SANDIKTAKİ ATATÜRK

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

SANDIKTAKİ ATATÜRK

Kısa bir süre sonra gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçiminde “Seçme hakkı olmayan seçmen” olarak tercihimizi yapmamız isteniyor. Ne yapacağız? Kimi seçeceğiz?

Öncelikle, ikili sistem hakkında konuşmak gerekiyor. Türkiye’nin istikrarsızlığından ve sola savrulmasından duydukları tedirginliği hiç saklamayan emperyalistler, sürekli müdahale (darbe) gerektirmeyecek bir seçim sistemini dayatıyorlar. Bu iki partinin belirleyici olacağı, küçük partilerin yok olacağı bir sistemdir. Elbette, Türkiye’deki sistem ne ABD’de ve ne de Fransa’daki başkanlık sistemine benzeyecektir. Çünkü, emperyalistler açısından “Türkiye’nin ihtiyaçları” farklı! Onlar, 3. Dünya’nın işbirlikçilerine dayattıkları bonapartist bir sistemi Türkiye’de de hayata geçirmek istiyorlar. 

Önümüze konulmuş bu sistemde seçmen tepkilerinin ve yönelimlerinin analiz edilmesi son derece önemli. Sistemi yaşatacak iki parti, seçmende “mecburiyetler hissi”ni güçlendirecek ve istediği adaya değil, seçilmesini istemediği adaya göre tepkisini sandığa yansıtmasına yol açacak. Böylece, sistemi sekteye uğratma ihtimali olabilecek siyasi tercihler daha baştan ve bizzat “seçmenin seçimi” ile tarihe gömülecek!

Düzen böyle kurulunca, seçeceğimiz adayları belirleme hakkı elinden alınmış ve dayatılan tercihleri seçmek zorunda bırakılan seçmenin önünde fazla seçenek kalmadığı anlaşılıyor. Seçmene tanınan tek özgürlük, seçilmesini istemediği adaya karşı diğerini seçmek olarak şekilleniyor. Lider sultası ile boyunduruk altına alınmış milletvekillerine tanınan aralarında 20 imza toplayarak aday çıkarma özgürlüğü ise, sistemin küstahlığının son kertesi olarak duruyor.

Şimdi ne yapacağız?

Omuzlarımızda namusumuz yerine koyduğumuz görevlerimiz var. Cumhuriyet Devrimi’ni yıkmalarına izin vermeyeceğiz ve ülkemizi uluslar arası emperyalist sistemin boyunduruğundan kurtaracak devrimi tamamlayacağız. Öte yandan, CHP ve MHP ortaklığı ile halka dayatılan “yeni sistem”in ilk deneyimi olacak cumhurbaşkanlığı seçimini de, karşı devrim odaklarının hamlelerini de tahlil ederek, sistemin meşruiyetinin sorgulanması açısından ilk muharebe alanı olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır.

Sonunda, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli milli kuvvetleri siyaset arenasından tamamen dışlayıp, marjinalleştirecek ve seçim sonrasında siyasi tabloda yeni bir saflaşma/düzen kurulmasına hizmet edecek “en doğru aday”ı buldular. Şeriatçılığı benimsememiş olsa, hademesi olarak dahi çalışamayacağı İslam İşbirliği Örgütü’nün genel sekreterliğini yapmış, CIA’nin kontrolündeki Suudi Arabistan orijinli Rabıta’nın Türkiye faaliyetlerinde yönetici görevler almış Muhammed Ekmeleddin İhsanoğlu! Bu “hamle” ile sadece Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi garanti altına alınmış olmuyor. Aynı şekilde, seçim sonrası oluşacak siyasi denklemlere de büyük oranda müdahale edilmiş oluyor. Cumhuriyet Devrimi’nin savunucuları siyaset arenasından silinmek isteniyor. Türkiye, İslamcısının rakibinin gene İslamcı olduğu bir ülke haline getiriliyor. Aynı anda, artık ana muhalefetin de CHP değil MHP olacağı planları dillendirilmeye başlanıyor! “Yeni” Türkiye’nin siyasi polarizasyonunda milli kuvvetlere yer yok, artık!

