SAVAŞ ÇIĞIRTKANLARI

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

3 Ekim akşama doğru Urfa’nın Akçakale İlçesine, Suriye tarafından ateş açıldı. İkisi kadın, üçü çocuk beş yurttaşımız yaşamını yitirdi. Ölenlere Tanrı’dan rahmet, yakınlarına sabır, ulusumuza da başsağlığı diliyorum.
Suçsuz, silahsız yurttaşlarımızın yaşamını yitirmesi bir kez daha savaşın kirli yüzünü gösterdi. Akşam yemeğini hazırlamakla meşgul olan, Ortadoğu’daki petrol savaşının tamamen dışında bulunan bir anne, kızları ve komşusuyla haksız bir savaşın kurbanı oldular.

”Arap Zemherisi”nin başlamasıyla Kuzey Afrika’dan başlayan yangın, Ortadoğu’ya sıçrayarak kapımıza dayandı. Yangını çıkaranlar, petrol içerek yaşayan Batılı vampirler… Yangına benzin döken de AKP iktidarı ile Körfez’in çağdışı yönetimleri. Sınırımıza dayanan yangının, bizim topraklarımıza sıçramaması olanaksızdı. Sonunda olan oldu, Şanlıurfa ve Hatay illerimiz bu kirli petrol savaşından etkilendi. Aklı başında ne kadar insanımız, aydınımız varsa bu durumu önceden görerek hükümeti uyardı. Ama anlayan, kulak asan kim?
”1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011ile 2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız. (Habertürk, 21 Ocak 2012)” Bu sözler Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na ait. İnsan sormadan edemiyor: Bu sözleri çağdaş Türkiye’nin dışişleri bakanı mı söylüyor, yoksa fetih marşıyla kalelere saldıran ortaçağ devletinin her hangi bir veziri mi? Bu sözlerle komşu ülkelerin toprak bütünlüklerine, egemenliklerine tehdit yok mu? Yarın çıkar Davutoğlu der ki, ”Sözlerim yanlış anlaşıldı ya da basın çarpıttı.” Sorumlu orunlarda bulunan kişiler, konuşmalarında daha dikkatli olması gerekmez mi? ABD’den destekli ”Yeni Osmanlı” düşleri görmek, günümüzün gerçekçi ve sağlıklı kafalarına yakışır mı? ABD, Türkiye’yi neden ”Yeni Osmanlıcılık” tuzağına çekiyor? Bu sorunun yanıtını düşünmek, akılcı davranmanın yolu değil mi? ABD, açıkça ülkemizi Ortadoğu’da bataklığa çekerek silahlı güç olarak kullanmak istiyor. Ne yazık ki rüya âlemindeki hükümet bunu görmeyip tatlı rüyanın uykusundan uyanmak istemiyor.
Şimdi gelelim Akçakale’ye… Evet, Suriye tarafından ateş açıldı ve yurttaşlarımız yaşamını yitirdi. İlk kez mi ateş açıldı topraklarımıza Suriye topraklarından? Hayır! 20 Eylül’den beri on altı kez Akçakale’ye top mermisi düştü. Ateşin, Suriye tarafından geldiği doğru. Ama kimden olduğu belirsiz. Topraklarımıza düşen havan mermisiyse büyük bir olasılıkla Suriye’deki teröristlerce atılmıştır. Neden mi?
Esat yönetimi, karışıklıkları bastırdı. Yalnızca sınırımıza yakın bölgelerde çatışmalar var. Nedeni de teröristlerin üs olarak topraklarımızı kullanması ve Türkiye’nin lojistik desteği. Savaşta kaybeden teröristlerin tek umarı, Türkiye’nin müdahalesi. Bu nedenle Akçakale’ye ateş açıp Türkiye’yi oyuna getirmiş olabilirler. Bu konu iyi araştırılmalı, merminin kaynağı belirlenmeli.
Başı yeterince belada olan Esat yönetimi, Türkiye’yi neden kışkırtsın? Bu aşamada Türkiye’nin savaşa sokulması, ABD ve İsrail’in işine gelir. Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi, İran’ı da içine alan geniş çaplı bir savaşın çıkması demek. Bu kimin işine gelir? Tabi ki ABD ve İsrail’in.
Bugün hükümet, TBMM’den Suriye topraklarına gerektiğinde askeri müdahalede bulunmak için tezkere çıkaracak. RTE ve Davutoğlu gibi savaşın ne olduğunu bilmeyen, tarih bilgisi kıt, yalnızca 1699’a kadar Osmanlı’nın yaptığı savaşları yüzeysel olarak anlayan, fetih rüyalarıyla tatlı uykular uyuyan kişilere böyle bir yetki verilemez. Devletlerarası ilişkileri sokak mantığıyla çözmeye çalışan bir anlayışa savaş yetkisi vermek, büyük cinayetlere ortak olmaktır, aman dikkat!
Savaş çığırtkanlarını, Türkiye’yi ABD adına savaşa sürüklüyor. Yine Mehmetler ölecek; ama vatan için değil, tıpkı Kore’deki gibi ABD çıkarları uğruna. Kandil’i vuramayanlar, Şam’ı vuracaklar. Niçin, kim adına?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.