SEÇİME ÇEYREK KALA KADIN!!!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Az bir süre kaldı malumunuz seçimlere. Düşünülecek, muhakemesi yapılacak, ölçülüp tartılacak, kıstas alınacak ne kadar da çok konu var karar vermeden önce. Futbol takımı tutarca fanatikler dışındaki pek çok kişi de eminim benim durumumda uzun süredir olduğu gibi bu süreçte de.

Bir de üşengeç taifemiz var, “Şunlar bir gitsin de kim gelirse gelsin.” diyen aymazlar, neme lazımcılar, bana neciler, ülkesi umurunda olmayanlar, yaşadığı bu güzelim ülkeye düşman olanlar…

İşimiz zor doğrusu!

Ben kendi gerçeğimi söyleyeyim; Allahın bildiğini kuldan saklayacak değilim. Uzun uzun düşünüyorum, her bir adımı ve söylemi, uygulanılanlarını takip ediyorum… Yok, bir tane bile, hah işte bu denilecek bir lider göremiyorum… İnanırlıkları da kalmadı çünkü gözümde o arenaya soyunanların, güvencim hele hiç yok.

Denenmişleri biliyoruz artık iyiden iyiye, yeni adayları da düşündükçe, eski hah işte bu dediklerimizin sergiledikleri aklıma geliyor, ııh diyorum yine, ııh yok elle tutulur biri.

Kimlere umut bağlamadık ki, kimler için bu evet, kesin bu, yaparsa bu yapar dedik de ne hayal kırıklıkları yaşadık! Ne yetersizlikler, ne soyup soğana çevirmeler, ne yolsuzluklara, yalanlara, talanlara şahit olduk ve de ne denli çok kirli çamaşırlar döküldü de şaşıp şaşıp kaldık.

Güçlü bir muhalefet de göremedik yıllardır. Mahallevari atışmalardan öte gidemeyen tartışmalarla sınırlı kaldı hep.

Oysa; İktidar kadar, muhalefetin de hizmeti gerekir ülkeye, muhalefet muhalefetliğini yapacak, sesi gür ve doğru çıkacak ki iktidar biraz kendine gelsin, meydanı boş bulup gönül rahatlığıyla at oynatıp cirit atmasın!

Herkes kendince olanlar yanı sıra, daha da önemlisi ülke adına beklentiler, özlemler içinde. Çoğu umutsuz, bu minval üzere gidecek endişesinde. Lakin çok iyi düşünmek, her detayı hesaplamak gereken bir dönemdeyiz, gözlerimizi ve kulaklarımızı dört açmalı, aklımızı iyi çalıştırmalıyız…

Ele alınacak çok konu var lakin ben sözü fazla uzatmadan büyük yara ve eksiklerimizden olan meclisteki kadın sayısına değinmek istiyorum. Onca sorun arasında bu yanı işin gene gözden kaçmada ve hiç önemsenmemekte çünkü. Beyler kendi derdinde, kadın umurları değil. Bu güne dek de hep adet yerini bulsun kabilinden kota ayırdılar kadına…

Hele de bu açıdan benden hiçbir erkek oy beklemesin. Madem çağdaşlar, madem eşitlikçiler, madem demokratik ülkeyiz diye avazlanıyorlar yeri geldikçe, o halde kadına da gereken değeri vermeli, yandaş görüp yanlarında % 50 oranla yer vermeliler. Eşitlik anlayışım budur benim…

Öyle göstermelik üç beş sayı arttırıp ağızlarımıza bir parmak bal çalarak paye çıkartmaya çalışmasın hiç kimse…

Versin bana istediğim ve hakkım olan kotayı alsın benden oyu. Al gülüm, ver gülüm…

23. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nin ardından meclise giren kadın milletvekili sayısının artış göstermesi birçok kesim tarafından olumlu karşılanmıştı, memnundu da pek çok kişi lakin ben hiç de memnun olmadım, yetmedi bana ortaya çıkan tablo, hele de oranlandığında.

