ŞER CEPHESİ

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yeni Şafak, Vakit, Zaman ve şeriatçılarca maddi, ABD ile ideolojik destekli The Taraf gazetesi, gazeteci Enver Aysever’in CHP’ye katılması söz konusu olunca gizli dinlenen telefon konuşmalarını birinci sayfadan, manşetten verdiler. Bu koroya, Sabah, Star gibi güdümlü medya’da katıldı. Başbakana bağlı Türkiye İletişim Başkanlığı’nın AKP’nin istihbarat birimi olduğu biliniyor. Bu kurumun başkanı başbakana, bağlılığını, yasa dışı dinlemelerine kılıf bulmak için ‘’Recep Bey’i de dinlediler‘’ diye açığa vurmuştu. Dinlemelerin AKP’ye yarayanlarının servise konmasında bu kurumun katkısı yadsınamaz. Yasa dışı olması onlar için önemli değil.

Emniyette ve Yargıdaki AKP servisçileri, artık ne hukuk, ne mahremiyet, ne kişilik haklarını takıyorlar. AKP için her yasa tanımazlığı, her etik dışı ahlaksızlığı uygulamakta sakınca görmüyorlar. Ama bazen gülünç duruma da düşüyorlar.
Servis yaptıkları telefon konuşmalarında, Enver Aysever ve Tuncay Özkan konuşmaları yayınlanıyor. Ama, Zaman, Yeni Şafak, Vakit ve The Taraf kutsal görevlerini yerine getirirken tongaya bastılar.
Çünkü, Enver Aysever’in konuştuğu Tuncay Özkan, Silivri Toplama kampındaki Gazeteci Tuncay Özkan değil, tiyatro sahibi başka bir Tuncay Özkan.
İşte şer cephesi, üzerlerine aldığı yıkım projesini gerçekleştirmek için adım, adım üzerlerine düşeni yapmaktalar. Günler geçmesine rağmen ne bir düzeltme, ne bir özür…
AKP’nin üstlendiği ve sonradan açığa vurduğu görev, 28 Şubat’tan öç almak değildi. Bu öngörü, AKP’ye üstlendirilen misyonu basitleştirmek olur.
AKP’ye bu görevi veren perde arkasındakileri küçümsemek olur.
AKP’ye verilen görev, Türk tarihine, Anadolu ayaklanmasına, bağımsız ve özgür Türkiye’ye karşı bir öç alma saldırı görevidir.
Misak-i Milli’nin ( Kutsal Yemin), Kuva-yı Milliye’nin (Ulusal Güçler) ve giderek Laik Cumhuriyetin hesabı görülecekti. Türkiye Cumhuriyet’i ile hesaplaşmaktı. Bu öyle bir öç almaydı ki, bu 19 Mayıs 1919’lar da başlayıp 29 Ekim 1923 lere uzanır.
Hedef, Osmanlı’nın Tebaa’sına Tebaa olmaktı. Recep Erdoğan’la, Abdullah Gül’ün koşa, koşa otel odasındaki Bedevi Şeyhinin huzuruna koşturmaları, öyle yazıldığı gibi alınacak ihsan için değil, Tebaa’ya, Tebaa olmanın açık ilanı idi.
El Kadı’yı baba bilmesi bu nedenledir.
AKP’nin başına getirilen Recep Erdoğan’ı biçilmiş kaftan olarak gördüler. Atak, heyecanlı, bilgisiz, birazcık terapi ile çizdikleri yolda istedikleri gibi yürütecekleri bir araç olarak önünü açtılar. Öyle kolay gaza geliyordu ki, tam aradıkları biriydi. Bıçkın, cahil cesaretine sahip, dini yanı ağır basan, kendini Türk’ten çok Arap’a daha yakın olduğunu açıklamaktan gurur duyan, bıçkın, kabadayı.
Ne Menderes’e yaptırabildiler, ne Demirel’e. Hatta Erbakan’a da yaptıramadılar. Özal’la denediler ama ne şartları oluşturabildiler, ne ortamı. Aile kaprisiyle Çankaya’ya çıkınca sonunu kendi çizdi.
Ortaklıklara, işbirlikçilere bakınca bu karmaşıklık çözülüveriyor.
Ermeni Diasporasının en azılısı, dincilerin gazetesinde otlanıyor. Karısının başından aşağı dışkısını boca ediyor, feminist liberallerin gözdesi olabiliyor. Ateist tosuncuklar, tarikatçıların kucağında, Türk Halkının kutsallarına küfrediyor. Filistin kaçkınları, kışkırttıkları gençleri ihbar ederek, liboşlar ordusuna katılıyorlar. ABD düşmanlığından, Amerikan finoluğuna atlayıveriyorlar. Solculuk oyunundan sıyrılıp, dedesinin Ermeni sorunundaki sorumluluğunu kapatmak için Diasporacı olabiliyor. Kininin girdabına öylesine kaptırmış ki kendini, Bir zamanlar ilkel toplum dediği Kürtçülerden daha Kürtçü. Şeriatçıyı demokrat görecek kadar inkârcı…
Batı Recep Erdoğan’ı, Recep Erdoğan’da batıyı bu güne kadar kullandılar.
Artık kartlar açık oynanıyor. Recep Erdoğan, belki planın bir parçası olarak, yüzündeki maskeyi indirdi. Arap devletleri de bu durumdan hoşnut. Demokrat, Laik bir Türkiye örneği onların korkulu rüyalarıydı. Bu nedenledir ki, Recep Erdoğan iktidarını ne pahasına olursa olsun destekleyecekler.
Türkiye’nin rotası açıkça Arap şeriatına yönelmesi kriz döneminde de 18 Milyar sıcak paranın Türkiye’ye aktarılmasıyla su yüzüne çıkmıştı. Dün, Yeni Şafak sıcak para girişini doğruladı.
Klıçdaroğlu’nun seçilmesinden sonra, AKP iktidarı, başbakan, yandaş medya, onların çanağında ziftlenen liboş takımını gerçekten, geleceklerini berrak görmedikleri için çok korkuyorlar. Kaybetmemek için çıkış yolu aramaktalar.
Arınç, işi tehdide kadar getirdi. Baykal’a yapılan komploya sahip çıkarak, aynı komplonun Kılıçdaroğlu’nun başına gelebileceğini açıkça vurguladı. Hukukun altın çağını yaşatan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’a kadar saldırıya kalkan gözü dönmüş yandaş savcılar, bu kez baltayı taşa vurdular.
Özel görevli cumhuriyete karşı savcılar, yargıçlar, Yargıtay’a bile kafa tutmaktalar. Ali-Dibo şaibeli, adaleti tahrip bakanının buyrukları doğrultusunda hukuku çiğnemekten çekinmemekteler.
Yüksek yargı, şeriatçı İslam’ın bağımsız yargı üzerindeki baskıya ne zamana kadar direnebilecekler. Yüksek yargıya yamanan tarikat etiketli virüs taşıyıcıları iktidara Anayasa Mahkemesini dinamitlemeyi öğütlüyor.
Zamanın daraldığını biliyorlar.
Panik içindeler.
Son umutları, kaçıp gidecekleri Arap şeyhlerinin dolarları.
Onun için, damarlarını Arap kanı ile doldurma telaşındalar.
İsrail’in Yahudi Cesaret Madalyaları bile sizi ayakta tutamadı.
Birbirini boğazlayan, çöl bedevileri mi sizi kurtaracak?
Onlar bile adam yerine koymuyorlar sizi.
Siz onlara biat edebilirsiniz.
Türk Halkı asla!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.