PROF. DR. İLHAMİ GÜLER İLE EĞİTİM KAMPI (l)

ABONE OL
18:11 - 01/10/2020 18:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

PROF. DR. İLHAMİ GÜLER İLE EĞİTİM KAMPI (l)

-Tarih boyunca “Yorum” adı altında Kur’an’ı yordular-

Türk Eğitim Derneği’nin (TED)organize ettiği 6.Eğitim Kampı’nda (20-22 Mayıs 2016)  İlhami Güler’i dinledik. Kampa 70 kişi katıldı. 3 gün devam etti. 4 oturum yapıldı. 

Birinci oturumda: Terör-Şiddet ve Barış arasında İslam, ikinci oturumda: Sünniliğin 7 büyük yanlışı, üçüncü oturumda: Kültür/Antropoloji ve Teoloji arasında İslâm. Dördüncü oturumda: Tarih boyunca “Yorum” adı altında Kur’an’ı “Yorma” stratejileri işlendi. Sunumlardan sonra sorular soruldu cevaplar alındı. 

Konusuna hâkim, üretken, dinamik, ezberci değil; ezber bozan bir ilim adamı İlhami Güler.  Hatır için söz söylemiyor. Kur’an’ın ve Peygamber’in iyi anlaşılamamasından şikâyetçi. Dördüncü oturumda, Müslümanların Kur’an’ı yorum adı altında yorduklarından bahsetti ve bu süreçte yapılan 3 hatanın altını çizdi. Bu hataları şu şekilde özetlemek mümkün: 

Birinci hata, Kur’an’a Kelam-ı Kadim denildi ve böylece Kur’an ilahileştirildi. Allah gibi oldu, kadim olunca böyle olur. Bu anlayış Hz. İsa’nın da ilahi olmasını gerektiren bir anlayıştır. O takdirde Müslümanların, Hristiyanların iddiasını kabul etmeleri gerekir. Onlar da Hz. İsa’nın ilahi olduğundan başka bir şey söylemiyorlar. Bu anlayış Müslümanların çelişkisidir.

Oysa Kur’an, Allah’ın Cebrail vasıtasıyla, insan diliyle, insan aracılığıyla, insan aklıyla, insanlara (Araplara) hitabıdır. Yani Mahlûktur. Yaratılmıştır. 

İkinci hata, Hitabın Araplara olduğu açıkken,  hitabı bütün insanlığa yorma anlayışıdır. Bu Kur’an’ı yormadır, yanlıştır. Arabın bilmediği hiç bir şeyden Kur’an bahsetmez: Çünkü, ilk muhatabı Araptır Kur’an’ın. Mesela Kur’an, köle ile efendi eşit değildir, o halde nasıl Allahla Putları bir tutuyorsunuz der ve Arabın hayatından onlara örnekler verir. Kur’an’ın derdi önce Kendisi’ni Arabın anlamasıdır: “O size kendi hayatınızdan örnek getirir: Sağ elinizin sahip olduğu kimseleri size verdiğimiz rızık üzerinde (tam yetki sahibi) ortaklarınız olarak görmeye ve böylece (onlarla) bu hakkı eşit olarak paylaşmaya razı olur musunuz? Ve (daha güçlü olan) emsallerinizden korktuğunuz gibi onlar(a danışmadan o hakkı kullanmak)tan korkar mısınız? İşte akıllarını kullanan insanlara mesajlarımızı böylece açıklarız…” (Rum 30/28).

Bir başka yerde Allah rahimlerde olanı bilir deniliyor, Arapların bilmediği ortamda söyleniyor bu söz ve Allah söylüyor: “Son Saat’in ne zaman geleceğini yalnız Allah bilir; yağmuru yağdıran O’dur; rahimlerde yer alanı (yalnız) O bilir; Hâlbuki kimse yarın ne kazanacağını ve hangi topraklarda öleceğini bilmez. (Yalnız) Allah, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.”(Lokman 31/34) 

Bu söz bugünkü insana söylense anlamsız olur. Bugün rahimde olanın cinsiyeti dahi biliniyor. 

3 vakitte çocuklarınız ve köleleriniz izin istemeden odalarınıza girmesinler. Günümüzde öğle öncesi kimse yoktur evde,  ama Arabın evinde vardır: “Meşru şekilde sahip olduğunuz kimseler, içinizden henüz ergenlik çağına varmamış olanlar, günün şu üç vaktinde, sabah namazından önce, gün ortasında soyunup dinlenmeye çekildiğiniz zaman ve yatsı namazından sonra yanınıza girmeden önce sizden izin istesinler; bu üç vakit mahremiyetinizin korunmasız olabileceği vakitlerdir.” (Nisa 24/58)

Üçüncü hata, 2.yy dan itibaren  Kur’an’ın basit olması Müslümanlara  acayip geldi ve gelmeye başladı. Müslümanlar Kur’an’ın anlamının basit olmasını kabullenemediler. Kur’an anlaşılamaz, ulaşılamaz bir kitap olmalıydı onlar için. Kur’an mücmeldir(kapalıdır) denildi. Açık olduğunu bildiren birçok ayet olmasına rağmen böyle denildi.

Buradan hareketle kurulan 3 tezgâhtan bahsedebiliriz. 1-Sufilerin tezgâhı (Zahir, Batın) tezgahıdır. Kur’an’ın bir zahiri bir de batıni manası var dediler ve Kur’an’ı yordular.   2- Kelamcıların tezgâhı (Muhkem, Müteşabih) dediler ve Kur’an’ı yordular. Oysa Kur’an’da 50 kadar muhkem ayet vardır.  3- Fakihlerin tezgâhıdır(kıyas) onlar da kıyas dediler Kur’an’ı yordular. Kıyas tezgahıyla helalleri haram, haramları helal kılmak zor olmadı. Hukuk alanında da birçok zorlamalarda bulundular. Yani, kıyas istismar mekanizması oldu. 

Evet, Allah, Ed-Din mesajıyla sırf Araplara sorumluluk yükledi. Onlar ilk muhataptır: Çünkü, çocuklar, köleler, erler (Askerler) sorumluluğu direk sözden alırlar. Yani hitaptan. 

Diğerleri ise sorumluluğu idrakten alırlar ihbardan alırlar. Sonradan gelenlerin sorumluluğu idraktendir, ihbardandır. İslam’ın evrenselliği ikinciden doğuyor. Yani ihbardan, idrakten. 

Bu kitap insanlığın sorununu çözer ve çözecek güçte ve kabiliyettedir. Kur’an’da değildir sorun. Sorun anlama sorunudur. Ehil olmayanların Kur’an’ı yorma hakkı yoktur. Yarım molla dinden eder, yarım doktor candan eder derler. Doğrudur. Müslümanların krizi görüp, Kur’an’a dönüş zamanı çoktan gelmiştir. Kaynağa dönmek gerekir. 1400 sene önce inen kitabın 1400 sene sonra anlaşılabilmesi  ilmi birikim gerektirir.  Bu konuda ilahiyat fakültelerine çok görevler düşüyor. Bu iş ciddi uzmanlık gerektirir. Çiftçinin tarihi yorma hakkı yoktur. Bu sözlerimden Kur’an’ı okumayın anlamı çıkmasın.

Devam edecek…

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.