RANDEVU

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Değerli dostlar. Ara sıra, sizlere dilimizde yer etmiş ya da yer edinmeye çalışan el dili sözcüklere karşılık olarak önerdiğim sözcükleri sunmaya çalışacağım. Bu öneriler ilk anda belki itici gelebilir ya da içinize sinmeyebilir. Bunu kişiselleştirmeden benimsemek ve uygulamak gerektiğini bilmeliyiz. Unutmayalım ki dil ve söyleminin algılanması alışkanlıklara bağlıdır. Var olanı olduğu gibi kullanmak, yeni sözcükleri de çoğunluğun beğenisi ve dilcilerin önerisi doğrultusunda kabullenmek ve benimsemek gerekir. Aslında bu benimseyiş öyle birden bire olacak bir şey değildir. Bir sözcüğün dışlanması ya da yeni bir sözcüğün dilde yer edinmesi belki on yıllar alabilir. Sonucunda istenilen hedefe varılmayabilir de. Bunu belirleyenler ne akademisyenler ne işinin en üst düzeyde ehli dilciler ne de devlet baskısı olabilir. Belirleyici tek unsur elbette o dilin kullanıcılarıdır, halktır. Halkı yönlendirenlerin başında da yazarlar, televizyon sunucuları ve toplumun örnek aldığı her kesimden kişiler gelir. İstenmeyen el dili sözcüklerin dilimizi kirletmemesi için en büyük sorumluluk ve görev bu kişilere düşmektedir. Doğal olarak bu kişileri yönlendiren arka plandaki kişileri de unutmamak gerekir. Örneğin çevirmenler, yönetmenler, şarkı sözü ya da program yazarları… Bir oyuncunun, bir bakanın, bir şarkıcının bir an için boşta bulunup kullanacağı bir sözcüğün milyonlar tarafından duyulup benimsenme olasılığı ne boyuttadır sizce?
Kısacası dilin arınması ya da gereksiz el dili sözcüklerin dile yamanmaması için üstümüze düşen bu büyük sorumluluğu, dil bilincini, ulusun birer ferdi olarak benimsemek, ulusal bir görev olarak bağımsızlığın en büyük göstergesi olduğunu unutmamak ve gereğini yapmak zorundayız.
Bugün, yıllardır dilimizin vazgeçilmezlerinden olan RANDEVU sözcüğü üzerinde durmak istiyorum. Belki ilk aşamada önerileri siz de yadırgayabilirsiniz. Ama lütfen üç-beş defa kullanmaya gayret ediniz. Vazgeçilemez diye hep görmezden gelinen ve kullanımına devam edilen bu sözcüğün pek de o kadar vazgeçilemez bir şey olmadığını, sadece alışkanlıktan ibaret olduğunu göreceksiniz. Üstelik bir tek sözcük karşılığında farklı kullanımların olması da dilimizin “İşte zenginlik budur!” dedirten özelliğini yansıtacaktır.

Önce sadece randevu vardı. Fransızlardan almış benimsemişiz. Yerine de bir türlü bir sözcük uyduramamışız. Sanki bu dil çok zayıfmış gibi. Hadi bulamadık, Türkçe bir sözcükle karşılık türetemedik diyelim, ama son zamanlarda sık sık duymaya başladığımız TERMİN neyin nesi? Buna neden gerek duyuldu. Fransızcayı bitirdik de Almancaya mı başladık. Belki de Almancı dediğimiz yurt dışındaki dostlarımızın Türkçeye katkısıdır. (!) Tıpkı kırk yıllık mangal keyfine “gril” demeye başlandığı gibi. Bu nasıl bir özentidir? Bu nasıl bir sorumsuz yaklaşım ve kullanımdır? Buna dur demeyen de en az kullananlar kadar suçlu değil midir?

Yıllardır kullandığımız, ama her seferinde de huzursuz olduğumuz randevu sözcüğünü sürekli tartışırız. Maalesef hiçbir çözüm ve öneri üretemeden yine randevulaşarak ayrılırız. Rahmetli anamın bir sözü vardı: “Sabire sallar başını, Ayşe bilir işini.” Bu doğrultuda herkes bir şeyler söyler, ama her işi yine oluruna bırakır ve “randevu” sözcüğünden vazgeçemez. Kısacası aynı tas, aynı hamam.

Diyorum ki gelin bu işe son verelim. Kısır tartışmalar yetmiştir. Buna bir nokta koyup bundan gayri randevu yerine kendi sözcüklerimizi kullanalım. İnanıyorum ki kısa süre sonra yeni alışkanlıklarımız sayesinde bizden sözcüklerle daha güzel cümleler kurabilecek, duygularımızı daha güzel yansıtabileceğiz.

Dilimizde bunu anlam açısından tek sözcüğe sığdırmaya çalışmak, sıkıştırmak, daraltmak gereksiz ve imkânsızdır. Üstelik anlamsız bir zorlama olur. Ayrıca dilin kullanımındaki çeşniyi de yok eder. Gelin şimdi üç-beş örnekle randevu sözcüğünün kullanımını ve içerdiği kavramları, kendi sözcüklerimizle ifade etmeye çalışalım.

Randevu saati. / Görüşme saati. ayrılırız. Rahmetli anamın bir sözü vardı: “Sabire sallar başını, Ayşe bilir işini.” Bu doğrultuda herkes bir şeyler söyler, ama yine herkes işi oluruna bırakır ve “
Randevu yeri. / Görüşme – buluşma yeri.
Randevu almak. / Gün almak.
Doktorla randevum var. / Doktorla görüşmem var. ( randevu = görüşme)

Müdürden randevu istedik. / Müdürden görüşme istedik.

Arkadaşımla randevum var. / Arkadaşımla buluşacağım.

Benim için randevu ayarladılar. / Benim için görüşme ayarladılar.

Bugün Güldane ile randevum var. / Bugün Güldane ile buluşacağız. ( randevu = buluşmak)

İş görüşmesi için randevu aldım. / İş görüşmesi için gün aldım. (gün almak)

İş (için) randevum var. / İş görüşmem var.

Arkadaşımla randevulaştık. / Arkadaşımla sözleştik. (randevulaşmak = sözleşmek)

Randevu evi. / Genelev, kerhane.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama genel olarak hepsinin aynı kalıplar içerisinde olduğu kesindir. Üstelik örneklerde de görüldüğü gibi tek kelimeyle de sınırlanmıyoruz. Eminim ki bu örneklerin çoğu size, sizdenmiş gibi yakın ve sıcak gelmiştir. Dolayısıyla eğer istersek, “randevu” sözcüğüne gerek kalmadan kendi dilimizin sözcükleriyle derdimizi çok güzel anlatabiliriz. Hiç de zorlanmadan ve zorlamadan. Yeter ki bu konuda samimi ve duyarlı olalım. Alışkanlıkların da vazgeçilebilirliğini unutmayalım. Hele konu dil ise.

Özetlersek, “randevu” yerine çoğunlukla “görüşme” zaman zaman da “buluşmak ve gün almak” sözcüklerini; sözcüğün eylem olarak, randevulaşmak biçimindeki kullanımlarında ise “sözleşmek” kavramını cümlenin gelişine göre gönül rahatlığıyla kullanabiliriz. Hiç de yadırganmayacaktır.

Tüm görüşmeleriniz, buluşmalarınız mutluluklar getirsin.

Tahsin MELAN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.