SEÇİM VE DEMOKRASİ

ABONE OL
11:47 - 23/10/2020 11:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SEÇİM VE DEMOKRASİ

Yaşadığımız çağda çok hızlı bir teknolojik gelişimle çok hızlı toplumsal yozlaşmanın iç içe geçtiği garip çelişkili bir süreç geçiriyoruz.

 Demokrasi dünyada tıkandı. Demokrasinin olmazsa olmazı seküler yapı batı toplumlarında unutulmaya başlandı. (Ör: Almanya’nın Bavyera Eyaleti Başbakanı, devlet dairelerine Haç sembolünün asılmasını istiyor. Başbakan Haç sembolünün dini olmadığını, bir kimlik olduğunu ifade ediyor. Ne demekse?..)

Sosyal demokrasinin kapitalizm ve sol arasında sıkışması, solun yol arayışındaki tıkanıkları ve kendini geliştiremeyişindeki boşluğu kapitalizm çok iyi dolduruyor ve ulusları totaliter rejimlere, oligarşik bir düzene sürüklüyor. 

Orta çağdan kalma demokratik yöntemler çağımızın toplumsal düzenine yanıt veremiyor. Sadece seçimlere indirgenmiş demokrasi çıkmazdan nasıl kurtulacak?

Bir siyasal partinin üyesinin görüşlerini, düşüncelerini ulaştıracağı bir mekanizma kurulamıyor. Elit bir yönetici zümresi konuşuyor, taban sadece dinliyor, oyunu vermesi yeterli görülüyor. Bütün siyasi partilerde sistem böyle işliyor. Sesinin duyulmadığını gören insanda bıkkınlık ve küskünlük doğuyor. Demokratik işleyişin sadece seçimlere indirgenmiş olması dolayısıyla seçimlerden faydalanan da kapitalizm ve uzantıları oluyor.

Ve bu bağlamda gelişmiş ülkelerde demokrasinin gerileyişi ırkçılığa yol açarken, Türkiye’de ırkçılıkla karışık din ağırlıklı yozlaşmayı getiriyor. 

Birey veya bir seçmen demokrasinin ne demek olduğunu anlamadan, çağa uygun hale getirmenin usulünü belirlemeden ona sahip çıkmakta zorlanır. Bir bakıma bireyden ve toplumdan özümseyemediği bir şeye sahip çıkmasını beklemek biraz aptallık değil midir? 

Bütün bu olumsuzluklara rağmen toplumsal doğal gelişimin olumlu etkisi de çok önemli; Bunun somut örneğini seçim atmosferine giren Türkiye’ de yaşadık: Daha önce Ekmeleddin faciasını yaşatmış CHP’de, edindiği tecrübe ile olası yeni bir çıkmazın önü kesildi, Abdullah Gül’ün CHP’nin çatı adayı olmasının aklından bile geçiremeyeceğinin kararlılığı gösterildi. (Yanlışa karşı Sosyal medyanın olumlu gücünü unutmamak lazım.)

Abdullah Gül’ün aday gösterilme girişimi sayın Meral Akşener’in kararlı kendi adaylığını sürdürmesi ve CHP tabanının ayaklanması önledi. Gül’ün adaylığı ortadan kalkmasına rağmen AKP tarafından ziyaret edilmesi ne anlama geliyor?  AKP kendisine karşı doğabilecek hiçbir hareketi pas geçmiyor, riske etmiyor. Diğer taraftan AKP, Gül’ün yapacağı açıklamanın lehine olacağının önemini kullanmak istedi, öyle de oldu. 

Gül, vicdanen müsterih olduğunu, gelecekle ilgili kaygısının olduğunu geniş mutabakat olduğunda görevden kaçmayacağını dile getirmiş.

Kendisi inanıyor mudur kendi söylediklerine? Laikliğin yıkılmasına yemin etmiş, çekirdekten yetişmiş bir siyasetçi olarak hangi gelecekten endişe ediyor acaba? Vicdanen müsterih olmak ne anlama geliyor? Gül gençliğinden beri girdiği bu yolun nereye çıkacağını bilecek kadar deneyimlidir.

Can alıcı soru Gül projesinin arkasında kim ya da kimler var?

Başa dönecek olursak, gelişmiş ülkeler demokrasinin tekrar gelişimi ve çağa uygun hale getirebilmek için çıkış ararken, yüzyıl önce yolunu seçmiş Türkiye’yi, seçtiği yolu ortadan kaldırma niyetinde olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Kaybettikçe kazandıklarını sanıyorlar; Gezi’de, 7 Haziran’da ve 16 Nisan’da kaybettiler yine kaybedecekler.

Kazandığımıza sahip çıktığımızda da iktidardan inecekler.

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.