
İlter Gözkaya-Holzhey
İlter Gözkaya-Holzhey arşivindeki tüm yazılar ha-ber.com'da.
Diğer Yazarlar
-
Can Ataklı
Bir zafer var ortada galiba da ne olduğunu pek anlayamadık -
Ender Özerdem
İTLE YATAN, BİTLE KALKAR! -
Hasan Arslan
SİLAHSIZ VE SAVAŞSIZ BİR DÜNYA OLABİLİR Mİ? -
Rüştü Kam
İSLÂM ALEMİ NİÇİN PERİŞANDIR -
Barış Atagün
CUMHURİYET DÜŞMANLARININ MAĞDUR EDEBİYATI -
Ali Sönmez
NASREDDİN HOCA -
Prof. Dr. Kemal Arı
HAK YOK, GÜÇ VARDIR... -
Adil Hacıömeroğlu
SANATIN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ -
Taner Tümerdirim
BAL SATICILARI… -
Necati Aydın
KADINLARIN HAKKI ÖDENMEZ -
Prof. Dr. Seyhan Hasırcı
ÜLKEMİZ SPORU VE ÇOCUKLARIMIZA YAPAMADIĞIMIZ YATIRIM -
Tahsin Melan
DİL BİLİNCİ -I- -
Adnan Gürkule
YENİ HAVALANI -
Yıldız Akalın
FETRET DEVRİ -
Mehmet Tanlı
KUZEY REN VESFALYA EYALET UYUM KONGRESİ İZLENİMLERİM -
Dr. Ali Sak
KANSER TEDAVİSİ ESNASINDA BESLENME -
Prof. Dr. Levent Seçer
ALLAH'IN GÖRMEK İSTEDİĞİ GİBİ BİR DİNE İNANMAK... -
Ali Rıza Özkan
AABF NEREYE GİDİYOR? -
Mustafa Murat Kubilay
GAYRİMEMNUN FRANSIZLAR NE İSTİYOR? -
Prof. Dr. Hakkı Keskin
ATATÜRK´ÜN HİTLER VE MUSSOLİNİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ -
Nazlı Özdemir
YAPAY OYUN-ENİGMA -
Rıza Almalı
YAŞAMAK NE GÜZEL!.. -
Bahattin Gemici
TÜRKÇE VE İYİ BİR EĞİTİM İÇİN GÜÇBİRLİĞİ YAPMALIYIZ -
Av. Nurullah Aydın
İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA -
Enver Aysever
Bugünün gözde yalancıları! -
Metin Es
DİYANETİN ALEVİ ÇELİŞKİSİ -
Doç. Dr. O. Can Ünver
SOLİNGEN’İN 25. YILINDA ALMANYA -
Dr. Ertekin Özcan
BERLİN DUVARI TÜRKİYE KÖKENLİLERİN, GÖÇMENLERİN VE SIĞINMACILARIN BAŞINA MI DÜŞTÜ (2) -
Haluk Özkan
VATAN TEHLİKEDEYSE GERİSİ TEFERRUATTIR -
Suay Karaman
RANT DÜZENİ -
Mehmet Deniz Olcayto
DIŞ GÜÇLER..! -
Ahmet İncel
PADİŞAH'IN AYAKKABILARI -
Ali Gültekin
ALEVİ EVLERİNİN İŞARETLENMESİ -
Bedri Baykam
Nankörler var, ama Fransız bir Kemalist kardeşimiz de var! -
Zekeriye Uçar
DEMOKRASİ SORGULAMASI, AYDIN, ENTEL VE GERİCİ BAKIŞ -
Perihan Reyhan Alkan
AMAÇ DİNDAR NESİL YETİŞTİRMEKSE
SESİ SESLE BASTIRMA
15:39 - 25/07/2014SESİ SESLE BASTIRMA
Yaz aylarında Avrupa’da yaşayan insanlar Türkiye’ye giriş yapar yapmaz ilk tespit ettikleri şey gürültü. Hemen arkasından Türklerin sabrı veya duyarsızlığı. Çevre ve doğayı korumada artık çok büyük bir uyanma, bir hareket var. Aynı hassasiyet ses kirliliğine gösterilmiyor.
Bağıran, klakson çalan diğer sesleri kendi sesleriyle bastırma çabasıyla daha kuvvetli bağırıyor.
Avrupa konseyinin yaptığı Türkiye gürültü haritası henüz vatandaşa ulaşmamış. Zira çok daha büyük sorunları var. Birey hakkı, kadın erkek ayrımcılığı, basın ve söz hürriyeti, adalet, geçim sıkıntısı ön plânda.
Yaşanan sorunların yüzeysel görüntüleriyle uğraşan yurtseverler çözüm arayışları içinde. Toplumda yalnız bırakılıyor. Şikâyetlerin yazılı yapılması isteniyor. Kontrol sistemi bizim Avrupa’da alıştığımız gibi doğal, birey hakkı olarak yürümüyor.
Yaz tatilimi geçirdiğim Didim-Yeşilkent sitesinde her sabah simitçilerin bağırmalarıyla küçük çocuklar uyandırılıyor. Bütün gün boyu seyyar satıcılar bisiklet tamircisi, karpuzcu, hurdacı sesiyle diğer sesleri bastırmaya çalışıyor.
