PROF. DR. TASLAMAN VE DR. DORMAN´A AÇIK MEKTUP

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Prof. Dr. Caner Taslaman ve Dr. Emre Dorman ‘a Açık Mektup

Sayın Prof. Dr. Caner Taslaman ve Sayın Dr. Emre Dorman; “Yardımeli Derneği” nin kuracağı “Yetimler Köyü”ne para toplamak için Almanya’ya gelmişsiniz.

Para toplamadan sadece konferans ve seminerler vererek, Almanya’da yaşayan insanımıza hizmet yolunu seçseydiniz çok anlamlı bir hizmet yapmış olurdunuz. Almanya’da, Almanya’da yaşayan insanımıza karşılıksız hizmet eden, almadan veren ilim adamına veya hocaya fazla rastlamadık bugüne kadar. Sizler de Yardımeli adında bir yardım kuruluşuna para toplayacakmışsınız.

Ekranlardan geleneksel İslam’ın savunucularına eleştirel yaklaşan değerli iki akademisyen olarak tanıyoruz sizleri. Şimdi ise, eleştirdiğiniz o insanların cebindeki parayı alabilmek için Almanya’dasınız. Ne kadar inandırıcı olacaksınız onu bilemiyorum. Bildiğim tek şey; yapacağınız konuşmalarda ekranda söylediğiniz düşüncelerinizi söylerseniz, sizlere kimsenin para vermeyeceğidir. Para toplamak için geldiğinize göre o insanların hoşuna gidecek, duygularını harakete geçirecek, okşayacak şeyler söyleyeceksiniz. Belki ‘deve sidiği içme’ konusuna hiç değinmeyeceksiniz. Bu durumda kendinizle çelişeceksiniz ve Almanya’daki insanımızı Allah ile aldatmış olacaksınız. Akademisyen kimliğinizle bu sıfat ne kadar örtüşür onu bilemiyorum.

Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; Türkiye 80 milyonluk bir ülkedir. Almanya’da 3 milyon Türkiyeli var. 57 yıldan beri eline makbuzu alan Almanya’ya geliyor ve çeşitli isimler altında gurbetçilerden paralar topluyorlar. Vatan hasretiyle yanıp tutuşan bu insanlar da kendi ihtiyaçlarını düşünmeden “çok güzel konuşan” sizlere kanıyorlar. Sonra “Ekinler kuruyor, kaos ve sıkıntı ortamları oluşuyor.” Maalesef hâlâ bu alışkanlık devam ediyor.

Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; Almanya’daki insanımız perişandır. Çocuklarımız kaybolmak üzeredir, çoğu zaten kaybolmuştur. Önce Almanya’daki yetimler için gerekli olan “Gurbetçi Köyleri” ni kurmanız gerekirken, duygu sömürüsü yaparak Almanya dışındaki bir ülke için para topluyorsunuz.

O insanların ülkeleri var, devletleri var, Birleşmiş Milletleri var. Almaya’da yaşayan insanımızın devleti yok, Türkiye’den bakarsan adı “Gurbetçi”, Almanya’dan bakarsan adı “Yabancı”. Almanya bu insanlara seçme ve seçilme hakkı vermiyor. Türkiye de sadece seçme hakkı veriyor, seçilme hakkı vermiyor. Türkiye bu insanlara seni emekli yapacağım diyor, paralarını alıyor ve sonra da kesin dönüş yapmayınca maaşını vermem diyor. Böylece uzun vadeli faizsiz kredi alıyor binlerce gurbetçiden.

Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; Almaya’daki insanımızın evinde yangın var, sizler insanımızı komşunun evindeki yangını söndürmeye davet ediyorsunuz. Yazık, hem de çok yazık. O insanlar döndüklerinde evlerini yerinde bulamayacaklar, bunu bile bile o insanları, provoke ediyorsunuz. Şimdiden Almanya’daki insanımızla vedalaşabilirsiniz, bu gidişle 20 sene sonra Almanya’daki nesil kaybolmujş olacaktır. 
Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; Almanya’daki dini cemaatler; ibadet yapmak için, kendiliğinden camiye gelen insanların cebindeki paraları nasıl alırızın hesabını yaparlar. Sizler de aynı şeyi yapıyorsunuz. Bugüne kadar Almanya’daki insanımıza yardım amaçlı bir el uzatılmadı. Kimse buradaki insanlara “bir ihtiyacın var mı?” diye sormadı. Sadece para ver dedi..

Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; dini cemaatlerin camilerinde; zekatlar, fitreler, kurbanlar toplanır. Bu sadakalar; “Yetimler Köyü” kuruyoruz denir toplanır, Ortadoğu’daki, Afrika ve Asya’daki Müslümanlar için denir toplanır… Bu paralar, sinevizyon gösterileriyle insanların manevi duyguları tetiklenerek toplanır. Hedefleri, duygu sömürüsü yaparak daha çok para toplamaktır. Bu kadar para toplanmasına rağmen, bu cemaatlerin hizmet portföyünde çocuk okutmanın dışında elle tutulacak bir hizmet yoktur desek yalan olmaz. Bu işi de balık yakalamak için oltanın ucuna takılan yem olarak düşünebilirsiniz. Aslında camilerde çocuklara dini eğitimin verilmesi de aynı amaca yöneliktir. 

Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; Almanya’da dinî cemaatlerin: 

-Vakıfları yoktur. 
-Hastaneleri yoktur. 
-Öğrenci yurtları yoktur. 
-İmam yetiştiren yüksek okulları yoktur. 
-Kur’an öğretmeni, din dersi öğretmeni yetiştiren kurumları/okulları yoktur. 
-Gazeteleri, dergileri yoktur, televizyonları yoktur. 
-Tam gün mesai yapan hukukçuların çalıştığı hukuk büroları yoktur. 
-Danışma merkezleri, araştırma merkezleri yoktur. 
-Sosyal konutları yoktur… 
-İhtiyaç duyulan kitapları Almanca’ya çeviren tercüme büroları yoktur.
-Kültür Merkezleri yoktur…, velhasıl gelecekleri yoktur.

Onlar topladıkları paraların büyük bir bölümünü Almanya dışına çıkarmakla meşguldürler. Bazen bu paralar, Somali’ye yardım diye çıkar Almanya’dan, bazen Afganistan’a yardım diye çıkar, bazen Filistin’e, Suriye’ye yardım diye çıkar… Sadece bu görev için kurulan yardım kuruluşları vardır. Yıllardan beri bu iş böyle yürür. Ancak ne Afganistan’ın problemi çözülmüştür ne Filistin’in ne Çeçenistan’ın ne de Irak’ın. Bırakın problemlerin çözülmesini bu halkalara yenileri eklenmiştir. İşte 7 yıldır gözümüzün önünde çoluk- çocuk, kadın-ihtiyar demeden bombalanan Suriye… 

Sayın Taslaman ve Dorman; Papaz Martin Niemöller der ki: “Naziler, önce komünistleri götürdüler; sesimi çıkarmadım, çünkü, ben komünist değildim. Sonra Yahudileri götürdüler; yine sesimi çıkarmadım, çünkü, ben Yahudi değildim. Sonra sosyal demokratları götürdüler; yine sesimi çıkarmadım, çünkü, ben sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacıları götürdüler; yine sesimi çıkarmadım, çünkü, ben sendikacı da değildim. Benim için geldiklerinde ise, sesimi duyacak kimse kalmamıştı…”

Evet Sayın Taslaman ve Sayın Dorman; önceliklerimizi iyi analiz edemediğimiz zaman, elimizde avucumuzda olanları kendi geleceğimiz için değilde, güzel konuşan hatiplere, akademisyenlere, duygu sömürüsü yapanlara vermeye devam ettiğimiz sürece sonunda sıra mutlaka bize gelecek ama o zaman sesimizi duyan kimse kalmayacak…

Evimiz yanıyor diye bağırıyoruz, kimse sesimize kulak vermiyor. Ortalık toz duman göz gözü görmüyor. Sizler burada olup bitenlerin farkında bile değilsiniz.

Niçin böyle öfkeliyim ben? Çünkü elimizdeki son deva da kendisini bizatihi o umudun, o çarenin, o devanın sahibi zannedilen adamlar tarafından alıp götürülüyor.

Allah’ın, Müslümanları Allah ile aldatacak vaizlere de, hocalara da, akademisyenlere de ihtiyacı yok vesselam…

Rüştü Kam

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.