SAVAŞDAN SONRA

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İki taraf arasında dövüşe, ağır sözler söylemeğe varan anlaşmazlıklar kavgadır. Mantıksız duygusal tartışmalarda çıkış noktasından uzaklaşılır. Dost, akraba, komşu ve ailede ilişkiler dolambaç, çıkılmaz yola girer.

Kavga kültürü eğitimi küçük yaşta ailede başlanırsa, geri dönüş mümkündür. Barışa dönüş yara izi bırakır, fakat yeniden başlama şansı verir.

Bilhassa birbirini seven insanların kavgası aile fertlerine çok acı ve ıstırap verir. Evli çiftlerin boşanmalarında bilhassa çocuklara zararı olur. Bazı çocuklar yetişkin olunca, güvenle geleceğe bakamaz, düzenli bir aile kuramaz.

Kırgınları, küskünleri barıştıran sevap işler. Bazen ufak bir adım, karşıdakine iki adım attırır. Barıştıktan sonra bedende bir rahatlama olur. İlişkilerde kırmamak için özen gösterilir. Duygu, mantık birlikte kullanılır. Dövüş, tartışma, çatışma olmadan devam eden bir ortam, yaşam olur.

İki ya da daha çok devletin birbirleriyle diplomatik ilişkilerini keserek, silahlı kuvvetlerle çatışmasıyla savaş başlar. Örgütlü, terör çete gruplarına karşı da devlet gücüyle savaşılır.

Kendi içinde ve başkalarına barışık insanlar devleti idare ederse, kolay kolay savaşa ülkelerini sokmazlar. Savaştan sonra alınan karar, imzalanan antlaşmalar ülke insanların onurlarını düzeltemeyecek kadar insafsız olunca, bir sonraki savaşı hazırlamış, tohum atmış olur.

İslâm inancında Hz. Muhammed’in yolunda, savaş savunma durumunda kalınca yapılmıştır. Bugün İslâm adına savaşan teröristler ve dini politikaya alet ederek halkı kutuplaştıran siyasetçiler dinimize en büyük zarar verenlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesini Mustafa Kemal Atatürk, Yurtta Sulh Cihanda Sulh, sözüyle barış prensibi tarihe geçmiştir. Bu prensip reel yaşamda uygulanmıştır. Böylece barışın küreselleşmesine ekonomiden önce yer verilmiş, Türkiye diğer ülkelere örnek olmuştur.

Bugün ülkeyi idare edenler hata yaparsa, gelecek nesillere kara leke olarak miras bırakırlar. Her fırsatta Almanya siyasetine kızan herhangi bir ülke, hemen Federal Almanya Başbakanı Dr. Angela Merkel’in resmine Hitler bıyığı çizerek protesto eder.

Tarihinde savaşı hep çıkaran ülke olunca, ilerlemesinin önünde kara leke engel oluyor. Otuz yıl ayrı iki ülke olarak cezasını çektikleri yetmedi. Bağımsız politika yapmaları zor oluyor. Amerika’dan izinsiz siyasi kararlar alması zorlanıyor.

Yahudi düşmanlığını, İsrail devlet politikasından ayırarak eleştiri yapamıyor. Musevilere işlenen soykırım utancı Dünya politikasında rahat kararlar aldırmıyor.

1 Eylül 1939 tarihinde Almanya Polonya’yı işgal etmişti. Bu savaşla başlayan İkinci Paylaşım Savaşı’nda 73 milyon insan hayatını kaybetti. Soğuk savaş dönemi 1989 yılına kadar devam ediyor. 1945 yılında silahlı savaş bitiyor, ama yaşam savaşı, devleti yeniden inşa etme mücadelesi sona ermiyor.

Geride kalanların yaşam çabası, göçler devam ediyor. Dünya’ya en fazla göç veren Almanya sığınmacı sorununda başta çok duyarlı davrandı. Fakat Suriye’yi diğer Afrika ülkeleri takip edince, kapasite aşıldı. Sağ, popülist, İslâm düşmanı partilerin Avrupa Birliği ülkelerinde yükselmesine sebep oldu. Demokrasinin tehdit altında olması, barışın tehlikeye girdiğini gösteriyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde silahlı çatışma yok, ama insanlar mutlu yaşıyor, diyemeyiz. Daimî bir korku var, her an her yerde bir patlama olabilir.

Federal Almanya tarihine borçlu ve sorumlu davranarak, Doğu Avrupa ülkelerini birliğe erken alınmasına sebep oldu. Demokrasiyi uygulamadan üye olan ülkeler uyumda zorluk çekiyor. Bu, çekirdek kurucu ülkelerin ilerlemesine engel oluyor. AB’de hiç bitmeyen tartışmalar sürüp gidiyor. Bu nedenle birliğe karşı olan milliyetçi partiler yükseliyor.

Komşularıyla iyi ilişkiler kurarak barış içinde, dostça kardeşçe yaşamaya çaba gösteren Almanya ilk barış antlaşmasını en çok savaş yaptığı Fransa ile yapmıştı.

Komşu Polonya ile barış çabaları diken ve taşla karşılanıyor. Polonya birlikten almak, ama gelişmesinde katkı sağlanmaya yanaşmıyor. Birliğin Batı Doğu ayırımındaki açıyı daha fazla açıyor.

1965 yılında kiliselerin yaklaşmasıyla başlayan barış çalışma grupları 31 Ağustos 2019’da çok sayıda etkinliklerle Polonya’nın işgalini anacak. Bir daha savaş olmasın tezi, tarihi unutturmamak, hatırlamak, anmak ve tarihten ders çıkarmakla mümkündür. Savaş ve kavgadan sonra karşı tarafa ilk adımı atmak cesaret ister. Bunu karşı tarafın perspektifini anlamak kolaylaştırır. Yani kendini karşı tarafın yerine koymak, empati duygusuna sahip olmak.

Dargınlıklardan sonra tarafların anlaşıp uzlaşması barışla neticelenir. Devletler arasında bir savaştan sonra sağlanan uzlaşma resmen barışın ilânıdır. Lozan Barış Antlaşmasını İsmet İnönü ve arkadaşları sağladı.

Barış çocuklara ad vererek halledilmiyor maalesef, olanı koruma gayret, çaba istiyor. Yalnız sözle olmuyor, uygulama gerekiyor. Yıkmak kolay, onarmak çok zordur. Bir kazağı örerken çok uzun zaman alır, ama sökmesi çok kısa zamanda ve kolay olur.

Barışla kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.