Boykot ya da (kerhen de olsa) Ekmeleddin yeni seçim sisteminin ülkede yarattığı/yaratacağı tahribatın farkında olmayan önerilerdir. Boykot, büyüklüğü itibarıyla tehdit oluşturma şansı olmayan ve bu nedenle de, sistemin kendisini meşrulaştırmasına hizmet edecek bir öneridir. Seçim için yapılan anketlerde % 10-15 aralığında sandığa gitmeyecek bir kesim tespit edilmektedir. Bunun anlamı şudur, boykot diyenler bu potada eriyecek ve verilmek istenen siyasi mesaj tersine sistemin meşruluğuna kanıt olacaktır.

Ekmeleddin’e oy verilmesini önermek ise, sisteme boyun eğmek anlamına gelmekle birlikte, emperyalistlerin “ya kırk katır, ya kırk satır” dayatmasını kabul ederek, öncelikle halkı bilinçlendirmek konusunda tam teslimiyet demektir. Ekmeleddin’e oy vermek, sisteme teslim olmak demektir. Sadece Devrim’in en temel kazanımlarından olan laiklikten “de facto” vaz geçmek anlamına gelmez, Ekmeleddin’e oy vermeyi önermek, Cumhuriyet Devrimi’nden de vaz geçmek anlamına gelir.

Bu dayatmaların dışında farklı ve siyasi mesajı somut, anlaşılabilir ve etkili bir yöntem bulmak zorundayız. Kartacalı Hannibal Barca’nın Ron Vadisi önünde yaşadığı ikilemle karşı karşıyayız: “Ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız.” 

O halde, ortaya çıkan seçenek şudur: sandığa gideceğiz ama Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermeyeceğiz. Bölücülüğün adayı Selahattin Demirtaş ve onun hamisi Tayyip Erdoğan’a da oy vermeyeceğimize göre, seçmen zarfından çıkma olasılığı olacak tek bir şey kalıyor: Mustafa Kemal Atatürk! Sandığa gitmek ve zarfa Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi ile oyumuzun rengini belli etmek yoluyla geçersiz oyları büyütmek bilinçli tercihleri ortaya çıkaracak, böylece başarı oranında sistemin meşruiyeti masaya yatırılmış olacaktır.

Sandıktan Mustafa Kemal Atatürk’ün çıkması yüzdelerle ölçülmeyecek bir kıymeti ortaya çıkaracaktır. O da, Cumhuriyet Devrimi ve kazanımlarını savunmaya kararlı bir direnç kitlesinin varlığıdır. CHP ve MHP’nin el birliği ile siyaset sahnesinden kaldırmakla görevlendirildikleri kesim, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde kurulan Cumhuriyet’in temel ilkelerinin yılmaz savunucularıdır. Emperyalist sistemin isteklerine boyun eğerek, devrimci Cumhuriyet’i yıkmanın öyle kolay olmayacağını ihtar edeceğimiz kuvveti sandıkta gösterebiliriz. 

Cumhuriyet Devrimi savunucularının cumhurbaşkanlığı seçimlerini kendi lehlerine çevirmeleri için böyle bir yolun başarılı olacağını düşünüyorum. Çünkü, sandıktan çıkacak direniş kuvvetleri emperyalizme teslim olan tüm yüzdeleri sıfırlayacak güce sahiptir. Burada önemli olan direniş kuvvetlerinin iktidar ve muhalefetiyle teslim olan cepheden az ya da çok oy alması değil, tersine direniş kuvvetleriyle hesaplaşmayı göze almadan hiçbir yıkıcı projenin hayat bulamayacağının ilan edilmesidir.

Direnişin adı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Sandıktan çıkaracağımız tek aday Mustafa Kemal Atatürk’tür!

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.