SADDAM KALMADI, KADDAFİ VERELİM..

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

21.yüzyıl, özellikle Ortadoğu’da, despotların yıkıldığı bir çağ olarak şekilleniyor. Bunda çeşitli etkenler var ama gelişen ve halka inen teknolojinin en büyük etken olduğunu unutarak olaylara bakarsak tam bir analiz yapmamın mümkün olamayacağını düşünüyorum. Özellikle de iletişim teknolojisinin yoğun olarak, ülkelerin propaganda aracı olarak kullanıldığı 2.dünya savaşı ve ünlü BBC radyo yayınlarını geçerek 80.li yıllara gelirsek, Roland Reagen’ın ” Yıldız Savaşları ” projesi kapsamında yaptıkları karşımıza çıkıyor.
Hemen, hemen tüm Sovyet coğrafyasını kapsayacak biçimde ama Sovyet hava sahası dışında konuşlandırılan ve belli başlı ABD televizyon yayınlarının kullanımına ücretsiz olarak açılan uydular sayesinde, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı sınırları içinde yaşayan insanlar, bütün yasaklamalara rağmen, kendi yaşamları ile ABD’deki yaşamı kıyaslamaya başladılar. Bunun; sisteme karşı olan güvenin önemli ölçüde sarsılmasına yol açtığını söyleyebiliriz. Tabii; Sovyetler Birliği’nin batı dünyasına olan en önemli ihraç ürünü petrolün fiyatının, ABD’nin güdümü ile suni biçimde düşürülmesi ve Sovyetlerin petrol girdilerine önemli bir darbe vurulması da çok önemli bir etken olunca, halkın huzursuzluğu ve sisteme olan güveni hızlanarak artıp, Michael Gorbaçov’u ” Glasnost ve Prestroika ” ya zorlamıştı. Gerisi hepimizin malumu…
Daha sonraki yıllarda, 1.ci Körfez savaşı başlamadan, aynı mekanizma devreye girmiş ve Irak halkı ile ordusunun moralini sıfıra düşürmüştü… Savaşın ilk saatlerin itibaren başlayan CNN televizyonunun naklen yayınları da bu bozguna destek olmuş, hızlandırmıştı.
Ama 21.ci yüzyılda iletişim dünyasında olanlar, tam anlamı ile baş döndürücü.Önce 2.ci Irak savaşında yaşanan rezillikler ve ardından 2010 yılının sonlarına doğru, ABD Dışişleri Bakanlığının kriptolarının Wikileaks tarafından internette yayınlanması, tüm dikkatleri internet denen fenomene çekti.Bu aşamada birçok ülkenin yönetimleri tedbirler üretirlerken, diktatörler yıllardır ezdikleri halklarının bu iletişim arıcını kullanarak iktidarlarına son verebileceklerini asla akıllarına bile getirmediler.Sonuç ortada.Tunus’da başlayan ve internet aracılığı ile organize olan halk ayaklanması, bir de Arapça yayın yapan Al arabia ve El Cezire televizyonlarının yayınları ile bütünleşmesinin sonucunda diktatör Bin Ali ve ailesi Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kaldı.Derken Mısır sıraya girdi.Tunus’un aksine, burada sokaklara dökülen halka güvenlik güçleri karşı çıkmakla kalmadı, halkın üzerine ateş açarak yaklaşık 300 kişinin ölümüne sebep oldu.Ordu ise kendi halkına ateş açmayı kabul etmeyince Hüsnü Mübarek köşesine çekilmek zorunda kaldı.Şimdi yönetime el koyan askerler ne yaparlar veya yapacaklar henüz net olarak belli değil.Ardında Libya patladı.Muammer Kaddafi ayaklanan halka karşı en sert davranan diktatör oldu, hala da direniyor.Ama Libya’nın yapısı diğerlerine hiç benzemediği için belli bir bölgeye sıkışıp ( Tripolis ) şimdi o bölgeyi elinde tutmaya çalışıyor.Yaklaşık 140 değişik kabileden oluşan Libya halkının desteği ortadan kalkmış, ordu büyük ölçüde bölünmüş, ülkenin doğu bölümü ( Bingazi) tamamen ayaklananların eline geçmiş vaziyette.Bu durumda Kaddafi’nin artık tutunabilmesi mümkün görünmüyor…
