SEÇİME İLİŞKİN CHP`YE ÖNERİLER

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SEÇİME İLİŞKİN CHP`YE ÖNERİLER


Türkiye, artık daha fazla zaman kaybetmeden, AKP yönetiminden ve AKP`yi yöneten Erdoğan tahakkümünden kurtulmalıdır. 7 Haziran seçimlerinde bu olanak büyük ölçüde doğmuştu. Bahçeli`nin, anlaşılması gerçekten güç yaklaşımı, CHP ile hükümet kurulabilme olabilirliğini yok etti. 

Erdoğan`ın AKP/CHP veya AKP/MHP koalisyon hükümetini bile engelleyeceği görülüyordu. Erdoğan yargı önüne çıkmamak ve kamuoyu önünde hesap vermemek için, her yolu denemeye kararlı olduğunu bir kere daha kanıtladı. Partisini tutsağı haline getiren böyle bir liderin, ülkeyi getirdiği çok yönlü endişeli durumu, yaşayarak görmekteyiz.
Eski Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye`deki terör örgütlerine gönderilen silahların, PKK’nın eline geçtiğini doğruluyor. Cumhurbaşkanı kimliğiyle Erdoğan, PKK`nın çözüm sürecini, silah yığınağı süreci olarak kullandığını söylüyor. Daha Oslo görüşmelerinde MİT, internet sayfalarında herkesin okuyacağı görüşme tutanaklarında, PKK`ya ”Biliyoruz metropolleri de patlayıcılarla da doldurdunuz” diyor ve buna hükümet kayıtsız kalıyor. Son iki ayda yollara döşenen bu patlayıcılar gün be gün askerlerin, polislerin ve sivil insanların ölümüne neden oluyor. PKK`nın tırmandırdığı terör sonucu, yine PKK`nın izlediği strateji gereği, Türk-Kürt çatışması ve toplumun ayrışması riskini artırıyor. Türk toplumu böylece büyük bir gerginlik ortamına sokuldu, iç barışta artan bir tehlike yaşanmaktadır.

Yanlışlığı her gün kanıtlandığı halde, sürdürülen Suriye politikası nedeniyle, 1300 km uzunluğundaki güney sınırımızda güvenlik kalmıyor. Canlarını koruyabilmek için ülkesini terk etmek zorunda kalan 4 milyonu aşkın Suriyeliden 2 milyonu, Türkiye`nin dört bir yanında perişan oluyor. Erdoğan ve AKP hala bağnazca Esad`ın düşürülmesi amaçlı yanlış politikalarında ısrar ediyor.
Türkiye ekonomisi, AKP iktidarının en zor günlerini yaşıyor. Türk Lirası Dolar ve Avro karşısında hızla değer kaybediyor.  İşsizlik ve yoksulluk artıyor. Gelir dağılımında görülmemiş bir adaletsizlik yaşanıyor. Çağdışı bir eğitim sistemi, Türkiye`nin geleceğini tehlikeye sokuyor. İşte kısaca özetlediğim bu ortamda Türkiye 1 Kasım seçimlerine gidiyor.

CHP`NİN SORUMLULUĞU
Ana muhalefet Partisi olarak CHP, bu seçimlerde hükümeti kurmaya aday olmalıdır ve buna uygun bir strateji izlemelidir. Atatürk`ün kurduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olan CHP’nin kimliği,  anayasanın ilk üç maddesinde yer almakta ve bu maddelerin değiştirilemeyeceği, dördüncü madde ile güvence altına alınmış bulunmaktadır. CHP gurur duyacağı kendi tarihine kararlılıkla sahip çıkmalı ve sosyal demokrat bir parti olarak da, Türkiye Cumhuriyeti’nin en belirgin ve değişmez niteliği olan „… Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti“ ni tam anlamıyla yaşama geçirebileceği parti ve seçim programını seçmene, onların anlayacağı açıklıkla anlatabilmelidir.

CHP, kendini ulusalcı olarak tanımlayan, Türkiye Cumhuriyeti`nin ve CHP`nin kuruluş felsefesine bağlı CHP’li seçmeni ve partilileri, yeniden kucaklamak zorundadır. Bunun aksine izlenen politikaların, başarılı olmadığı ve olamayacağı, son seçimlerde de görüldüğü gibi, kanıtlanmıştır. CHP`nin kendi kuruluş felsefesinden uzaklaşarak ve sağa açılarak, seçimlerde istenen başarıyı sağlama şansı yoktur. Bu yolu deneyen sosyal demokrat Partiler, Almanya, İngiltere, İsveç, Hollanda ve Danimarka`da büyük oy kaybına uğramışlardır. CHP hem kendi seçim deneyimlerinden ve hem de bu partilerin deneyimlerinden gerekli dersi çıkarmalıdır.
Kendi şehrinde bile seçimlere giremeyen, “Kefere Atatürk” ve „Ulus devlet miadını doldurdu“ söylemleriyle tanınan Bekaroğlu gibilerin, partiye hiçbir getirisi olmayacağı, aksine oy kaybına neden olacağı görülmektedir.

CHP DİNAMİK KESİMLERLE SEÇİM İTTİFAKINA GİTMELİDİR!
Ne yazık ki CHP, Gezi/Taksim direnişine katılan milyonlarca genci, parti içi demokrasiyi gerçek anlamda sağlayarak ve bu gençlerle samimi bir diyaloğa girerek, kucaklamayı ve kapılarını bu dinamik insanlara açmayı başaramadı. Bu kucaklaşma ve kaynaşma göstermelik “buyursun gelsinler” demekle olmaz.

Şimdi bu yanlıştan ders çıkartılarak, 1 Kasım seçimlerinde Vatan Partisi, Gezi/Taksim direniş hareketi, DSP, Yurt Partisi ile seçim ittifakına gidilmelidir. 7 Haziran seçimlerinde 9 milyonu aşkın seçmenin sandığa neden gitmediği iyi düşünülmelidir. Kanımca, bazı seçmenlerde, oy verebilecekleri partinin, seçim barajının yüksekliği nedeniyle,  oylarını kullanmanın anlamsızlığı düşüncesi etkin olmuştur. Seçim ittifakı, bu seçmenlerin sandığa gitmesinde önemli bir etken olabilir. Özellikle Vatan Partisi`nin son derece çalışkan ve yetenekli parti yetkilileri ve üyeleri, yayın organları ve aktif gençleri, CHP`nin oylarının artırılmasında, inanıyorum ki büyük katkı sağlayacaktır. Vatan Partisi`nin seçim barajı nedeniyle aldığı oylar, ölçü olmamalıdır. Bu inancımı, Gezi/Taksim hareketine katılanların kazanılması bakımından da belirtmek isterim. CHP`nin, yukarıda özetlediğim Türkiye koşulları nedeniyle, toplumun en dinamik kesimlerini görmezlikten gelme lüksü olmadığı inancındayım.

CHP`nin ayrıca, Türkiye`de yolsuzluklara karşı ve demokrasi, hukuk devleti için kararlılıkla çalışan Abdullatif Şener gibi, toplumda saygınlığı ve inandırıcılığı olan,  kişileri kazanması da partiye önemli katkı sağlayabilecektir.


Prof. Dr. Hakkı Keskin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.