PUTUNU KIRACAĞIM SENİN!

ABONE OL
18:44 - 01/10/2020 18:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 PUTUNU KIRACAĞIM SENİN!

 
İstenildiği kadar saklanılsın, istenildiği kadar gizlenilsin, sadece yeri geldikçe, adı adet yerini bulsun kabilinden ve yarım ağız söylenilsin, asıl düşünce hissettiriyor her vesile kendisini gerci ama açıkça dile getirenler de var düşmanlıklarını!..
 
Genç bir kızın söylemine bakınız şimdi: Çok şükür yakında bitecek okul; özlemini duyup hayallerini kurdukça, sabırsızlandığım öğretmenliğe kavuşacağım…
 
Buraya kadar güzel, hoşnut oldum, yüreğindeki aşkı, özlemi en derinimde hissederek duygulandım ve inşallah dedim…
 
Devamında ise resmen şoka girdim, kanım dondu…
 
“Bu güne dek çocukların beyinleri yıkandı okullarda, Atatürk yanlış tanıtıldı, putlaştırıldı, tapındırıldı çocuklar. Çocukluğu sadece tarlada karga kovalamaktan ibaret anlatıldı, Yurdu düşmanlardan kurtardı denildi, tek başına kurtarmış gibi. Gerçekler saklandı, ne mal olduğu anlatılmadı. Bunlar benim içimi acıtıyor, sırf bu nedenle başka tercih yapmayıp öğretmen olmak istedim. Yıkacağım bunları. Gerçek Atatürkü anlatacağım çocuklara, bitecek bu sevda… Bekle beni Atatürk, yıkacağım putunu”
 
Kızımızın gözü, acıtan dünya kadar gerçeği görmüyor; işini gücünü bırakmış, o nasıl bir kinse, gençliğini, hayatını, görevini yapmış, her ölümlü gibi göçüp gitmiş birini gözden düşürmeye adamış. Üstelik, sözüm ona dindar olan bu kızımız, Peygamberinin, “Ölmüşlerinizi güzel sözlerle anınız, arkalarından kötü söz söylemeyiniz” sözünü de unutmuş!.. Belki de biliyor ama nefreti öylesine büyük ki itibar etmiyor Peygamberinin sözüne bile!..
 
Benim de içimi acıtanlar var; evet eksik de tanıtıldı, insan üstü tanıtıldı, kimi kez ilahlaştırıldı da. Onun da insan olduğu, onun da her insan gibi özel hayatı olduğu, insani zaafları olabileceği ve bu yanının bizi ilgilendirmemesi gerektiği; ilgilenmemiz, öğrenip bilmemiz gerekenlerin, yeterince ve gereğince anlatılmadığı…
 
Kime sorsanız, sadece “Vatanı düşmandan kurtardı” diyor; o kadar, dahası yok pek çok kişide!..
 
Öğretmen olmak; kalıplaşmış sözcüklerle papağan gibi tekrarlamaktansa, araştırıp öğrenip masal kahramanı gibi değil de gerçek olarak, layığınca öğretmek için istenmeli.
 
Öğretmen olmak, çocuklara kitaplar dışında da bilgiler vermek, çok daha güzel değerler yüklemek, insan olmanın, adam olmanın erdemini, sevgiyi, saygıyı öğretebilmek için istenmeli.
 
Öğretmen, her duyduğuna, okumak araştırmaksızın inanarak idealler edinmemeli.
 
Aklıma Atatürkün öğretmenler için söylediği pek çok sözden biri geldi…
 
“Öğretmenler, her fırsattan istifade ederek, halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır”
 
Şimdi anne babalar bu kızımıza saygıyla, hürmetle ve baş tacı ederek ve de güvençle, bilimsel bilgiler yanı sıra, ahlakı, terbiyeyi, saygıyı, sevgiyi, hoş görüyü, vefayı, insan olmanın erdemini de öğreteceği zannıyla teslim edecekler!..
 
Dinini, dilini, tarihini de doğrularıyla öğreteceğini zannedecekler!..
 
Oysa kısır bilgisi ve algısıyla, kendi penceresinden tarihi, yanı sıra da, nefreti öğretecek çocuklara, kindarlığı, düşmanlığı, ötekileştirmeyi, ayrımcılığı ve de bunu din(!) adına yapacak!..
 
Yazık!..
 
Ana babasına yazık, bu ülkeye yazık, eğitime yazık, o çocuklara, kendi çocuklarına ve geleceklerine yazık!..
 
Hanım kızımız ve gibilerinin kindarlaşmasında, Atatürk’ü yıllardır kiminin maske, kiminin kalkan, kiminin zırh, kiminin kendi fikir ve inançlarına dayanak olarak kullanışının suçu ve payı da inkar edilemez şüphesiz ve kırılması gereken bir put varsa, o da bu olmalıdır!
 
Sözlerimi, Alexandra K. Trenfor’un sözleriyle tamamlamak istiyorum.
          
 “En iyi öğretmenler, nereye bakmanız gerektiğini söyleyen ama ne görmeniz gerektiğini söylemeyenlerdir!!!”
Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.