ŞEREFLİ-ŞEREFSİZ

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ŞEREFLİ-ŞEREFSİZ


Türkiye’de siyaset yapanlarda bilgi birikimi, demokrasi yetisi, etik değerler sıfırlanmaya başlayınca toplumda çöküntü hızla yayılmaya başlamıştır.
Siyasetin; insanları yurttaşlık düzeyinde etkileme amacından saparak yurttaşların ayrışması ve birbirine düşman etme konumuna getirilme noktasına getirilmek istenmektedir.
Siyaset aynı zamanda bir uzlaşı sanatıdır.
Siyaseti uzlaşma, yurttaşları eşit haklarda bir arada tutma bilincini kavrayamayan siyasetçiler 
yöneten konumuna getirilirse o ülkede barış eşitlik, özgürlük onlar için ayak bağıdır.
Uzlaşma ve eşit yurttaşlık yerine muktedir olmayı getirebilmek için demokrasiyi devre dışı bırakma yolunu seçerler.
Zaten aldıkları eğitim, aile yaşamlarında içselleştirdikleri biat etme kültürü nedeniyle demokrasi kavramına yabancıdırlar. 
O nedenle ki; ”Demokrasi bizim için bir trendir. Amacımıza ulaştığımızda o trenden ineriz!” Dedikten sonra da;
”Bizim referansımız İslam’dır!” Diyerek amacını ortaya koymuştur.
Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra yaptığı bir söyleşide:
”Affedersiniz, bana Ermeni bile dediler.” Derken, serzenişten öte başkalarına karşı nasıl bir kin duygusu içinde olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Dindar ve Kindar bir nesil özlemi ile ülkemizin geldiği içler acısı durum budur.
Osmanlıyı diriltmek amaçları da gerçekçi değildir.
Osmanlı derken ümmet toplumu yaratarak padişah başkan olmayı hedeflemiştir.
Bu nedenle PKK ile Oslo’da yaptığı anlaşma ile Türkiye’nin doğusunu PKK’ya fiilen teslim etmişti.
Dolmabahçe’de yapılan HDP-AKP sözleşmesi Erdoğan’ın gözetiminde yapılmıştır.
Yalanlamasını Başbakan Yardımcısı Arınç, ”Her şeyden haberi vardı.” Diyerek boşa çıkarmıştı.
İran’la, dostluk görüntüsü, Esad’la kankalık, Apo’yla al gülüm-ver gülüm amaca ulaşmanın aracıydı.
Asıl amaç Suudi Arabistan, Katar, Yemen, Sudan, Kuveyt, Kuzey Irak ve Mısır’daki Müslüman Biraderler ile aynı anlayış içerisinde BOP projesinin uygulayıcıları olarak aldıkları görevi yerine getirmekti.
En önemli engel Laik, demokrat, hukuk devleti olmayı hedeflemiş Atatürk Türkiye’sini iğdiş etmekti.
Bunun için ne gerekiyorsa yapıldı.
Hedefe varmak için Gülen cemaatini de, PKK’yı da MHP’yi de kullandı.
Türkiye’nin yurtsever, aydın, kişileri, kurumları, TSK, medyası, yargısı, yasama organı, yürütmesi darmadağın edildi.
Sıra iktidarın paylaşılmasına gelince ortaklarını saf dışı ederek iktidarını tekelleştirdi.
Sonra da Kandırıldık bahanesinin arkasına saklanarak insanları aptal yerine koyarak padişah olmak için her türlü yasadışı, etik dışı baskıcı yöntemlere başvurmaktan kaçınmadı.
Bütün bu komploları düzenleyen, yürüten, laik cumhuriyetin temellerine dinamit koyan, eğitimi molla eğitimi düzeyine getiren, ülkeyi borç batağına batıran, baskıcı, antidemokratik yasaların geçmesine AKP’nin her yasadışı yaptırımlarına, yargının siyallaştırılmasına katkıyı Devlet Bahçeli’nin MHP’si vermiştir.
AKP ne zaman anayasayı aşma zorluğu ile karşılaştığında Bahçeli ve MHP destek vererek AKP’nin ve RTE’nin önünü açmıştır.
Daha önceki seçimlerde MHP adayları için hazırlanan kasetlere Bahçeli gereken tepkiyi göstermemişti.
Çünkü, kaseti olan kişiler bilgili, donanımlı kişilerdi. İleride Bahçeli’ye rakip olabilirlerdi.
Baykal’ın kaseti çıktığında meydanlarda; ”Bu özel değil geneldir, geneldir.” Diye bas-bas bağırmıştı.
O Baykal seçimlerden sonra CHP Genel Başkanının bile karşı olduğu Erdoğan’ın davetine koşarak giderken, 2002 de yaptıkları gizli buluşmada aldığı sözlerin yerine getirilmediği şöyle dursun kendi geleceğini bile karartmaktan ders almayıp Meclis Başkanlığını MHP ile ortaklaşa AKP’ye sundular.
Genel seçimlerinde parti olarak seçimlere giren HDP’nin barajı aşmayacağı varsayımıyla 400 milletvekili ile padişah-başkan olacağına o kadar kendini inandırmıştı ki 
Artık önünde engel kalmadığı inancıyla aşırı milliyetçi oyları almak için kendisine siper olan MHP’ye ve Bahçeli’ye siyaset terbiyesini bırakın varoş kavgalarında bile duyulmamış hakaretleri ederek oy devşirmeye başladığında çocuklarıyla haberleri izleyen vatandaşlar, bu çirkin hakaretleri çocukları duymasın diye TV’lerini kapatır olmuşlardı.
Tarafsız, sorumsuz bir cumhurbaşkanı olacağına dair anayasada sınırları çizilmiş kurallara uyacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmişti.
Yeminine rağmen AKP Genel Başkanı gibi seçimlerde AKP’ye oy toplamak için örtülü ödeneklerle halkın parasını çarçur etmekten çekinmedi.
AKP, son atağı Emre Uslu ve CHP milletvekilleri Umut Oran ve Akif Hamzaçebi ile Sümeyye Erdoğan’a suikast konuşmalarını Erdoğan’a aşık(?) Ethem Sancak’ın Akşam-Güneş ve Star Gazetelerinin yayımladığı Twitter yazışmalarının savcılık araştırmasında acemice hazırlanmış bir iftira olduğu kanıtlanmıştır.
PKK ve onun siyasi uzantısı partiler: ”PKK’nın önünü açan yasalar 2000 li yılların hükümeti döneminde çıkarılmıştır.” Diye açıklama yaptılar.
O dönemin hükümetinin ortağı ise Bahçeli’nin partisi MHP idi.
İdam cezası o dönemde kaldırıldı.
Şimdi şeref ile şerefsiz tanımlamasında ince çizgiyi okuyucunun değerlendirmesine bırakalım.
Demirtaş; Erdoğan’a ”Seni başkan yaptırmayacağız!” Dedi diye siz başkan mı yaptıracaksınız?
Seçim öncesi Frankfurt’ta ve bir çok seçim sandıklarında CHP ve MHP temsilcilerinin AKP iktidarına karşı ortak tavırlarına tanık olduğumda yurtseverlik ve ülke bütünlüğü bağlamında eski önyargıların kalkacağını ummuştum.
Tabandaki demokrasi ve vatan için şerefli bir uzlaşma ne yazık ki MHP’lilerin bile yadırgadığı Bahçeli’nin anlamsız tepkisiyle yok edildi 
Erdoğan aşkı Ethem Sancak’ın aşkından daha derin olmasının gerekçesini bilen bir açıklasa da 
Gerçeği hep birlikte görebilsek…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.