Gerçi kadın milletvekili sayısı ikiye katlandı. 22. dönemde Meclis’te 4.2 oranla 24 kadın milletvekili görev yaparken, yeni Meclis’e 46 kadın milletvekili girmeyi başardı. Böylece Cumhuriyet tarihinde 1935-1939 döneminde yüzde 4.51 oranıyla yakalanan en yüksek kadın milletvekili oranı 23. dönemde ikiye katlanarak yüzde 9.1’i buldu. Ancak bu oranla bile Türkiye, parlamentodaki kadın temsili açısından Avrupa’nın en alt barajı olan yüzde 10’u aşamadı!

Yeter mi?! Yetmez tabii ki! Hele de orada bazılarının sessizce oturmakta oldukları düşünüldüğünde…

Toplam milletvekili sayısı: 542, kadın sayısı 46 = 496 erkek! Adalet mi şimdi bu, hak mı, eşitlik mi, demokrasi mi?.. Üstelik ülke nüfusu göz önüne alındığında, kadın nüfusu erkekten fazlayken!

Bu başarıda AKP nin payı büyük lakin onların kadınları, kadın aleyhine olan pek çok yasanın onay süresinde bile gıklarını çıkartmadı ve erkeklerin her önerisine he deyip geçtiler, göstermelik süs bebeği ve propaganda malzemesi olmaktan öte gidemediler malumunuz!

Gerçi seslerini çıkartmış da olsalar, değişen bir şey olmayacaktı erkek oylarının çokluğu ve egemenliğiyle!

Görülüyor ki biz kadınların temsil edilirliğinin azlığı devam ettiği sürece, asla temsil edilmiş olamayacağız milletin meclisinde, asla sesimiz duyulmayacak ve erkek egemenliğinde devam edeceğiz yaşamaya, onların arzusu, düşüncesi ve değerleri doğrultusunda yaşamaya, hatta yok sayılmaya devam edeceğiz!!!

Avrupadaki duruma şöyle bir bakacak olursak; İsveç Parlamentosu’nda 1971’de kadın temsili yüzde 14’lerde… Kota uygulamalarının sistem içine iyice yerleştiği İsveç’te parlamenter kadın oranı 1987’de yüzde 32 ye ulaşırken, 1995’te yüzde 40’a ve 2000’de yüzde 42.7’ye yükseldi. 2006’da ise, 349 sandalyenin 164’ünde kadınlar vardı.

İsveç Sosyal Demokratlarının da desteğiyle, parti listesinde en önemli görevde bir erkek varsa, ikinci en önemli görevde bir kadın, sora üçüncü en önemli görevde bir erkek olmasını sağlayan. “Fermuar Sistemini” benimsedi.

Finlandiya ve Norveç, parlamentoda kadın oranının en çok olduğu ilk on ülke arasında yer alıyor. Finlandiya’da kadınlar kabinenin yüzde 60’ını oluşturuyor. Finlandiya’yı aynı oranla Belçika’daki Fransız Topluluğu Hükümeti (French Community Government) izliyor.

Fransa, Şili ve Avusturya’da da kadın bakanların oranı yüzde 40’ın üzerinde.

Norveç’te bir “Cinsiyet Eşitliği Anlaşması” var. Buna göre, kabinenin yüzde 40’ının mutlaka kadınlardan oluşması gerekiyor. Bu 2004’te kamu şirketlerinde de geçerli oldu.

