SEN DİK DUR GAZETECİ, EĞRİ BELASINI BULUR

ABONE OL
11:26 - 23/10/2020 11:26
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Haksız atamalar yapılır Türkiye’de uzun zamandır. Bu bir gerçektir. Bu atamalar yapılırken liyakata falan bakılmaz. Ölçüt “bizden” dir. Onlardansa atanacak kişi, zart diye atanır.

Bu haksız atamalardan biriyle ilgili, gerçek kanıtlar yakalar gazeteci ve bunu bir yazısında kamuoyuna açıklar.

Gazetecinin yakaladığı bu haksız atama ülkenin bir Karadeniz ilinin sınırları içinde başlar, başkentine değin uzanır.

Eski adıyla Dahiliye Veziri, şimdinin İçişleri Bakanı’nın adı da karışır bu haksız atamalara.

Vay sen misin bu haberi yapan?

Kırk katır mı, kırk satır mı?

Namussuz!”

İnsanlık görevimi yapıyorum. Saygı Öztürk’ün bu yazısı namussuzluktur.

……………….

Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır. Haysiyet celladıdır.”

Bizim dilimizin atasözleri çok derin anlamlar taşırlar.

Bir atasözümüz “Yarası olan gocunur.” der.

Dahiliye Vezirinin bir yarası olmalı ki bu haksız atamalar konusunda, gocunmuş.

Gocunmuş da; gazeteciyi ve onu muhatap alanları öyle bir dille suçlamış ki, inanılmaz.

Çok ağır suçlamalar bunlar. Öyle bir sözcük seçmiş ki bu suçlamayı yaparken “itin önüne atan yemez” cinsinden.

Nitekim; gazeteci yandaş olmayan sayılı bir görsel basın organında, kendisine yöneltilen bu son derece ölçüsüz suçlama konusunda konuşurken gözyaşlarını tutamamış.

İnsanın bu sıfatla suçlanması, doğru buluruz ya da bulmayız, ülkenin birçok yerinde cinayet nedenidir.

İnsanı öyle, ağız dolusu namussuzlukla suçlamak olacak iş midir tanrı aşkına?

İşin ilginç yanı; vezirle sallayıp sırtına aldığı mebus aynı il nüfusuna kayıtlılar ve mebus; bugün içinde bulundukları durum ve koşullarda vezirin çok büyük katkıları olduğunu da itiraf etmiş.

Mebusun kocasını vezirin partisinden bir belediye başkanı işçi olarak işe başlatmış. Vezir; bu işçiyi, yetkisini de kullanarak memur kadrosuna aldırmış. Sonra da o Karadeniz ilimizin Turizm ve Tanıtma Müdürlüğü’ne getirilmesini sağlamış.

O da yetmemiş. O müdür Karadeniz ilimizden başkentimizin Turizm ve Tanıtma Müdürlüğüne getirilmiş.

Gazeteci de bunu kanıtlarıyla, belgeleriyle yazmış.

Yazmış ve vezirin nasırına da basmış.

“Namussuz! Haysiyet celladı!”

Gazeteci vezire, terbiye sınırlarını milimetre aşmadan şunu diyor şimdi:

“Haksız atamaları örtmek için, kimse namus gibi kutsal kavramların arkasına sığınmamalı.”

 

Yozgat’ın Yerköy İlçesinde başlamış gazeteciliğe.

Asgari ücretle Hürriyet’in Ankara temsilciliğini yapmış. Cepte yok, cepkende yok. İşine yaya gidip geldiği, 20 gram tulum peyniri ve çeyrek ekmeğine katık ettiği yıllar.

İşini tutkuyla yapan, namuslu bir gazeteci…

Sabah, Star gibi gazetelere, maaşı da yükseltilerek çağrılmış bir namuslu…

Meslek yaşamı boyunca adı namussuzluk sayılan tek habere bulaşmamış gazetecinin.

“Namussuzluk değil de, hata yapmışımdır. Yaptığım hatalar için özür dilemeyi de bilirim.” diyor bu namuslu gazeteci. “Haksız atamaları örtmek için, kimse namus gibi kutsal kavramların arkasına sığınmamalı. Eğer, haberimle namusa dil uzatırsam o dili kendi elimle keser, yazan kalemimi kendi elimle kırarım. Bu böyle biline!” diye de ekliyor.

İnsanlarımız kamuda bir iş edinebilmek için KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı)’na girecekler, mülâkatlar uygulanacak, onlar iş beklerlerken belediyelerinize sınavsız ve mülâkatsız yandaş alıp onlara memur kadrosu verdireceksiniz, sonra onları onların uygun gördükleri başka birimlere kaydıracaksınız, gazeteci de bunu belgeleriyle duyurunca kamuoyuna ona “Namussuz! Haysiyet celladı!” diyeceksiniz.

Ooooh! Ne âlâ memleket!

Bu şanslı yandaş; kendisini arayan ve bu gelişmeleri soran bir başka gazeteciye “Sayın vezirimizin (vezirin adını da vererek) takdiriyle geçiş yaptım. “diyecek.

O; soylu soplu vezir, bunu halka duyuran, halkın bilmesini sağlayan gazeteciye, her türlü edep sınırını aşan bir biçimde saldıracak.

Olmaz mı?

Olur, olur!

Hem de bal gibi olur!

Burası, çoooook uzun zamandır, bir muz cumhuriyetine döndü bu kifayetsiz muktedirlerin ellerinde.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na “Pontus tohumu, Yunan” , CHP Genel Başkanı’na “keMAL”, yani “MAL” diyebilirsiniz, yandaş gazeteci ya da vezirin partisinden mebussanız.

Orada atış serbest.

Ama; halkınıza haberin gerçeğini verirseniz ya kırk katır ya da kırk satır.

Ne dilini kes, ne de kalemini kır sen gazeteci!

Biz namusun kimde ve ne kadar olduğunu çok iyi biliyoruz.

Sen dik dur!

Eğri belasını bulur.

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.