Sitede yazlık sahiplerinin üçte ikisi kışın Avrupa ülkelerinde sessizlikte yaşayanlar. Gazeteci ve emekli müzik öğretmeni olduğum için şikâyetlerini bana iletmekle yetiniyorlar. Didim Belediyesi üç aydır halkı seyyar satıcılardan almayın, onlara yer gösterdik, diye çaba gösteriyor. Vergi, kira, elektrik ödemeyen, haksız kazanca karşı olma için uyarıyor. Fakat ses kirliliğinin sağlık açısından zararları, insan vücudunda yaptığı hasar hakkında halk bilinçlendirilmiyor.
Komşu komşuyu uyardığı halde eski alışkanlıklardan vaz geçmiyor, alışveriş yapıyor. Karpuz aldığı kişi traktörün sesini gizlenmiş edip kapı, pencerelerin kırılıp evlerin soyulmasına, hırsıza sesi sesle bastırarak yardım edebileceği varsayımlar arasında olduğu halde.
Toplumsal ve çevresel kaynaklı gürültü zamanla sağırlık yapıyor. Yanlış tanıyla yaşlanmanın etkileri olarak açıklanıyor. Bunun önüne geçebilmek kentlerin en az on desibel daha sessiz olmalarıyla mümkündür. Büyük şehirlerden tatil yapma, dinlenme amacıyla gelenler yazlıklarda daha fazla yoruldukları hakkında bilinçlendirilmelidir. Sabit yerde, plajlardaki seyyar satıcıların kuvvetli açtığı müzikle, beyne çekiçle vurulma intibasın veren ritim sinir bozuyor.
Yanardağ, deprem gibi büyük patlamalardan sonra ses kirliliğine dikkat çekilip, sonra unutuluyor.
Ses kirliliğini gürültü olarak algılama insandan insana değişiyor. Yıllarca müzik öğretmeni olan birey bilinçli olur, hasarı önlemeye çalışır.
Desibel ölçeği logaritmiktir, yani 10’nun katları olarak düzenlenmiştir. Bu durumda iki ses aynı gürültüyü çıkardığı halde algılama değişiktir. Jet ve uçak sesi trenin çıkardığı sesle aynı etkiyi yaptığı halde, uçağın daha fazla zarar verdiği algılanır.
Gürültüye karşı ilk yasal uygulama M.Ö. altıncı yüzyılda Sybaris antik Yunan kentinde yürürlüğe girmiştir. Bu uygulamada tenekeciler ve horozlar kent sınırları dışına alınmıştır.
Gürültülü ortamda çalışan işçilerin, bazı mesleklerde işitme duyusunda hasar yapar, bakırı madeni çekiçle vurmada olduğu gibi.
Sesi sesle bastırma ilk olarak Alman fizikçi Dr. phil. ve Dr. med. Paul Lueg tarafından ortaya atılmış. Bugün bu yöntem ses kesici veya azaltıcı kulaklıklarda kullanılıyor.
Bar ve diskoteklerde kulaklık kullanılmazsa gençlerde erken yaşlarda işitme yeteneği azalıyor. Tedavisi mümkün olmadığı için gençler gittikçe sesi daha kuvvetli açmak zorunda kalıyor.
Çocuğu bağırarak konuşan ebeveynler derhal kulak doktoruna götürmeli. İşitme özürü olan kendi söylediğini işitmediği için bağırarak, yüksek sesle konuşur.
Gürültülü deniz radarları okyanus canlılara zarar veriyor. Doğal sinyalleri algılamakta zorluk çeken balinaların kıyıya vurulduğu görülüyor.
Gürültü yalnız sağırlık yapmıyor, Stockholm Çevre Enstitüsü araştırmacılarından Dieter Swela’nın yaptığı son araştırmada gelişmekte olan ülkelerde her yıl 45.000 insanın kalp krizinden yaşamını yitirmesine sebep oluyor.
Bizim site plajında her iki erkekten birinin kalp ameliyatı geçirdiği görülüyor. Gürültünün sinirsel hastalıklara sebep olduğu açıktır. Türkiye’de dokuz kent Dünya Sessiz Şehirler listesine girmiştir. Demek ki Avrupa’dan örnek göstermeye artık gerek kalmadı.
Yurtdışı Türkleri tatillerini Türkiye’de yaparken yalnız tüketim ve dinlenme amacı gütmemeli. İnsanları uyarmalı, faydalı olmaya çalışmalı. Ülkenin ileri medeniyet seviyesine ulaşması ve değişim için çok yönlü araştırmaya ihtiyaç var.
Tarih, sosyoloji ekonomi dalları birlikte incelenmelidir.
Boş ver, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesi değişmesi gerekir. Değişimde yurtdışı Türkleri sorunları açıklayıp, çözüm önerileri getirmeli, kurallara uyma düzenli yaşamda her bireyin çıkarıdır. Yurtsever kavramı günün şartlarına uygun olarak açıklanmalıdır. Değiştirecek olan Türkiye’de yaşayan halk olacaktır, ama önce istenmesi gerek.
Hoşça kalın!
İlter Gözkaya-Holzhey
İlham aldığım okuduğum dergi:
Cumhuriyet, Bilim Teknoloji,sayı 1425, 18.07.2014, sayfa 3
Sesi sesle bastırmak ne kadar mümkün?
Yazarın Diğer Yazıları
- SIFIRIN ÖNEMİ 18:34 - 13/12/2019
- ÇOCUK HAKLARI 20:38 - 07/12/2019
- ÖLÜM YILDÖNÜMÜ 16:23 - 30/11/2019
- KADER GÜNÜ 12:50 - 23/11/2019
- GENELLEME TEHLİKESİ 17:03 - 15/11/2019