SECDEDEKİ MEDYA

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir gazeteci hangi görüşten olursa olsun, hele ekmeğini kalemiyle kazanıyorsa kalemini satmadan, haberleri dosdoğru veriyorsa saygı duyulması gerekir.

Ama insanın olduğu her birimde, her meslekte boynunda Satılıktır! Yazan kişiler var olmuştur.

Kimi bedenini satar, kimi benliğini satar, kimi ilkelerini satar.

Gazetecilik mesleğinde de tıpkı bedenini satanlar gibi kalemini satan sözde gazeteciler de olur.

Bunlar bilgi toplumu oluşmasını tamamlamamış ülkelerde daha çok ortaya çıkarlar.
Eskiden kralın, padişahın, çevresinde meslek durumuna gelmiş dalkavuklar olurdu.

Ayrıca kralı, zorbayı hoşnut edecek cıvıklıklarla soytarılık yapanlar vardı.

Bunlara da Kralın Soytarıları denirdi.

Türkiye’de bu dalkavuklar ve soytarılar daha çok demokrasinin rafa kaldırıldığında ortaya çıkarlar.

Kralın soytarıları kadrosunda; Ergin Ardıç, Abdulkadir Selvi, Nagehan Alcı, Rasim Ozan Kütahyalı, Elif Çakır ve Jöleli Yiğit Oğlan gibi niceleri bu grupta şaklabanlık yaparak gazetecilik oynuyorlar.

Kimse bunları ciddiye bile almıyor.

Dalkavuklar, geçmişlerini kapatmak için yalakalığın en uç noktasında tutunmaya çalışırlar.

Mehmet Barlas, eski solculardandır.

12 Eylül de Kenan Evren’e biat etmiş, sonra Özal’a.

Günümüz de yandaş medyadan payını alırken pısmış medyada, NTV’de Türkçe özürlü ve toplumda Aksever diye anılan biriyle fasıllar sunup cüzdanını şişirirken; dalkavuklukta ”Kimse elime su dökemez.” Dercesine başbakanla yaptığı danışıklı sözde programda:

”Siz, muhafazakâr değil devrimcisiniz.” Diyerek kalite patlaması yapmıştı.

Solda ikbal arayışı boşa çıkınca Cemaat-AKP yandaşlığına soyunup, Ergenekon masalında meslektaşlarını ihbar ederek Muhbir Gazeteci kimliği ile AKP’den milletvekilliği kapan Şamil Tayyar dünyalığını garantiye aldı. Erdoğan’a secdede kusur etmemekte.

Bir başka bukalemun gazeteci Mehmet Metiner, Kürtçülükle başladığı yürütme yürüyüşünde Erdoğan için çapsız, yeteneksiz vurgulamasından sonra Hoca Efendi müritliğinden sıçrama yapıp en son çapsız, yeteneksiz dediği Erdoğan uğruna ölmeyi seçerek çapsızlığa secde eden ilk gazeteci oldu.

Marketlerde parasız, verilen, Star Gazetesi, AKP destekçisi liboşların yemlik kasasıdır.

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, önemli bir mesleki görev üstlenmiştir.

Satmayan gazetenin yönetmenliği dışında üstlendiği görevlerden biri yandaş ve dalkavuk gazetecilere gelir sağlamak, diğer gazetelerde çıkan AKP’nin onaylamadığı yazıları sansürlemek gibi sıkıyönetim zaptiyesi görevini de götürmekte.

Dönek solcu, Yeni Şafak gazetesinin acar yazarı Ali Bayramoğlu’na TRT’den bol akçeli bir program ve birkaç kulvar değiştirdikten sonra dilenciliğe soyunan, Oral Çalışlara da Radikal’de bir arpalık ayarladığı dillerden düşmüyor.

Hürriyet’te aradığını bulamayan hep tek tek basarak Doğan Medya’dan ATV’ ye oradan her devlet teşvikinin kıdemli abonesi Ciner Grubunun Habertürk Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini kapan Fatih Altaylı

Habertürk’te de boğazından geçen patron ekmeğinin hatırına adaşı Fatih Saraç’la başbakana patronu hatırına secdeye varan Fatih Altaylı, Habertürk ile başbakanlık arasında kurduğu Alo Fatih Hattı ile tele sansür uygulamasını başlatan gazeteci olarak tarihe geçti.

Fatih Altaylı bununla da kalmayıp, bir araştırma şirketinin seçim anketini değiştirerek AKP’nin oylarını yüksek gösterip başbakana secde etmeyi beceren onurlu(!) gazeteci unvanını da gelir hanesine kaydetti.

Sonra; ”dalkavuklukta ben tek değilim herkes yapıyor” savunmasını yaptı.

Başbakan tarafından Kabataş’ta, Gezi Olaylarında çocuklu ve türbanlı kadına üzerleri çıplak yüz erkeğin, saldırıp, üzerine işediği ve ellerinde görüntülerin olduğunu ilan edince, İsmet Berkan, Balçiçek İlter, Ozan Kütahyalı gibi dalkavuklar; ”Görüntüleri gördük, korkunçtu!”diye yazdıklarından anlaşılıyor ki Alo Fatih hattı sadece Habertürk’te değil Halk TV, Ulusal Kanal, Sokak Tv dışında tüm basını kanser mikrobu gibi zaptı-rapta almış.

Artık, başbakana soru soran gazeteci ya işten atılıyor, ya da sınır dışı ediliyor.

Başbakan muhalefetin alt yazıda bile görünmesine tahammül edemiyor.

Başbakanın Baş danışmanı Yalçın Akdoğan; muhalefetin meclis konuşmalarını bile yasaklama cesaretini gösterebiliyor.

Artık Türkiye’de iktidarın hırsızlık, rüşvet davalarına ne yargı dokunabiliyor, ne basın yazabiliyor.

Gazetecilik kamu görevidir; gazetecinin temel amacı haber ve yorum üreterek halkı ve kamuoyunu bilgilendirmektir.

Gazetecilik, özel amaç ve çıkarlara alet edilemez; haber ve bilgiyi yayımlamak ya da yayımlamamak karşılığında maddi manevi çıkar sağlanamaz, hediye kabul edilemez.

Görsel ve yazılı medyanın görevi, haberleri hiç bir etki altında kalmadan, kimseden emir almadan halka olduğu gibi yansıtmaktır.

Bir avuç ahlaklı, meslek namusuna bağlı gazeteciler dışında meydan dalkavukların, kralın soytarılarının tekeline verilmek isteniyor.

Mecliste milletvekillerine küfür ediliyor, yetmezse dayak atılıyor.

Türkiye’de namuslu olmak, dürüstlüğü savunmak için mangal gibi yürek gerek.

Az da olsa yürekli gazeteciler yiğitçe görevlerini yapmaktalar.

İşlerinden atıldılar, hapsedildiler.

Ama kalemlerini satmadılar.

Tüm baskılara rağmen, eğilmeden bükülmeden yazıyorlar.

Sosyal medyada da olsa doğruları halka iletiyorlar.

Selam olsun onlara!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.