PUZZLE TAMAMLANMADIKÇA BİZE RAHAT YOK

ABONE OL
11:49 - 23/10/2020 11:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

PUZZLE TAMAMLANMADIKÇA BİZE RAHAT YOK
 
“Temmuz etkisi” henüz geçmedi. Uzun bir süre bu travma devam edecek gibi görünüyor.
Ülkede herkes konuşuyor. Konuştukça akıllar karışıyor. Hoş, kimsenin ağzı torba değil. Konuşur elbet.
Fetö’ist avı başlayınca kendini kurtarmaya çalışanlar birer-birer TV’lere çıkıp övgüler yağdırmaya başladı. Akıl ve izanla buluşmayan senaryolar, suçlamalar, açıklamalar gırla gidiyor. Yalanlardan gerçeği ayırmak mümkün değil. Gerçeği korumak ise zor bir iş. Ortalık toz duman. Halkın henüz olanı biteni kavradığını da pek sanmıyorum.
Cumhurbaşkanının” Fetö’cüleri ihbar edin ”çağrısı, bir kısım çevrelerin idamın geri getirilmesi talebi benim kanımı dondurdu. Olağanüstü hal’e sığınarak muhbirlik yapmak Türk halkına yakışacak bir tutum olmasa gerek. Herkes birbirinden şüpheleniyor.  Millet en küçük bir şeyde komşusunu ihbar etmeye hazır.  Umarız bu sudan ucuz ihbarlara rağbet edilmez.
 60 ve 80 ihtilalini yaşayanlar, Balyoz ve Ergenekon’u henüz unutmamış olanlar, yalan yere yemin eden gizli tanıklar ile suçsuz bir takım insanların başlarının nasıl yandığını unutmadık.
Oysa önümüzde koskoca bir puzzle var. Tamamlandığında nasıl bir manzara çıkacağı henüz belli değil.  
Kendini mehdi ilan eden Fetonun veya Fetöcü gurubun o küçücük beyinleri ile bu kadar kapsamlı bir eylem planını hazırlamış olması mümkün değil.  Ülkeye egemen olmak isteyen güçlerin varlığı her dönem malumumuz.   Laiklik ile ezilmiş bir gurubun temsilcisinin “Kılcal damarlara kadar girme ve devleti yönetme, hatta daha da ileri giderek tüm dünyayı İslamlaştırıp devletleri yönetme” söylevleri bana eski zamanlarda ki tapınakçıların ideallerini anımsattı. Onların da sürüp giden özlemi  her dönemde bu idi.
Günümüzde Feto’nun yeni oluşturduğu din ile İslam’ın bir ilgisi olmadığı, islamda ayrılıkçı bir hareket haline geldiği görülüyor.
Sözü uzatmayalım, bu organizasyonun arkasında bize dost gibi görünen batılı pek çok ülkenin gizli servislerinin ürettiği projeler olduğu muhakkak. Ayrıca kadim dostumuz Amerika’nın bu işin bir parçası olmaması da mümkün değil gibi.
Ne yazık ki sevgili yöneticilerimizi aldatanlar arasında sadece batılı ajanların değil, finansör olarak Arap dünyasının liderlerinin de olduğunu görürsek sakın şaşırmayalım. Çünkü Türkiye veya komşu ülkelerden biri üzerinde oyun oynamaya çalışanların sadece batı ülkelerinden ibaret olduğunu düşünmek bence tam anlamı ile bir “safdillik” olur.
Batılı ülkeler çok güzel projeler üretseler bile, hayata geçirecek finansmanı bulamazlar. Avrupalılar, Arap dünyasının maddi desteği olmasa toplu iğneyi bile çoğaltamazlar. Bu projenin müellifleri de, finansör olarak,  zahmetsizce topraktan petrol sağan ve paraya para demeyen doğulu tüccar ülkeler olsa gerek. Bunlar, tembellikleri nedeni ile erişemedikleri batı medeniyetlerini aşağılık gören, akıl ve bilim yolu ile gösteriş yapacakları yerde ölçütleri pilav tepsisi üzerine konmuş bütün bir kuzu, oynattıkları dansözler, takıp takıştırdıkları ağırlıklarınca altından ibarettir.  Batılı ağa babaları ise, tarih boyunca karıştırmak istedikleri ülkeler için bu gibi cahil-cühela takımı ile işbirliği yapmıştır.  Kendileri millet olmayı beceremedikleri için hep kabile toplumları olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.  
Ülkemizdeki gelişmeler karşısında sessiz kalan Avrupa’ya ve Avrupa birliğine kapılarımızı kapatmamız onların bitip tükenmeyen taleplerine dur dememiz gerekir. Türk halkı, devletine ve demokrasiye sahip çıkarak, “Büyük Ortadoğu planını” bozguna uğratmış, bölgede önemli bir denge unsuru olduğunu göstermiştir.
Bazı muhteremler, kalkışma gecesi Tankların ve Uçakların ortaya çıkması ile halkın seferber olması arasında geçen kısa süre ile ilgili bir bağlantıyı kuramamışlar,  komplo senaryoları üretmekle yetinmişlerdir.  Böylesine bir olaya karşı özellikle iktidar partisinin eğitim kadrolarınca önceden örgütlenmiş bir yapının var olduğunu niçin sorgulamadıklarını merak ediyorum.  Ayrıca insanların sokaklarda olduğu bir saatte böyle bir kalkışma ’ya kalkışmanın hiçbir literatürde yeri yoktur.
Beni kara-kara düşündüren şudur;
Siyonizm’den miras kalan “Takkiye kültürü” ile sevgili Atatürk’ün işaret ettiği milli ahlak kavramımızın yalan ve riya ile nasıl çöktüğünü,  bu yol ile her kademeye rahatlıkla gelinebileceğini, bunun doğuracağı sonuçların vahametini görmüş olduk. Böyle bir olay nedeni ile herkes çocuklarının ve torunlarının geleceğinden endişe duymalıdır.
Demek ki bu ülkede dürüst insan yetiştirmenin bir hikmeti Harbiye’si kalmamıştır. Hoş, yıllarca dürüst insan yetiştirmek için hizmet ettiğimiz İzcilik örgütümüzün bile “Takkiye” ile nasıl kısa bir sürede mutasyona uğradığını gördüğümüzde bunu anlamamız gerekirdi.
Yıllar önce bir komedyenimizin kulaklarımızda kalan sesi ile “İyilik öldü, yaşasın kötülük…” diye eğlenmekten ve yeni ahlak anlayışını tanımaya çalışmaktan başka bir çaremiz kalmıyor. Böyle bir ahlak anlayışına biz nasıl ayak uydurabiliriz orasını da bilmiyorum.
Bekleyelim ve başı sonu belli olmayan Kalkışmayı daha iyi yorumlayabilmek için Puzzle’ın eksik parçalarının tamamlanmasını bekleyelim. 
Umarız bazı parçalar yok edilmemiştir.   
Taner Tümerdirim
 

 
 
 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.