SEN AĞLA

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

RTE, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtlarken ağlaması herkesin ilgisini çekti. Yandaş ve kimliksiz televizyonlar başbakanın Mısırlı Esma’ya ağlayışını döne döne göstermekte.

Münafık Kardeşlerin liderlerinden Muhammed el Bilteci’nin kızı Esma, geçtiğimiz günlerde Adeviye’de öldürülmüştü. Her ölüm acıdır. Hele birileri tarafından öldürülmek daha da acı. Bir de genç yaşta toprağa düşmek var ya, buna yürek dayanmaz. Ölüm karşısında insan olan herkes üzülür.

Esma’ya ben de üzüldüm. Yüreğim sızladı derinden. Emperyalist bir kışkırtmanın kirli savaşında yaşamını yitirdi. Her baba gibi onun da babası, evladını yitirmenin üzüntüsünü derinden yaşadı. Yüreği yandı. Yüreği paramparça oldu. Babadır acı ve üzüntü duyması doğaldır.

Başbakan, bir yandan ağlarken bir yandan da Bilteci’nin, kızına yazdığı mektubu okudu. Mektubun bitiminde söylediği sözler ilgi çekicidir.

“Benzer şeyleri ben yaşadım. Esma’ya el-Bilteci tabii bu mektubu yazarken, o ifadelerde adeta ben de çocuklarımı gördüm. Bir de onun Esma’nın cenaze namazını kıldıramayışı ve bir de tabii şu olgunluk ve geleceğe bakıştaki ölüm ötesi dünyayı okuyuşu beni ciddi manada duygulandırdı. Tabii şehadet çok farklı bir şey. Esma hayata doymadan, ama o şehadet makamına koştu. O duruşun, babasının duruşu, inanıyorum ki dünyadaki birçok İslam dünyasındaki ülkelere inşallah ders olur. Gençlerimize ders olur, örnek olur. Baba evlat ilişkisinde bizler için örnek olur.” diyor RTE.

Ey başbakan, PKK kurşunlarıyla toprağa düşen şehitlerimizin babalarının “Vatan sağolsun” derken gösterdikleri duruşu görmedin mi sen hiç? Şehit analarının gözlerindeki acıyla yoğrulmuş öfkeyi fark etmedin mi? Yıllardır şehit çocuklarına mektup yazan anne ve babaların satırlarındaki dili anlamadın mı sen? Hele şehit olmadan önce şiir, mektup, telefon konuşmaları ve sosyal medyadaki iletilerinde şehadet duyutunu önceden muştulayan Mehmetçikleri duruşundaki soyluluğu yurt sevgisini, insanlık için özveriyi, cesareti neden yok sayıyorsun?

Vatanı uğruna kahpece öldürülen Mehmetçiklere ağladığını neden görmedik senin?

Mayın tuzaklarında sakat kalan vatan evlatları için bir damla gözyaşı akıttın mı sen?

Sel baskınlarında, depremlerde, açgözlü yapsatçının yaptığı çöken evlerde, iş kazalarında yaşamını yitirenler yüreğini sızlatmadı mı senin?

Hatay, Reyhanlı, Akçakale, Ceylanpınar’da senin beslediğin teröristlerin bomba ve kurşunlarıyla can verenler karşısında gözpınarların neden kupkuruydu?

Uludere’de ölenlere niçin üzülüp ağlamadın?

Gezi Direnişleri sırasında dövülerek can veren Ali İsmail’in gülen gözlerine iç baktın mı beyaz camda? Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mustafa Sarı, Mehmet Ayvalıtaş’ı anımsar mısın? Hani despot bir diktatörün, iktidar hırsı ve BOP eşbaşkanlığı uğruna katlettiği pırıl pırıl gençler için yüreğine acı bir kama saplandı mı hiç? Onlara bakıp evlatlarını gözünün önüne getirdin mi?

Gencecik Mehmetçikler toprağa düşüp şehadet şerbetini içerken askerlik yapmayan oğlunu düşündün mü sen? O Mehmetlerin anne ve babalarıyla göz göze gelmeyi denedin mi hiç?

Irak’ta bir milyonu aşkın insan ABD silahlarıyla katledilirken neden ağlamadın beyaz camda?

Sen, gözyaşlarını hep bu topraklar dışında akıttığından Türkiye topraklarına akacak, şehit kanlarına karışacak, kutsal vatanı sulayacak gözyaşların yok senin.

Sen, beyaz camda aslında Esma’ya da ağlamadın. Ağladığın bitmekte olan saltanatın, kayıp gitmekte olan iktidarına ağladın. Sen, Mısır’da kendi sonunu görüp içlendin. Yandığın bir can değildir, iktidarındır. Ağlayarak oy devşirmek istedin halktan.

Türk Ulusu, gözyaşının sahtesiyle gözpınarlarından coşkunca akanını iyi ayırt eder. Sen üzülme, Türk halkı zalim değildir; yalnızca zulme karşıdır.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.