüğün gizemindedir: Sevmek…
Bir güzele vuruldum Karacaoğlan misali
Deniz gözlü yârimin bulunmaz ki emsali
Dayanmaz oldu yürek yanar sevda nârına
Gönül dinler mi ferman çaresizdir Melanî
Sevmek… Neyi ya da kimi? Ne önemi var? Yeter ki sev, sevmeyi bil! Sev ki sevilmenin güzelliğini hissedebilesin. Sev ki sevilesin. Sevgi, derinlere kök salmış koca gövdeli asırlık bir çınar gibidir. Dallanıp budaklandıkça, yıllara meydan okudukça güçlenir. Dallanır her yöne, değişik adla anılır: Ana sevgisi, evlat sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, vatan sevgisi… Bazen yüreklere sığmayan bu sevgi, bir güzele yönelir adı sevda olur, aşk olur… Adı ne olursa olsun o sevgidir ve kaynağı sendeki “sevmek” duygusudur. Sende hayat bulur, gelişir, yönlenir. Dallanıp budaklandıkça köküne can suyu katar, güçlenir. Bu güç, yaşam sevgisini, yaşama sıkı sıkı sarılmanın, ondan zevk almanın sırrını besler. İşte mutluluğun gizemli kaynağı da budur.

Severim Yunus gibi bal yapacak arıyı
Karıncaya imrendim taşırken o darıyı
Arar iken mevlayı ömür geçti yarıyı
Durmaz bu fani dünya çaresizdir Melanî
İster, Yunus misali sev, karşılıksız, cenneti bile reddedercesine. Kurdu-kuşu, börtü-böceği, otu-çiçeği sev, hikmetinden sual olunmaz diye. İster, Balık misali suyu sev, onsuz yaşayamam diye. Ya da altın kafeste “Ah vatan!” diye çalı-çırpıya sevdasını haykıran bülbülün sevdasınca sev. Yaradılmışları sev, sev ki yaradan senden hoşnut ola. İster, Karacaoğlan misali sev, sev ve adı ne olursa olsun sevdiceğini bas bağrına “Elif, elif!” diye. Ya da yan o sevdayla, bilirsen yanmasını Mevlana gibi. Sev ki hamken pişesin, piştikçe yanasın, yandıkça insan olmanın, yaradılandan bir parça olmanın farkına varıp yücelere eresin. Öylesine sev ki nefsin ve gururun dış kapıya mandal olsun, küflü ve işe yaramaz halde.

Yeter ki insan olsun ne ırk ne din ayırır
Tövbeni bozsan bile gel gel diye çağırır
Yüce Mevlana’dır o Mesnevi’yle anılır
Bunca eser içinde çaresizdir Melanî
Öyle anlar vardır ki göz göze gelindiğinde sözlere gerek kalmaz. İşte öylesine, lafta değil özde sev. Sevgiden çıkar bekleme, yoksa gönüllerden çıkarsın. Alt tarafı iki sözcük diyerek “Seni seviyorum!” demeyi küçümseme. Gerektiğinde söyle, ama önce bu sözlerin doğruluğuna kalben kendin inan. Sevmek, önce inanmaktır. Sevmek, ayrım yapmamak, almadan vermeyi bilmek, karşılığı bir hiç olsa bile kendince mutlu olabilmektir.

Karanlıklar içinde Veysel nurlara daldı
Dost dost diye çırpındı sonunda ona vardı
Kıymetini bilene toprağı miras kaldı
Bunca varlık içinde çaresizdir Melanî
Sevmek için gecikmişlik söz konusu değildir. Yaşı-başı yoktur. Çok geç olmadan istemesini, gönüllerde ona yer açmasını bilmek yeterlidir. Üstelik başlamak hiç de zor değildir. Sevgiye giden yol, insanın kendisiyle barışık olmasından geçer. İşe önce kendimizi sevmekle başlayalım.

Bu insanî özelliğimizi unutturmaya çalışanlara inat sevelim ve bu duygumuzun körelmesine fırsat vermeyelim.

Unutmayın, sevgi gölgeniz oldukça mutluluk sizinledir.

Tahsin MELAN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.