“1.ci yüzyıl, şu veya bu şekilde, diktatörlerin sonunu getirirken, çok çarpıcı bir gerçek de ortaya çıkmış ve batı dünyasını, özelliklede Avrupalıları köşeye sıkıştırmış durumda.1988 yılında, Halepçe’de kendi halkının üzerine zehirli gazla giden, 5,000′ den fazla insanı öldüren ve yüz binlerin sınırı aşıp Türkiye’ye sığınmasına neden olan diktatör Saddam Hüseyin İn, her ağızlarını açışta ” İnsan Hakları ” diyen batı ile ilişkileri fazla göze batmadı, öne çıkarılmadı… Ne 1.ci ne de 2.ci Körfez savaşında da, Saddam Hüseyin’in gaddar bir diktatör olduğu üzerinde durulmadı. Zaten o da yakalanıp, alel, acele yargılanıp asıldı…
2011 yılının başından itibaren gündeme gelen Kuzey Afrika ülkeleri ve onların diktatörleri. Tunus ve Bin Ali olayı tam ve yeterli olarak gündemde tutulamadı, çünkü sokak çatışmalarında fazla insan ölmeden Bin Ali durumu kavrayıp ülkeyi terk etti. Tunus’dan etkilenen Mısır patladı… Sokak çatışmaları, göstericiler ile polis arasında sürerken, birden Hüsnü Mübarek gerçek yüzünü göstererek, göstericilere ateş açılması emrini verdi ve yaklaşık 300 kişiden fazlası hayatını kaybetti, binlerce yaralı var… Ancak; kendiside içinden gelmesine rağmen, ordunun kendi halkı üzerine ateş açmayı reddetmesi üzerine, Kızıl Deniz sahilindeki villasına çekilmek zorunda kaldı. İşte tam o sırada şu soru ilk defa gündeme geldi. Batı dünyası olarak, ne uğruna bu diktatörü 30 yıl beslediniz ve sustunuz..? Mısır ve Hüsnü Mubarek ile gündeme gelen bu soru, Libya’ da daha da ön plana çıktı. Libya’dan gaz ve petrol çıkarı olan ve karşılığında da Libya’ya yatırım yapmış olma Avrupa ülkeleri ve onların liderlerinin, çok yakın bir geçmişte Kaddafi ile çekilmiş can, çiğer, kuzu sarması fotoğrafları, sokaktaki Avrupalının da gözünü açmaya başladı.
Şimdi gündemde daha da komik ve Avrupalının ikiyüzlülüğünü tam olarak ortaya koyan bir konu var. Kaddafi, ülkenin doğusuna hâkim olan güçlerin üzerine savaş uçaklarını gönderince, Avrupalılar soruyor..? Nerede Amerikalılar, neden hava saldırısı düzenleyip bu katliama mani olmuyor..? Hani sen Amerikanlıların dünyanın jandarması rolü oynamasına bozuluyordun..? Orada senin mi daha çok çıkarın var yoksa Amerika’nın mı..? Sen neden savaş uçaklarını gönderemiyorsun..? Bir yerde Kaddafi’nin tamamen yok olması işine gelmiyor değil mi..? Onun için işi Amerika’ya havale etmeğe çalışıyorsun…
Petrol ve gaz sahibi ülkelere, başta hangi diktatör olursa olsun, çıkarları çerçevesinden bakan bu ikiyüzlüler, aslında diktatörleri severler, çünkü diktatörlerin modern silahlara ihtiyacı vardır ve bunlar da petrolü alır, silahı satarlar…
Dolayısı ile Diktatör ararlar… Ama başlıkta değindiğimiz gibi, Saddam Hüseyin kalmadı ama biz size şimdilik Muammer Kaddafi verelim… O da giderse, bir yolunu bulur, siz yenilerini yaratırsınız zaten…
Kalın sağlıcakla efendim…
  
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.