Ancak yine de Kuzey Avrupa’da sermaye yönetiminde kadınların yer alabildiği pek söylenemezdi. Bunun üzerine 2006’da devlet Norveç’te kamu işletmelerine 1 Ocak 2008’den beri işletme yönetimlerinde en az yüzde 40 kadın yönetici olması gerektiği yönünde bir kesin uyarı verdi. Bazıları bundan rahatsız oldular, ekonomiyi kötü etkileyeceğini iddia ettiler ama hiç de öyle olmadığı görüldü…

Diğer yandan; Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, siyasal partilerin uyguladığı zorunlu kotayla, kadın parlamenter oranı 2000’de % 30’a çıktı. Şu anki temsili ise, yüzde 46. Kabinede 13 kadın ve 15 erkek bulunuyor.

Norveç yüzde 45’le Güney Afrika’nın ardından geliyor. Norveç kabinesi 9 kadın ve 11 erkek bakandan oluşuyor.

Uganda, ulusal düzeyde kota uygulayarak 1987’de % 1 olan kadın parlamenter oranını 2000’de % 18 e çıkarttı.

Peki biz kadınlar neden kota uygulaması istemekteyiz?

-Siyasal alanda yaşadığımız eksik temsil sorununu çözmek.
-Her tür siyasal sürece katılımın belli bir cinsin tekelinde olmasını engellemek.
-Karar alma süreçlerinde cinsler arasında dengeli bir dağılımı ve eşit temsili sağlamak.
-Siyasal partileri ve parlamentoyu kadınlara hazırlamak.
-Siyasetin erkek egemen ortamını, davranış alışkanlıklarını, dilini ve gündemini değiştirmek için kota istiyoruz.

Üstelik sadece siyasette de değil, kadının olduğu her yerde istiyoruz… Partilerin kendi arzu ve kararlarına bırakılmayıp siyasi partiler yasasıyla belirlenerek tüm partilerin uygulaması zorunluluğu getirilmesini de istiyoruz.

Sadece, meclisteki sayıyı göstermelik arttırarak, esasta kadını eve kapatmaya çalışan Recep Tayyip Erdoğan ve taifesinden değil, tüm siyasilerden de, eşcinseller, Basklılar, Katalanlar yanı sıra, kadınlara yaklaşımı göz önüne alındığında; Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Medeniyetler ittifakı projesinin kurucusu ve eş-başkanı olan bir İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero olmalarını umamasak da, beklemekteyiz!!!

Türkiye’de kadın temsilinin, daha da fazla gecikmeden, hız kesmeyen tüm olumsuzluklara rağmen ivme kazanmasını, kadın mücadelesinin tek başına değil, kadını erkeğiyle yükseldiğini ve kadını layık olduğu yerde görmeyi istiyoruz artık.

Ayrıca hatırlatmak isterim ki o girmek için helak olduğumuz, Avrupa Birliği’nin 1999 yılında yürürlüğe koyduğu Amsterdam Anlaşmasının 141. maddesi, eşitliğin sağlanmasını gerektirir pek çok konuya değinmektedir. Bu eşitliğin sağlanması konusundaki yaptırımlar, kadınlara özel avantajlar sağlanması gibi görülse de erkeklerce, bunlar özel avantajlar değil, kadınla erkeği eşitlemenin çabaları ve eşit olunması gayretleridir.

Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim; Lütfen bir de o her parayı bastıran ya da ahbap çavuş ilişkisi, kan bağı olanlar aday bile kabul edilmesin!..

Biz vatandaş olarak; Mecliste Üniversite mezunu, en az bir dil bilen, konusunda liyakatli, donanımlı, en önemlisi de güzel ahlaklı ve o koltuklarda vatan aşkıyla oturacak vekiller görmek istiyoruz.

Ben asılım, vekilim benden az özelliklere haiz olmamalı, benimkilerden başka erekleri, hesapları olup benim istemediğim amaçlara hizmet etmemeli, verdiğim vekâleti yerinde, doğru ve önce ülke, sonra da benim yararıma kullanmalı…

Kendisi ve yandaşları için değil, hele de ülkem ve benim aleyhine hiç değil!!!

Seçim kapıda, eli kulağında; karışmam, vekâletimi geri alırım sonra!!!

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.